'Matbuat, Basın Derken.. Medya', Bedii Faik'in şimdi 2. cildi de yayımlanan ve kitle iletişim araçlarındaki gelişmeleri anlatan anılarının adı. "Geçmişte "Matbuat" sonra "Basın" süreçlerinde, Bedii'nin hayatında tatlı acı olaylar ve dönemler olmuş ve bazılarına ben de tanık olmuşumdur. Şimdi, gelinen MEDYA döneminde ise her gün sergilenmekte olan bazı şeylerden, bana, adeta kusacak kadar gına geldiğini, yaşımın verdiği rahatlık ve de "mecburiyetle" ifade etmek istiyorum. Saygın medya Evet; Medyamızdaki, günlük gazetelerdeki, İbo'nun, Mehmet Ali Erbil'in maceralarından, Televolelerdeki "pazar keyif"lerindeki "cıvıklıklardan, pervasızca arzı endam eden kurumsal eşcinsellerden ve de Tarkan'dan... "saygın" gazetelerimizin dekolte hanımların eksik olmadığı playboy görüntülerınden bana gına geldi. Bu saygın gazetelerimizde en ciddi haberlerin yanında, cinsellik ve de eşcinsellik konularının, sapıklıkların, adeta mazur gösterircesine, en ciddi haber ve konuların hemen yanıbaşında, boy boy ve bütün açıklıkları ile yayınlanması bir meslek mensubu ve vatandaş olarak bana çok ters geliyor! Gün geçmiyor ki polisin "sosyetedeki" kokain-esrar-eroin âlemlerinde, bazı saygın kişilerin, güzel mankenlerin, "sanatçıların" suçüstü veya duman altı, yakalandıklarına dair haberler ve bunların müptezel ayrıntıları, sere serpe yayınlanmasın.. Medyadaki arkadaşlarımız bu olayları acaba niçin yadırgıyorlar? Bu seks-uyuşturucu "birliktelikleri", medyanın kendisinde. Gazete ve televizyonlarda sergilenen "Hedonist" kültürün kaçınılmaz ürünleridir.. Sapıklıklar ve uyuşturucu âlemleri bu mümbit tarlalarda üretiliyor. Cinsellik, medyatiklik ve reyting-tiraj dürtüleri arasında sıkışmış durumda! Batı dünyasında, bazı bulvar tabloidleri ve özel dergileri, özel porno kanalları dışında hiçbir ciddi gaztede veya TV kanalında bu türlü yayınlara rastlamak mümkün değildir. Ciddi gazetelerin kişisel hesap ve amaçlara alet edilmeleri de düşünülemez. Belli bir günde bizim en büyük ve saygın gazetelerdeki haber listesinin içeriğini, önceliklerini, aynı gündeki, aynı konumdaki ve tirajdaki bir Amerikan, İngiliz, Fransız veya Alman gazetesi ile (ama Almanya'nın Bild ve Bild am Sontag gazetelerinin mesela Hürriyet'le aynı konumda olmadığını da bilerek), kıyaslayın, halkımızın haber alma ve bilgilenme ihtiyaçlarının tamamıyle karşılanıp karşılanmadığı hakkındaki hükmü kendiniz verebilirsiniz! Metin Toker geçen günkü yazısında, haklı olarak bırakınız dünya olaylarını Türkiye'deki olayları bile Türk basınından ve medyasından objektif olarak takip etmenin mümkün olmadığını yazıyordu. Bu durumlar herşeyden önce -üzerinde düşünüldüğü takdirde, medyanın ciddi konulardaki yaklaşım ve eleştirilerine de, başta objektiflikleri ve saygınlıklarına- etkilerine gölge düşürüyor.. Bütün bunlara, önce "basının" şimdi de "medyanın" Türkiye'de çok partili demokrasi başladıktan bu yana, çoğu sanal krizler oluşturmak ve pompalamaktaki gittikçe artmış olan gücünü de katarsanız, toplum, siyaset ve demokrasi açısından tablonun ne kadar acı olduğunu görürsünüz.. Aslında 4. Kuvvet olarak demokrasinin olmazsa olmaz bir unsuru olması gereken medya, maalesef bu gücünü çoğunlukla yanlış hatta kötüye kullanmaktadır ve yaptığı bazı hayırlı hizmetleri bunların yanında hafif kalmaktadır. İşin acısı başka konularda başkalarını acımasızca eleştirmekte mangalda kül bırakmayan, bazı köşe yazarlarımız saygın meslek kuruluşlarının başında mesleğin saygınlığını korumak işlevini üstlendikleri halde bu durumlara seyirci kalmaktadırlar. Meşhur büyüteçlerini kendilerine, gazete ve TV kanallarına çevirenler pek azdır. Bu kadarına razıyız Tam mansıyle bu kategoriye girmeyen gazete ve dergiler de şüphesiz var. Ama tirajları az da olsa etkileri var... Onlarda bile, maalesef kriz oluşturma dürtüsü ve bazı konularda çifte ölçüler eksik olmuyor. İdeolojik bakış açılarına katılmasak dahi bu kadarına razıyız. Bu medyayı yapanların ve mazur görenlerin mazeretleri malum: Tirajlar ve reytingler halkın bu tür medyayı istediğini gösteriyor. Türkiye'de halk, alıştırıldığı için böyle bir medyayı istiyor. Ancak halkın istediği reyting ve tirajlara bakılınca bu doğru olsa bile kamu indindeki saygınlığının ve inanırlığının pek yüksek olmadığı da ortada. Bu durumda, medyanın, kendi kendini kontrol ve ıslah edici bir işlevi olmamalı mıdır?