Atatürkçüler, milliyetçiler; neredesiniz?

A -
A +

Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli olan 1982 Anayasası'nın 51 maddesi değiştirilecekmiş. Bunun için Partilerarası Uzlaşma Komisyonu'nca kurulan alt komisyon çalışmalarını tamamlamış. Değişiklik paketinde, parti kapatmak, milletvekillerinin dokunulmazlığı, idam ve resmi dil konusundaki maddelerin değiştirilmesi öngörülüyormuş. Ayrıca kadın-erkek eşitliği, adli yargılama konusundaki maddelerin ilk kez Anayasaya konulması ve Cumhurbaşkanlarının da iki defa üst üste seçilebilmelerini sağlayan ve yetkilerini sınırlayan değişliklikler de varmış. Öyle anlaşılıyor ki, bu değişikliklerin çoğuna Komisyon üyeleri çekincelerini ifade etmişler; bu görüş ayrılıkları şimdi Uzlaşma Komisyonu'nda aşılmaya çalışılacakmış. Ancak, gazete haberinden bu değişikliklerin bir oldu-bittiye getirilebileceği izlenimi çıkıyor. TÜSİAD ile paralellik Haberden, değişiklik tekliflerinin, Avrupa Birliği Kopenhag Kriterleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Katılım Ortaklığı Belgesi ve Ulusal Program istikametinde oluştuğu anlaşılıyor. Bu değişikliklerle, Perşembe günkü yazımda ele aldığım TÜSİAD raporu arasında büyük paralellikler bulunduğu ortada. Bunun iki delili de, 3. maddedeki "Dili Türkçedir" yerine, TÜSİAD raporunda da öncelikle önerilen "Resmi dili Türkçedir" ibaresinin kullanılmasıdır. Bunun TC'nin ve milli birliğin altına, Devleti çok kültürlü, çok etnikli, yani azınlıklı ve çok dilli bir hale getirmek üzere, adeta kasten konan bir saatli bomba olduğunu son yazımda belirtmeye çalıştım. Milliyetçilik yok! Fakat aynı derecede önemli ve vahim bir olay, "bugünkü Anayasanın 4. maddesinde "değiştirilemeyecek maddeler" olarak belirtilen 1, 2 ve 3. maddelerin "değiştirilmesinin" istenmesi. Böylelikle, bu gerçekten temel maddeler de değiştirilebilecekse, "değiştirilemeyecek maddeler" kavramının ne hükmü kalıyor? Demek ilerde de devletin temel ilkeleri yeni moda ve yabancı kriterlere göre devamlı olarak değiştirilebilecek. Şimdi de, bu güya "değiştirilemeyecek" maddelerden, "Cumhuriyetin nitelikleri" ile ilgili ve halen "Türkiye Cumhuriyeti toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta da belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir" şeklinde olan 2. maddenin "Türkiye Cumhuriyeti bölünmez, insan haklarına dayalı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir" şeklinde değiştirilmek isteniyor. Haydi, "insan haklarına saygılı" yerine daha dişli olan "insan haklarına dayalı" şeklindeki değişikliği kabul edelim ama önemli ve hayati bir ibare, "Atatürk milliyetçiliğine bağlı" ibaresi, neden budanmak isteniyor? Muhakkak bazılarının, milli ve milliyetçi olan her şeye ve hatta Atatürk'e karşı olan endemik alerjilerinden dolayı olacak. Mazeretleri de herhalde "milliyetçiliğin" çağdışı olduğu ve AB kriterlerine uymadığı! Atatürkçülere... Özellikle bu noktaya ve fakat bütün önerilen değişikliklere bakarak, bu değişiklikleri destekleyenlere ve bu arada, özellikle hâlâ Atatürkçü olduklarını, Atatürk ilkelerine bağlı olduklarını iddia edecek olanlara sormak istiyorum. Mustafa Kemal'in BÜYÜK NUTKU'nun giriş kısmını, en sonundaki GENÇLİĞE HITABE'sini, 10. Yıl Nutku'nu, eğer içlerine sindirerek okurlarsa, Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti, Milli Egemenlik ve Milliyetçilik, ülkenin bölünmez bütünlüğü ve milli egemenliğin asla paylaşılamayacağı konusundaki anlayışlarını ve bunların korunması, Türkiye Cumhuriyeti'nin "ilelebet payidar" olması konusundaki vasiyeti ile, önerilen bu değişikliklerin, ruh ve lafz olarak taban tabana ters düştüğünü görmezler mi? Eğer bu değişiklikler kabul edilecek olursa, Atatürk'ten geriye ne kalmış olacak? Sadece, o da ileride ya yıkılana, ya da "asarı atika diye" müzelere kaldırana kadar, Anıtkabir'i ve heykel ve büstleri mi? Tekrar sormak isterim, Atatürk ilkeleri, geleceğe dönük güveni birisinin yazdığı gibi müzedeki "bir avuç sarı leblebi" midir? O'nun yazdıkları sadece tarihin tozlu raflarına havale edilecek hatıralar mıdır? Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğini ve Türk milletinin bekasını ilgilendiren bu çok hayati konunun kamuoyunda enine boyuna tartışılması, bu soruların muhakkak cevaplandırılması gerekir. Gerçek Atatürkçülere, parti farkı gözetmeksizin tüm milliyetçilere, devletimizin, Cumhuriyetimizin temel taşı olan Anayasanın kelimelerinin ve ruhunun bir oldu-bitti ile değiştirilmesini engellemek hususunda, kaçınamayacakları tarihi bir vazife düşüyor... ......... NOT: Milliyetçilik başlıklı yazımızda milliyetçilik konusundaki tezinden alıntı yaptığım Muğla Üniversitesi Ögretim Üyesi Doç. Dr. Turgay Uzun'a çok ulaşmak isteyen oldu. Elektronik posta adresini bildiriyorum: turgayuzun@hotmail.com

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.