Sakalım da var, ama bazan sözüm dinlenmiyor; geçenlerde, bu köşeden Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş'e bir açık mektup yazmış, aynen şunları söylemiştim: "Bugün Türkiye'nin başlıca umudu durumundasınız. Kısa zamanda güzel simanız görünüşünüz ve mütevazı hallerinizle, kendinizi, bir kurtarıcının özlemini çekmekte olan halkımıza sevdiriyorsunuz.. Diyebilirim ki, bugün bir kamuoyu araştırması yapılsa TSK'dan hemen sonra, siz belki başta gelirsiniz. Popüler olmanız, milletin desteğini almanız da bir bakıma başarınız için gereklidir. Geçen gün yaptığınız gibi, halkın arasına karışmanız ve halkın nabzını, ilk elden, tutmanız da doğrudur. Ama halkın sevgi gösterileri başınıza vurmamalıdır! Popülerlikle, popülizm arasında önemli bir nüans vardır! Medyanın hareketleri "Eğer daha önce, Türkiye'de yaşıyor olsaydınız da, bugünkü mevkinize siyaset yoluyla gelmiş olsaydınız, hele programınız başarıya ulaşırsa, eleştirilere hedef olsanız bile, pek yadırganmazdınız. Daha yüksek makamlara, Parti Genel Başkanlığına, Başbakanlığa yükselmenizin yolları açılmış olurdu... Ancak, doğa kuralıdır; bünyeler dışardan getirilenleri -tıpkı vücudun organ nakillerinde çoğu zaman olduğu gibi- içlerine güç kabul ederler. Açıkçası; sorumsuz ve spekülasyon meraklısı, "hareket olsun, sansasyon olsun da nasıl olursa olsun" diyen bir kısım medyanın, bir süredir sizi fiilen siyasete bulaştırmak gayretlerini şu sırada zamansız ve zararlı buluyorum! Daha insancıl boyutta şu da var; halen siyasetin içinde olanlar, sizi desteklemeleri gerekirken, ellerinde olmayarak, sizi kendilerine ve partilerine rakip ve tehlike gördükleri için kıskanacaklar, baltalamaya çalışacaklardır!.. Onun için haddim olmayarak, tavsiye ederim; özellikle ve öncelikle spekülasyon ve sansasyon olan medyamızın tahriklerine, insani zaafınıza kapılmayın, programı uygulamak sürecinde a-politik yani politikasız veya politikanın dışında kalınız. Aktif siyasete girmeniz, hatta şimdiden bu hususta işaretler vermeniz bile, başarınızı, daha doğrusu ülkenin başarısını engelleyecektir..." Derviş acaba okudu mu? Anlaşılan Sayın Derviş, yarım yüzyıldan beri siyasetin etrafında ve içinde, bir nebze deneyim sahibi olmuş bir kişinin yazdıklarını hiç okumamış veya şöyle bir okumuşsa da hiç kaale almamış. Bu da onun takdiri. Şimdi adeta dört nala politikaya koşuyor. Anadolu'da yapacağı nabız tutma turu bunun bir işareti. Siyasete atılma ve belki de yeni bir parti kurmanın "medyatik" hazırlıklarını, "hareket olsun da sansasyon olsun" diyen bazı medya mensuplarının ve muhtemelen iyi niyetlerle, politikaya yeni kan ve hatta yeni bir parti veya oluşum getirmek isteyenlerin, teşvik ve tahrikleri ile yapıyordur. Nazari olarak, şu sırada kilitlenmiş görünen partiler spektrumunda yeni parti veya partilere imkan açıldığı da düşünülebilir. Mesela Tayyip Erdoğan'ın yeni bir oluşum meydana getirmek teşebbüsünde bir mantık vardır. Ama Kemal Derviş siyasetteki tecrübesizliği ile biraz erken ortaya çıkmış olmuyor mu? Hem önceliği ne ekonomik reform bahanesiyle siyasete atılmak, parti kurmak mı, yoksa her şeyden evvel, siyasileri karşısına almadan ekonomik reformları gerçekleştirmek mi? Şimdiden siyasi bir kişilik alırsa reform programı muhakkak tehlikeye düşer! MHP'lilerin, başından beri "dışardan gelen" Derviş'e pek sıcak bakmadıkları malumdur. Önce tepeden bakar gibi görünmüş, MHP'li bakanları ve MHP kitlesini rahatsız etmişti. Sonra hakkında yakışıksız ve haksız dedikodular da çıkarıldı. Ben de, Derviş'e şüphe ile bakanlara, hep "bekleyin, münasip bir zaman fırsatı verin" demişimdir. Ne var ki, Kabine ve Zirve toplantılarında bazı oldu bitti şeklindeki uygulama ve yaklaşımları ve "IMF'ye söz verdim. IMF böyle istiyor" gibi ifadeleri, milli egemenlik konusunda çok hassas olan MHP'lileri ve hatta sabır taşı olan Devlet Bahçeli'yi rahatsız etmişti. Bahçeli, buna rağmen "Memleket yararı için Derviş zehir de olsa onu sonuna kadar içerim" demiş. Bu cümle, aslında, sadece Derviş konusunda değil, başka konularda da, Bahçeli'nin, MHP'lileri ve zaman zaman beni de düşündürmüş olan sabır ve tahammülünün en veciz izahıdır; Bahçeli, memleket çıkarlarını parti ve partizan çıkarlarından üstün tutan nadir liderlerdendir. Tabii sabır ve tahammülün de bir sınırı olacaktır. Netice Şu bağlamda Derviş, reform programının, partizan sebeplerle akamete uğratılmaması hususunda dikkatli olmalı, bazı politıkacılara bu fırsatı kendisi vermemelidir. Politikacılar da siyasi rakip görecekleri için. Derviş'i vurmak için bu programı baltalamamalıdırlar. Bunlar halisane temenniler ama bakalım ayine-i devran, daha doğrusu realiteler ne gösterecek!