Amerika'daki adli hata, adaleti önleyecek mi?

A -
A +

Amerika'nın kitle katili, terörist veya çağdaş anarşist, Timothy McVeigh, bundan üç gün sonra, 16 Mayıs'ta İndiana'nın Terre Heute kasabasında, Federal bir tesiste damarlarına ölümcül bir sıvı zerkedilmek suretiyle idam edilecekti. McVeigh, bir suç ortağı ile birlikte, l995 yılında Oklahoma City'deki Federal Binayı bomba ile havaya uçurmuş, 19'u çocuk 168 kişinin ölümüne, yüzlerce kişinin yaralanmasına sebep olmuştu. McVeigh, bir yıl süren yargılama esnasında, birçok delillerle de sabit olan suçunu adeta iftiharla itiraf etmiş, neticede, 1997'de, jüri tarafından suçlu bulunmuş ve yargıç da "Bu şen'i olay dolayısıyla, hayatları parçalanan kurban yakınlarının, sağ kurtulabilen mağdurların duyguları ancak McVeigh'in idam edilmesiyle tatmin edilebilir" diyerek, onu idama, suç ortağı Nichols'u da ömür boyu hapse mahkum etmişti... McVeigh, ne yargılama esnasında ne de sonra, zerre kadar nedamet göstermemiş, aksine cezaevinden yazdığı makaleler ve verdiği demeçlerde, hatta son günlerde bir TV muhabirine gönderdiği mektupta, "Federal Hükümetin müdahalelerine" karşı eylemini, adeta felsefi olarak mazur göstermeye kalkışmıştı! McVeigh bombaladığı binada, masum insanların, 19 çocuğun ölmesine de aldırış etmiyor, soğukkanlılıkla, "Savaşlarda böylesine zayiat olağandır" diyordu. Affedilmez hata Velhasıl, McVeigh, hiçbir şüpheye mahal kalmamasına suçlu idi ve ölüm cezasını hak etmişti... Bu, tarihte eşine az rastlanır kitle cinayetinin faili, olaydan altı yıl sonra, fazlasıyla hak ettiği cezayı nihayet 16 Mayıs'ta damarına zehir zerkedilmesi ile bulacaktı. Ta ki, Adalet Bakanı'nın, gene Oklahoma mağdurlarını tatmin etmek ve bu acı sayfaları tamamen kapatmak amacı ile, 250 kadar mağdur yakınının kapalı devrede seyredeceği idama, altı gün kala, Amerika'nın en üst güvenlik ve Tahkikat örgütü FBI, inanılmaz bir ihmalini veya hatasını açıklayana kadar... FBI, her nedense birdenbire, bu davaya ait 30.000 sayfalık bilginin, yargılama sırasında ne savcılara ne de savunma avukatlarına, verilmedığini açıklıyor ve her şeyi altüst ediyordu. Tam "ayıkla pirincin taşını" veya "bir çuval inciri berbat etmek" dercesine bir durum! Neticeler Bakın şimdi neler oluyor? Bir defa, bu açıklama üzerine, Adalet Bakanı Ashcroft, infazın otuz gün yani 11 Haziran'a kadar tehir ediyor. MC Vaigh'in avukatları ve liberal destekçileri hemen harekete geçiyorlar; Otuzbin küsur sayfalık yeni delilleri incelemek ve bu konuda bir teşebbüs yapmak için, otuz günün yetmeyeceğini iddia ediyorlar. Hem de, şimdi adeta mağdur duruma düşen McVeigh'in ne isteyeceği, yani yeniden yargılama mı isteyeceği, yoksa şimdiye kadar yaptığı gibi "ideali uğruna ölmekte" ısrar mı edeceği henüz belli değil. Ama bir gazetecinin dediği gibi, böylelikle asıl hedefi olan "Federal" Tahkikat Bürosu'ndan intikam aldığı ve Federal Devlete olan karşıtlık felsefesini kanıtladığı için, herhalde "ölesiye gülüyordur" Avukatlara iş çıktı Ortaya çıkan deliller, neticede McVeigh'in cinayetini ve cezasını hafifletici mahiyette çıkmasa bile, Amerikan Anayasası'na ve adalet sistemine göre, artık hasıraltı edilemez; avukatlarına Anayasa avukatlarına iş çıkmıştır; bu avukatların McVeigh'in gerçekten 168 kişiyi soğukkanlılıkla öldürdüğünü bildikleri halde onu nasıl savunabildikleri ayrı bir soru ancak şimdi bunları, kendilerine, TV'lere çıkarak, yeni bir şöhret kapısı açıldığı için ağızlarının suyu akarak, olayı sakız gibi çiğnemeye başlamışlardır. Yeniden yargılama taleplerinin hele McVeigh de katılırsa, reddedilmesi de güç olacaktır. Zira bu sefer türlü komplo teorileri McVeigh'in idamına gölge düşürecektir. Tıpkı Kennedy suikastinden sonra olduğu gibi. FBI'ın delilleri, gerçekleri hasıraltı ettiği spekülasyonları yıllarca sürecektır. Hele, ortaya çıkacak yeni delillerle, bu eylemin daha geniş ve hatta ucu Osman Bin Laden'e dayanan bir komplo olduğu iddia edilirse hem iş daha da çatallaşacak, hem de dava yeniden görülürse McVeigh, "fer'i" suç ortağı olarak idam cezasından yakayı kurtarabilecektir. Adalet Bakanlığı gerçekten çok müşkül bir durumdadır. Bir taraftan Bush'un dediği gibi adalet mekanizmasının sonuna kadar işletilmesi söz konusu. Diğer taraftan da, bir kitle katili olduğu muhakkak McVeigh'in cezasının belki yıllarca askıya alınması hatta sonunda celladın elinden kurtulması ihtimali var. Burada, adli hata yapmamak itinasının, göz göre göre gerçek adaletin tecelli etmesini, yani gerçek bir katilin cezasını görmesini, fiilen önleyebileceği çelişkisi de ortaya çıkıyor. Şimdiye kadar prestiji çok yüksek olan FBI, son zamanlarda başka bazı konulardaki ihmali yüzünden eleştirilmekte idi. Bu olayla kamu nezdindeki saygınlığını daha da yitirecektir. FBI'ın bu büyük hatası yüzünden, birçok idam kararının bütün deliller olmadan verildiğini ve adli hatalar yapıldığını, yapılmasının mukadder olduğunu ileri süren ölüm cezası karşıtlarına malzeme olacaktır. Ve Öcalan Bu vesile ile, ister istemez, başka bir idam mahkumunu, Abdullah Öcalan'ı düşünmekten kendimi alamıyorum. Bu ayın sonunda Strasbourg'da başlayacak olan Öcalan davasında, o ve taraftarları, McVeigh olayını da ileri sürerek, ilke olarak idam cezasına karşı tezlerine, özel olarak da, Türk Mahkemelerinde Öcalan hakkındaki bütün delillerin ortaya çıkarılmadığı hususundaki eski iddialarını tekrar eder ve kendilerine hisse çıkarmaya kalkışırlarsa hiç şaşmayın. GÜNÜN FİKİR KIRINTISI "Adaletin yerini bulmasında, ilkel de olsalar intikam hislerinin tatmini kaçınılmaz bir unsurdur." FRANCİS BACON

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.