Bu sırada, bölücüler cephesinde...

A -
A +

Kafalarını, kalplerini ve kasalarını Avrupa Birliği'ne bağlayanlar, dünyadaki yeni gelişme ve oluşmaları da izleseler iyi olacak... AB'nin geleceği konusunda, özellikle Almanlar ve Fransızlar arasındaki görüş ayrılığı büyüyor. İngiliz seçimleri vesilesiyle, İngiliz halkının da AB'nin mali ve ekonomik sultası altına girmeyi kolay kabul etmeyeceği anlaşılıyor. Öte yandan, Avrupalılarla ABD'nin de arası, özellikle savunma politikalarındaki derinleşen görüş farkları yüzünden açılıyor. Bu son konuda, balistik füze tehlikesine karşı karada, denizde, uzayda elektronik ve lazerli savunma sistemleri konuşlandırılması söz konusu olunca, Türkiye'nin jeo-stratejik konumu öne çıkacak. Bu gelişmelerle bizim de yakından ilgilenmemiz gerekiyor çünkü, muhtmelen taraflar arasında bir tercih yapmamız gerekecek. Kürt kimliği-Kürt dili Fakat daha da öncelikli olan PKK-Bölücüler-Öcalan cephesındeki gelişmeler. Bunların sözcüleri ve organları bir süredir "Kürt Kimliğini" Avrupa'ya ve Amerika'ya, Orta Doğu'da demokrasinin ve barışın olmazsa olmaz unsuru olarak kabul ettirmek amacı ile kesif faaliyete geçmişlerdir. Önce Dil Kurultayı topladılar ve tek bir Kürtçe çağrısı yaptılar. Son olarak da geçen hafta, Berlin'de, PKK başta, 11 Kürt kuruluşunun ortak girşimi ile yapılan miting, gösteri ve toplantılarla Kürt kimliğinin "yasaklanmasına" karşı ve Kürt kimliğinin evrensel olarak tanınması için kampanya açmış bulunuyorlar. Tabii bütün bu inisiyatiflerin fikir babası da, güya -bizim bazı aklı evvellere göre- İmralı'daki hücresinde canlı olarak mezara sokulmuş bulunan Abdullah Öcalan! Öcalan'ın savunması Strasbourg'da, 31 Ağustos'ta (tesadüfe bakın bizim Zafer Bayramımız'ın yıldönümünden bir gün sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde görülmeye başlanacak olan davasında, Öcalan, savunmasını İmralı'daki yargılamanın sathi ve düzmece olduğu ve aslında davasının, Kürt meselesinin derin tarihi köklerine dayandığı iddialarına bağlayacakmış. Aklınca, "tarihleri olmayan Kürtlerin tarihini yeniden yazacakmış!" Bu tarihi, muhakkak, bütün eski beyan ve yazılarındaki itiraf ve meydan okumaları unutturup, otuzbin vatandaşımızın katlinden kendisinin değil, "Oligarşik TC"nin sorumlu olduğu tezine bağlayacaktır. Ocalan'a göre Türkleri ve Kürtleri Avrupalılar savunma harcamaları için zorlamışlar. Ve sıkı durun Türkiye'deki yolsuzluklarla mücadelenin önünü de kendisi açmış! Öcalan, TÜSİAD raporunu hararetli destekliyor; "Türkiye'de burjuvalar -yani işadamları ve sanayiciler- demokrasinin öncülüğünü yapıyorlar... Buna karşılık sendikalar aymazlık içindeler!" diyor. TÜSİAD erkanının, Öcalan'ın bu methiyesinden dolayı iftihar etmeleri gerekir! Berlin'deki gösteriler esnasında yapılan basın açıklamasında: Kürtlerin, Kürt dili ve kimliğinin tanınması yönünde "tarihi sonuçları olacak bir sürecin "startının" verildiği belirtildi. Berlin'de yayınlanan ortak bildiride "Kürt talepleri" şöyle özetleniyor: 1- AİHM'deki Öcalan davası, Kürt halkına dayatılan, inkar ve imhanın yargılandığı, uluslararası hukuk ve normların Kürt halkı içinde geçerli olduğunu ortaya koyan bir platform olmalıymış... 2- Tüm Avrupa ülkeleri, PKK ve Kürt kimliğine yönelik tüm yasaklamaları kaldırmalı imişler... 3- Avrupa'da ve Kürtlerin yaşadıkları bütün ülkelerde siyasal ve milli kimlikleri resmi olarak kabul edilmeli imiş... 4- Bu temelde, Kürt ulusal kimliği, kendini koruyup geliştirmek ve güçlendirmek için, örgütlenme ve eğitim başta olmak üzere temel siyasi, sosyal ve ekonomik haklardan yararlandırılmalı imiş... Kısacası, "Bağımsız Kürdistan'ın İstiklal Beyannamesi! Lobi faaliyetleri Kölücüler şimdi bu konuda kesif bir lobi faaliyetine girişmiş bulunuyorlar. Ve Avrupalıları zayıf taraflarından, insan hakları yönünden etkiyeceklerine inanıyorlar. Bölücülerin bir organında bir yazar: "Ermeni olayları nihayet tarihte kalır, fakat Kürtlerin uğradıkları haksızlıklar bugünün gerçekleridir" diye yazmış. "Hayal, deli saçması" deyip geçmeyin... Bu istekler Avrupa'da etkili çevrelerde sempati ile karşılanacak, ataerkil Türk düşmanlarına Ermeni meselesinden daha canlı, kanlı bir alan açılacaktır. Hele NEW YORK TIMES gazetesinin son bir haberinde TÜSİAD raporundan, "insan hakları mücadelesinde ileri bir adım" diye bahsedildiğine göre, yurt içinden de gaflet ve ihanet erbabından destek görürse! Galiba TÜSİAD erkanını, dışardan, Öcalan'dan gelen övgüler, yurtiçinden gelen tepkilerden fazla ilgilendiriyor..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.