Dostum Bedii Faik'in anılarının 1945'ten 1950'lere kadarki, gerçekten olaylarla dolu bir dönemi kapsayan "Matbuat, Basın Derkeen... Madya" adlı birinci cildini (*), adeta bir hamlede okudum. Son zamanlarda bu kadar kıvrak bir üslupla yazılmış, anlamlı ve ibret verici bir anı kitabı okumamıştım! Benim de gazetecilik hayatımın ilk bölümü ile örtüşen bu bölümde, Bedii Faik, kendimin de tanık olduğum olayları, tandığım kişileri, o kadar veciz bir şekilde, akıcı bir üslupla yazmış ki, bunları yeniden yaşamak bana şerbet gibi geldi, ama ne yalan söyleyeyim, şimdi kendi yazmakta olduğum anıların Bedii Bey'in hatıraları yanında pek yavan kalmasından endişe ediyorum. Aynı mekanlarda... O galiba 1945 yılında Son Saat gazetesinde, sonra da aynı patronların, Ziyad Ebüzziya ile Cihat Baban'ın çıkardıkları, kaptan gemisi Tasvir'in ve Son Saat'in birinci sayfalarında beş on satırlık ve adı üstünde "147" kelimelik fıkralarında, bazılarını iki sütunda yazamayacakları kadar veciz hiciv ve dokundurmaları ile, galiba daha 25 yaşlarında iken, kelimeleri, kâh iğne kâh ok gibi ustaca kullanmakla şöhret yapan, bazılarına göre hırçın bazılarına göre yaramaz Bedii, şimdi yetmişlerinde olgunlaşmış olarak çıkıyor; bilmiyorum, hâlâ o eski Parker dolma kalemini mi kullanıyor, ama hâlâ o kıvrak üslubuyla, yakın tarihimizin hadiselerle dolu bir döneminin iç yüzünü ve kişilerinin portrelerini o tarihe ışık tutacak şekilde çizmiş. Bu olayların çoğuna ben de uzaktan yakından şahit olduğum, o kişileri de tanıdığım halde bu kitaptan bilmediğim çok şeyi öğrenmiş oldum. Portreleri.. Babıali kulisi... Matbuattan nasıl bugünkü medyaya kadar geldiğimizin hikayesi ve siyasi olayların "background"u ile emsali az bulunur bir tarihi referans kitabı Bedii'nin anıları. Acımasızlıktan olgunluğa Kendisi de itiraf ediyor ki, gençliğinde, SON SAAT ve TASVİR gazetelerinin birinci sayfalarındaki küçük fıkralarında, bir hayli acımasız, kalemini ve gözünü budaktan (zamanının, şimdi gençlere masal gibi gelecek gerçek baskılarından) sakınmayan bir yazardı. Anılarında çok realist ama kendi hatalarını da gizlemeyecek kadar olgun! Bedii Faik'i, aynı yıllarda benim de gazeteciliğe başladığım, TASVİR gazetesinin Şeref Efendi sokağındaki, her tarafı ayrı sallanan, merdivenleri yıkılacakmış gibi olan rotatif döndükçe zangır zangır sallanan köhne konağında tanımıştım. Aynı yaşlardaydık, ama o hemen meşhur bir yazar olmuş, bense rahmetli Kadri Kayabal'ın, Hüsnü Söylemezoğlu'nun istihbarat bölümünde küçük bir muhabirdim. Onun bulunduğu çevrelere giremezdim. Daha sonraları çalıştığım VATAN gazetesinin, daha sıcak çevresine misafir olarak geldiğinde veya zaman zaman başka bir mekanda beraber olduk. Gerçek dostluğumuz sonra pekişti. Belki kendisi hatırlamaz ama, anılarının ikinci cildinde anlatabilir ona tekaddüm edeyim; ben 1959'da rahmetli Menderes'in Basın Yayın Genel Müdürü iken o sivri kalemini bana da hafifçe dokundurmuştu. Güya (güya diyorum, çünkü gerçekten hatırlamıyorum), resmi sıfatımla, rahmetli Menderes'in Genel Müdürü olarak, artık Demokrat Parti'ye karşı sıkı muhalefetteki Bedii "beyi" DÜNYA gazetesinde ziyarete gittiğimde, odasının duvarındaki fotoğrafa bakmış ve "Babanız mı?" diye sormuşum.. Oysa Fotoğraf meğer Amerikalı yazar Steinbeck'in fotoğrafı imiş. O zaman bu dokundurmasına bir hayli içerlemiştim. Anılarında benim de tanıdığım kişiler hakkında, İngilizlerin deyimiyle "tırnak ucu ile" çizdiği portreler: Ziyad Ebüzziya, Nizamettin Nazif, Yahya Kemal, sevgili merhum Mithat Perin, Kazım Taşkent hakkında yazdıkları kadar isabetli! Bunlar arasında en acımasız olduğu kadar gerçekçi olanı benim de bir aralık patronum olan Cihad Baban'ın portresi.. Tasvir'e stajyer muhabir kabul edilmek umidiyle odasına, eski bir aile dostu olarak lütfen kabul edildiğimde, beni gazetecilikten vazgeçirmek için söylediği acımasız sözler hatırıma geldi... Dedim ya; Bedii Faik'in anılarını, hayranlık ve biraz da "kıskançlıkla" bir hamlede okudum.. Şimdi de 2. cildi bekliyorum. O ciltte de benim tanık olduğum kişiler ve fırtınalı yıllar olacak herhalde... ...... (*) MATBUAT, BASIN Derkeen MEDYA-Yazan Bedii Faik. Doğan Kitapçılık