Derviş, Ecevit ve Demirel

A -
A +

Adamın biri, lokantada mönüyü istemiş, bakmış ki bütün yemekler patlıcan üstüne; tatlı bile patlıcan tatlısı.. Garsonu çağırmış yemeklerini ısmarladıktan sonra "Bir de patlıcansız su!" diye eklemiş! Bizim de nerede ise "Derviş'siz bir su!" diyesimiz geldi. Kemal Derviş, nihayet, siyaset alanındaki bir belirsizliğe, son verip, oluşmasına Cem ve Özkan'la birlikteki "troyka" hareketinde önayak olduğu Yeni Türkiye Partisi'ne katılmayacağını, belirttikten sonra şimdi de, Sosyal Demokrasi ekseninde ittifak arayışlarına, Baykal ile birlikte, devam ediyor. Bu temasları ne kadar sürecek, sonunda CHP'ye katılacak mı, belli değil. Derviş'in ihtiyatlı hareket etmesini bir derece anlıyorum ama, Derviş konusundan halka gına gelmeye başladı... Çelişkili ve ikircikli sözleri de tereddütler uyandırıyor. Başında, Türkiye'nin yüksek çıkarları açısından, başka güçlere karşı, geniş bir ittifak ararken, harekete liberal merkez unsuru katmak, ANAP, DYP ile birlikte Mehmet Ali Bayar'ın DTP'sini almak önerisi de ondan gelmişti ama, anlaşılan, son tahlilinde, belkı de başkalarının telkini ile, bu ona, aykırı gelmiş!. Kişiliğini ve liberal-sağ düşüncelerini, birkaç yıldır Washington'da yakından tanıdığı Bayar ve partisi nasıl ve neden birdenbire umacı oldu? Derviş'i ve başkalarını, YTP-DTP işbirliğindeki Demirel faktörünün ürküttüğü besbelli!. Büyük kurtarıcı Derviş muhakkak ki yetenekli bir ekonomist ve IMF-Dünya Bankası ile bağlantıları var... Başbakan Yardımcısı, MHP Lideri Devlet Bahçeli, Derviş'i hiç içine sindirememiş, ama "Ülkeye yararı olacaksa zehir de olsa içerim!" demişti. Ancak, Türkiye'nin beklediği "Büyük Kurtarıcı" o mu? Tereddütler artıyor! Siyaset alanında becerisi, CHP'ye fiilen katılsa da, hariçten desteklese de, ilerde -hele iktidarı paylaşmak kertesine gelindiğinde- CHP Genel Başkanı kurt politikacı Deniz Baykal ile ilişkilerinde test edilecek. Derviş, 18 ay önce Ecevit' tarafından, çöken ekonomiyi düzeltmek için Dünya Bankası'ndaki görevinden Devlet Bakanlığına getirildiğinde, hakkındaki bir yazımda "Popülerliğiniz başınıza vurmamalıdır" demiştim; bu çelmelere dikkat etmesi hususundaki uyarımı yeniliyorum. Derviş, hâlâ Ecevit'e, yarım ağızla, "mademki solcusun ittifakın içine gel, hatta başına geç" demeye getiriyor. DSP içindeki Uluç Gürkan grubu da Genel Başkanlarını buna ikna etmeye çalışacaklarmış. Olmayacak duaya amin! Demokrat Sol ideolojinin Marksist kökenden gelmeyen, DSP'nin Türkiye'nin gerçeklerine göre bir "sol" olduğunu söyleyen Ecevit, hiç buna razı olur mu? Gürkan ve arkadaşları Baykal'a iltihak etmenin zeminini hazırlıyor olmalılar. Yanılgım Burada Ecevit ve sağlığı hakkında yanılmış olmamın mutluluğunu ifade edeyim. Sağlığının bozuk olduğunu ve mevki hissi ile değil vazife aşkı ile görev başında kendisini feda etmek istediğine inanmış ve yazmıştım. Şimdi -sağlığında inanılmaz iyileşmeyi görmekle, eski dostu olarak- büyük mutluluk duyuyorum. Şu sırada görev başında kalmasının da ülke çıkarları açısından yararlı olduğuna inanıyorum. Ama gene de kendisini ve sağlığını fazla zorlamamasını temenni ediyorum. Bir gerçek var; tarihin sonu olduğu gibi katı, klasik sol-sağ ideolojilerin sonu geldi. Liberalizm de herşeye maydanoz oldu. Değişmeyen bir şey var; bir tarafta, milliyetçilik vatanseverlik ve devlete (devleçiliğe değil) bağlılık, diğer tarafta da, bu kavramları reddeden liboşluk ve enternasyonalizm. Özellikle ülkemizde, uzun süre, mücadele ve ayırım aslında, bunlar arasında olacak. Demirel Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, Türkiye'nin hâlâ, belki her zamandan fazla, muhtaç olduğu, bir "bilen"den de fazla bir "bilge" devlet adamı olduğu inancımı, geçen akşam CNN Türk'te yaptıgı söyleşi teyid etti. İç siyasetten Irak sorununa kadar, çeşitli konularda yuvarlak değil somut bilgilere ve deneyimlere dayanan sözleri, gerçekten politikacılarımızın örnek almaları, etkilenmeleri gereken görüşlerdi. Şimdi kendi deyimi ile, güncel siyasetin üstünde bir konumda. Belki de öyle olması da gerekiyor, ama bana kalırsa, Allah uzun ömürler versin, yaşadıkça siyasetten soyutlanamayacak... Soyutlanmaması da gerekir. O'nu izledikten sonra aklıma bir şey geldi; Demirel, keşke bir üniversitede gençlere, haftada bir defa, siyaset dersi verse!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.