Çağımızın belası terör!

A -
A +

11 Eylül 2001 sabahı Amerika, tarihinin ikinci Pearl Harbour'unu, "tarihe alçaklık günü" olarak geçecek misli görülmermiş bir dehşet gününü yaşadı. Biz de tarihe televizyonlarda tanık olduk. Bu sefer saldırıyı bayrakları belli Japon uçakları değil, Bush'un deyimiyle, henüz "yüzleri belli olmayan" teröristler yapmştı. "Düşünülemeyecek" bir senaryo, bilimkurgu filmlerindekinden daha canlı, kanlı ve inanılamayacak bir koordinasyonla gerçekleşmişti. Gazete ve TV başlıkları "Amerika saldırı altında" diyor ama aslında tüm dünyada "Demokrasi saldırı altında"... Bilanço New York Dünya Ticaret Merkezi'ne ve Wasgington'da Savunma ve Genelkurmay merkezi Pentagon'a yapılan bu haince saldırıda, New York ve Washington'da yerdeki binlerce kişiyi ve kamikaze uçakları olarak kullanılan yolcu uçaklarının yüzlerce masum yolcusu öldü bu alçakça saldırıda.. Saldırının Amerikan ekonomisine, borsasına, finansına -dolayısıyla dünya ekonomisine- vurduğu, vuracağı darbeler de caba!. Felaketin gerçek boyutları gittikçe daha fazla anlaşılacak. Amerika çökmedi Bir TV sunucumuz, ilk görüntülere bakarak, "Koca Amerika çöktü" yorumunu yaptı. Yanlış; Amerika muhakkak ki çok sarsıldı ama çökmedı. Pearl Harbour baskınından sonra "Amerika'yı dize getirdik" diye sevinen bir Japon subayına, baskının başkomutanı Amiral Yamamaoto'nun cevabını hatırlarım: "Ama korkarım ki uyuyan devi uyandırdık" ABD yönetiminin en düşünülmeyecek ihtimalleri düşünerek hazırladığı kat kat ihtimal planları vardır. ABD bu felaket karşısında Bush altında tek yumruk olur. Ölülerini gömer, yaralarını sarar ve sonra bu hain saldırının faillerini bulur, hem onlara hem de onları himaye eden, sığınma verenlere karşı şiddetle mukabele eder. Bu sefer bu mukabele konusunda ne Amerika içinden ne de dünyadan -hatta mahut liberal çevrelerden- çatlak sesler çıkamaz! Türkiye ve terör Dünyada terör belasına maruz kalan ülkelerin başında Türkiye var. Taksim'deki polislerimizin şehit olmasına sebep olan son intihar saldırısı da bunun bir kanıtı idi. Türkiye'nin maruz kaldığı terör olaylarında PKK'yı Öcalan'ı ve Özdemir Sabancı'nın katili Fehriye'yi demokrasi ve insan hakları diye himaye edenleri hatırlamamak mümkün değil. Şimdi terörü liboş dürtülerle mazur görenleri, F tipi cezaevlerine karşı anlamsız mücadeleyi ve "açlık grevleri"ni mazur gören liboşlarımız acaba ne diyecekler? Ve Anayasa değişiklikleri Anayasa değişiklikleri meyanında teröre ve teröristlere karşı hükümler ve önlemler yumuşatılmak isteniyor.Terör suçlularına ölüm cezası verilmemesi öneriliyor. TÜSİAD temsilcileri daha da ileri giderek "Düşünce ve ifade özgürlüğünün önündekı tüm engeller kaldırılmalı, kuraldışı hatta rahatsız edicı fikirler de dillendirilmeli" diyorlardı. Bu "rahatsız edici fikirler" meyanında, herhalde terörizme yol açanlar da var. Acaba sayın Tuncay Özilhan ve Ömer Koç şimdi bu önerilerini yeniden düşünmek ihtiyacını duyacaklar mı? Düşünceler, her zaman kitap ve gazete sayfalarında, meydan konuşmalarında durdukları gibi durmuyor; sağlı sollu silah, bomba oluyor, intihar saldırısı oluyor ve nihayet 11 Eylül günü Amerika'da olduğu gibi müthiş boyutlara varabiliyor. Her kesimin ülkeyi ilgilendiren konularda düşüncelerini açıklamaları çoğulcu demokrasinin gereği.. Ama gelin görün ki, atasözümüzde olduğu gibi "İpekli don yürümeyi, para konuşmayı" ve bazen böyle yanlış konuşmalara yol açıyor. Bazı liberal çevrelere, köşe yazarlarına hoş görünmek, medyatik olmak için, arkalarına bazı ideolojık sicilleri malum akademık kişileri alan TUSİAD ileri gelenleri, bu konularda ne kadar bilgi ve deneyim sahibidirler. Bu sayın sözcüler bu kadar aşırı teklıfler yapmak yetkisini nereden buluyorlar diye sormak geliyor dilimizin ucuna. TÜSİAD'ın tüm üyelerı acaba bu düşüncelere katılıyorlar mı? Daha önemlisi, acaba ülke sathındaki diğer iş alanları ve sanayiciler aynı düşüncelerı paylaşıyorlar mı? Dün 12 Eylül Müdahalesinin yıldönümü idi. Bazıları salya sümük bu müdahalenin ve yapanların aleyhine döşenecekler ve Anayasa değişiklikleri üzerine Kenan Evren ve arkadaşlarının yargılanmasını isteyeceklerdir. O müdahaleyi gerektiren müthiş terör eylemlerı unutuldu, teröristler mağdur ve onlarla mücadele edenler suçlu mu oldular? Özellikle bugün düşünmek gerek. Bu konuya gene döneceğim. GÜNÜN FİKİR KIRINTISI "Çağımızın en büyük belası terörizm. Teröristler kadar onları himaye edenler hatta hoş görenler de suçludurlar." George W. Bush

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.