Avrupa Ordusu ve Türkiye; kritik kararlar...

A -
A +

New York Times gazetesinde çıkan habere göre, Türkiye'nin, 2003 yılına kadar kurulması düşünülen Avrupa Ordusu'nun, NATO uçaklarını, üslerini, tesislerini ve planlama imkanlarını kullanmasını ve Türk askeri birliklerinden yararlanmasını, veto etmesi, gizlice varılan bir uzlaşma formülü ile önlenecekmiş, Türkiye, şimdiye kadar, NATO tam üyesi sıfatı ile, bu konuda vetosunu kullanmak kararında idi; zira, Avrupa Birliğine üye olmadığımız cihetle, kendi civarımızda, mesela Kıbrıs'ta, çıkarlarımıza ters düşecek, AB üyesi Yunanistan'ın söz sahibi olacağı bazı operasyonlarda, bu Ordunun karar mekanizmasında yer almamış olmayı, haklı olarak, kendi çıkarlarımıza aykırı buluyorduk. Bu vetomuz da AB Ordusunun geliştirilmesine engel oluyordu. Uzlaşma formülü Habere göre Avrupa Ordusunun faaliyetini -bu arada NATO üs ve tesislerini kullanmasını- veto etmeyeceğiz ama askeri kuvvet kullanılması konusundaki müzakerelerde "söz sahibi" olacağız. Hem veto hakkımız olmayacak, hem de "söz sahibi" olacağız çelişkili bir ifade. Bana esasında fiili olarak tatbiki güç gibi geliyor. İtirazlarımızı söyleyeceğiz fakat bizi dinlemiyebilecekler, bildiklerini yapacaklar! Nitekım bu uzlaşma projesinin geliştirilmesinde baş rolü oynayan İngilizler bile, Türkiye'ye bu konuda verilecek garantilerin yüzde yüz olmadığını ve mesela Avrupa Ordusu Türkiye civarında bir operasyon planlarsa ve bu operasyonlarda NATO imkanlarını kullanamasa bile, bu senaryoya Türkiye'yi ithal etmek yararlı olsa da, Yunanistan'ın vetosunun bunu önleyebileceğini kabul ediyorlar. Amerika'nın rolü Şu sırada askeri konularda ABD'nin yeni yönetimi ile Avrupa Birliği üyeleri arasında tam bir uyum olduğu söylenemez. ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın ve Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in bu konudaki ve özellikle, hali hazırdaki anti-balistik füze konusundaki eski anlaşmaları bozup, bu füzelere karşı müşterek bir elektronik kalkan geliştirmek projesi hususundaki girişimleri AB üyeleri tarafından pek revaç bulmadı. Bu konuların, Amerika daha somut bir proje oluşturursa, bu ayın ortalarında Bush, Avrupa Merkezlerini ziyaret edince ele alınıp karara bağlanacağı umuluyor... Bu arada Avrupa Ordusu konusundaki uzlaşma projesi de -eğer Türk hükümeti kabul ederse- bu sırada ele alınacak. ABD aslında, kendi "ayağını" ve "söz hakkını" neticede Avrupa'dan çekecek olan Avrupa Ordusuna pek sıcak bakmıyor ama bu ordunun NATO tesislerine ve planlamasına muhtaç kalmasını da ehveni şer görüyor. Bunun için de, ilke olarak, bizim bu konudaki endişerimizi haklı bulmakla beraber, uzlaşmamızı da istiyor. Anlaşılan ABD Savunma Bakanı Rumsfeld de Ankara'da, bu yozlaşma formülünü kabul etmemizi tavsiye etmiş. Gevşemeyelim Yukarda da söylediğim gibi, güya "şu sırada elde edebileceğimiz en iyi formül" olsa bile, kartları elimizde tuttuğumuza göre bu konuda gevşemememiz ve vaatler yerine daha sağlam garantiler istememiz gerekiyor. Bence bu hususta ABD'de yanımızda ve arkamızda olacaktır. Amerika ile daha doğrusu BUSH yönetimi Amerikası ile Avrupalılar arasında, askeri ve savunma konularda, Irak ve Balkanlar konusunda, çevre konusunda derin ve uzlaştırılması güç görüş farkları vardır. Bunların artması da mümkündür. Çünkü özellikle Fransa ve Almanya ABD'nin hegemonyası altından kurtulmak isterler. Avrupa Ordusu projesi de aslında bu isteğin bir neticesidir. Son tahlilde, özellikle Orta Dogu ve Orta Asya'da çıkarlarımız tamamiyle çakışmasa bile büyük ölçüde ve genelde, Avrupalılarla asla olamayacağı kadar örtüştüğü için, tercihimizin, ABD'den yana olması mukadderdir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.