Baba Bush'un yapmadığını oğul Bush mu yapacak?..

A -
A +

Uçak gemilerinden ve muhtemelen Kuveyt'teki üslerden havalanan (İncirlik'ten bahis yok) ABD ve İngiliz uçakları 33. Paralelin güneyindeki, uçuşlara yasak bölgede ve Bağdat civarındaki Irak radar vb tesislerini vurdular. Başkan Bush bu hareketin, uçuşa yasak bölge konusundaki mevcut stratejik kararın "rutin uygulaması" olduğunu söyledi. Vurulan hedeflerin (özellikle radarların) müttefik kuvvetlerini tehdit ettiklerini belirttikten başka, bundan böyle Irak'ın kitle imha silahları gelişttirmekte olup olmadıklarının yakından izleneceğini de ilave etti... Gerçi "hemen" yeni bombalamalar beklenmiyorsa da, "stratejinin" artık "taktik" olarak sürdürülmesi ve bunun, Irak konusunun daha radikal ve stratejik bir çözüme kadar, tırmandırılarak gündemde kalması beklenmelidir. Kısacası, öyle anlaşılıyor ki, Körfez Savaşı esnasında "Baba" Başkan Bush'un döneminde iş başında olan ve bugün de Amerikan dış politikasını ve savunma stratejisini yöneten, Başkan Yardımcısı Richard Cheney, Dışişlerı Bakanı E. General Colin Powell, Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ve Milli Güvenlik "çok yetkili" Danışmanı Condolenza Rıce, Körfez Savaşı sonunda 1991'de "her nedense" yarım bırakılan işi, Saddam Hüseyin'in bitirilmesi işini, artık "bitirmek" kararındadırlar. Sonun başlangıcı Koalisyon Kuvvetleri Körfez savaşında, Irak ordusunu dize getirdikleri halde, niçin işi mantıki sonucuna götürmemişler, Cumhuriyet Muhafızları Birliklerini ve tanklarını yok etmemişler ve Saddam'ın iktidarda kalmasına müsaade etmişlerdi? Bunun mantıki ve tatmin edici bir izahı, hiçbir zaman yapılamadı. Saddam'ın gerçek mağlubiyetine rağmen, neticede yeniden itibar kazanarak Irak'ın başında kalması olayı bu "hesaplı ihmalin" neticesi olmuştur. Saddam'ın ve Irak'ın ambargo ve zecri tedbirlerle dize getirilmesi yöntemi de, sadece Saddam'ın ekmeğine yağ sürdü, yeniden güçlenmesine sebep oldu en ve sivil halka ve bu arada Körfez savaşında yardımcı olan Türkiye'ye ekonomik ve mali zararlar verdi. Bu arada ABD'nin, Fransa ve Almanya gibi Koalisyon ortaklarıyla arasında büyük görüş ayrılıkları çıktı ve Arap-Müslüman ülkelerinde Saddam'ın prestijini artırdı. Türkiye açısından Irak'la savaşın büyümesi halinde, Türkiye'nin Amerika'ya o kadar canı gönülden destek vermesi ve hatta İncirlik'in kullanılmasına müsaade etmesi pek beklememez. Türkiye'ye hiç dost olmayan ve Türkmen kardeşlerimizi ezen Saddam'ın yıkılması Türkiye'nin çıkarına olabilir. Ancak o devrildikten sonra hasıl olacak iktidar boşluğunun, Amerikalıların Saddam'a karşı kullanmak istedikleri Kürt kökenli muhalefetin ve bugünkünden daha da belirginleşebilecek bir Kürt özerk bölgesinin, Türkiye için büyük potansiyel tehlikeleri olacaktır. Velhasıl biz içimizde kavgalara dalmışken ve Avrupa Birliğine takılmışken, hemen yanı başımızda, bizi hayati şekilde ilgilendiren ve etkileyecek tehlikeli gelişmeler olmaktadır. Bush ve gündemi İki hususu daha vurgulamadan geçemeyeceğim: Yeni Başkan Bush, bu hareketle, kararlı bir Başkan olduğunu dünya aleme göstermek ve biraz da iç gündemi değiştirmek istemiş olabilir. Aynı derecede önemli olarak, savunma ve askeri tahsisat isteyeceği bir zamanda, ABD için tehlikeler olduğunu dramatik bir şekilde hatırlatarak bir gerekçe de hazırlamış, ayrıca Amerikan ekonomisindeki durgunluğa ivme kazandırmak da istemiştir. Yeni oluşumlar Fakat bu olay, başka bir gelişmeye de ışık tutacaktır: ABD ile Avrupa arasında, daha doğrusu Fransa ve Almanya arasında savunma öncelikleri ve bu devletlerin Amerika'nın hegemonyasından ve şemsiyesinden, NATO'yu zayıflatmak pahasına kurtulmak eğilimleri ortaya çıkmakta. Bu gelişmeler, bize de dünyanın mihverinin nerden geçtiğini -Avrupa dışında da bir dünya olduğunu- ilerde ABD ile Avrupa arasında bir seçim yapmamız gerekebileceğini belki hatırlatır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.