19. Yüzyılın ünlü Alman Şansölyesi Otto Von Bismarck, "Eğer, Avrupa'da bir harp çıkacaksa, bu Balkanlar'daki budalaca bir sebepten dolayı olacaktır!" demişti. Nitekim, Balkanlar'daki, PAX OTTOMANA, "Osmanlı Barış Düzeni", Büyük Devletlerin kurcalamaları yüzünden bozulduktan sonra, bu bölge hiç iflah olmadı... Fransız mutfağındaki bir tatlıya "Makedonya Meyve Salatası" diye adını da veren, Balkan Meselesi veya "Yakın Doğu Meselesi", Birincı Dünya Harbine kadar, Avrupa'nın başlıca sorunu idi.. Ta ki Avusturya-Macaristan Veliahtı Arşidük Franz Ferdinand ve eşinin, 1914 Haziranında Sırp Gabriel Princip tarafından öldürülmesi ile, Birinci Dünya Savaşı'nın kıvılcımı çakılana kadar! Bismarck'ın kehaneti doğru çıkmıştı. Zamanımızda Zamanımızda da Balkanlar, Avrupa'daki yeni istikrarsızlığın kaynağı olmakta devam ediyor. Komünist Yugoslavya'nın, Tito'dan sonra dağılması üzerine, Bosna ve Kosova'da Sırplar, Hırvatlar ve Müslüman Boşnaklar ve Arnavutlar arasındakı girift mücadeleler, Avrupa'yı daha geniş bir savaşın eşiğine kadar getirmiş ve NATO'nun, Birleşmiş Milletlerin, askeri güç kullanılması dahil, müdahaleleri ile barış pamuk ipliğine bağlanabilmişti. Bosna'da ve Kosova'da ve Makedonya'da bu pamuk ipliklerinin gene tehlikede olduğu, kalıcı bir güven ve barış ortamının sağlanamadığı anlaşılıyor. Sırplar gözde Bu sefer Avrupa medyasında, bazı hükümetlerin indinde mağdur durumda olan ve kollanan, Miloşeviç'ten kurtulan ve sözde bir demokrasiye kavuşmuş gözüken Sırplar; "Kötüler" de, hem Kosova'da hem de Makedonya'da hakları için mücadele eden Arnavutlar. Arnavutların hepsi kendilerini Sıplara karşı güvenlik altına almak istiyorlar. Diğer taraftan da, "Büyük Arnavutluk kurmak" ve Arnavutluk'la birleşmek isteyen "aşırı" Arnavutlar ve bunların milis çeteleri de var.. Arnavutlar, hem Sırplar konusundaki endişelerinde, hem de, Kosova'da nüfusun % 90'ını ve Makedonya'nın bazı bölgelerinde de çoğunluğu teşkil ettiklerinden, bağımsızlık amaçlarında, bir dereceye kadar haklıdırlar. Kısacası, özellikle, çoğunlukta oldukları Kosova'nın tekrar Sırpların kontrolü ve egemenliği altına geçmesini istememeleri doğaldır. Çünkü Sırp vahşetini ilk elden tatmışlardı. Makul bir ses Yugoslavya ve Balkanlar konusunda uzman olan eski İngiliz Dışişleri Bakanlarından David Owen, NATO'nun, Kosova'yı, Arnavut çoğunluğunun arzusuna rağmen Yugoslav kontrolü altında tutmak kararını, tekrar gözden geçirmesi gerektiğini ileri sürüyor. Aksi takdirde NATO'nun, ve NATO tarafından desteklenen KFOR askeri kuvvetinin bölge halkı tarafından düşman addedileceğini ve milislerin saldırılarına hedef olacağını ilave ediyor. Bizim ve ABD'nin yönünden Bu, Balkanlar'a fazla karışmak ve saldırı ve eleştirilere fazla hedef olmak istemeyen, ABD'deki yeni Bush yönetiminin ve KFOR'da bir askeri birlikle temsil edilen Türkiye'nin de üzerinde düşünmesi gereken hususlar.. Kaldı ki Türkiye'nin, Arnavut kökenli binlerce vatandaşı ve Arnavutluk'la tarihi bağları dolayısıyla ve de Sırpları ve davranışlarını yakından bildiği için, özel bir durumu da var! Bunu söylerken, bazı aşırı Arnavutların, zaman zaman Türkiye'ye karşı gösterdikleri husumeti ve özellikle bugünkü Makedonya'daki Türklere karşı, her nedense cephe aldıklarını, Makedonya Devleti ile iyi ilişkiler sürdürmemiz gerektiğini gözardı etmiyorum. Balkanlar geçekten,"karışık bir meyve salatası", bizim için de özellikle dikkatle ve seçmeli olarak ele alınması gereken bir alan!.. Kalıcı çözüm David Owen'in dediği gibi, Kosova ve Bosna'da 1995'te 1999'da, anlaşmalarla varılan statüko o günlerin şartları içinde en mümkün ve kaçınılmaz çözümlerdi. Kosova'da bu çözüm kağıt üzerinde dengeli ve makul bir sacayağına dayanıyordu; Arnavut göçmenlerin yurtlarına dönmelerini Sırp asker ve polis birliklerinin dışarıya çıkarılmalarını ve N ATO'nun KFOR kuvvetinin gelip güvenliği sağlaması öngörülmüştü.. Ne var ki Yugoslavya şekli de olsa, hükümranlığını sürdürecekti; zayıf olan pamuk ipliği de bu idi. Sırpların tekrar fiili hükümranlığa yavaş yavaş ulaşmaları ve askerlerini Kosova'da stratejık bölgelere yerleştirmesi ve de Arnavutları gene tehdit etmeleri radikal olarak önlenememeşti ki, şimdi bu yüzden tehlikeli gelişmelere tanık olmaktayız... Bir de, bazı Avrupalılar zaten ötedenberi hep Sırplara karşı yumuşak, Arnavutlara karşı sert olmuşlardır. Şimdi de, yeni Yugoslav Başkanı Vojislav Kostunika'ya karşı, hele Miloşeviç'in yargılanmasına müsait davrandığı için, sempati beslediklerinden, Kosova'yı çerçeveleyen, askerlerden sözde arındırılmış bölgeye, Arnavut milislere karşı mücadele etmek üzere, Yugoslav askeri birliklerinin gönderilmesine müsaade ediyorlar. Bu iç savaşa davetiye çıkarmaktır.. Bu birliklerin başında, yakın geçmişte Arnavut halka karşı zalimce davranışları ile tanınmış bazı Sırp komutanların da gelmesi, tüm Arnavutları endişelendirmekte ve aşırıları da tahrik ermektedir. David Owen, haklı olarak, Balkanlar'daki bütün duruma, hudutların etnik gerçeklere göre ve referandumlarla yeniden çizilmesinden başlıyarak, radikal ve kalıcı bir çözüm getirilmesini öneriyor. Yoksa "Balkan salatası" sadece Avrupa barışını değil dünya barışını da tehdit eder" diye ekliyor. GÜNÜN FİKİR KIRINTISI "Zamanın çözemeyeceği hiçbir sorun yoktur, yeter ki zamanı doğru kullanmasını bilelim" ABRAHAM LINCOLN