Ecevit Washington'da

A -
A +

Başbakanımız Bülent Ecevit, bugün Washington'da. Temaslarının ülkemiz açısından başarılı olması candan temennimiz. Akli melekelerinin yerinde olmasından hiç şüphe etmemiştim; sağlığının da son zamanlardaki görünüşü ile iyi olması da, özellikle benim için, çok memnuniyet verici. Bu Washington ziyareti benim hatırladığım kadar Ecevit'in Başbakan olarak yapacağı üçüncü resmi ziyaret olacak. 1999'da da Clinton'la buluşmuş ve olumlu bir hava içinde geçmiş, karşılıklı vaatlere rağmen neticeler pek elle tutulabilir neticeler olmamıştı. Daha evvelki, 1978'de, Jimmy Carter Beyaz Saray'da iken, yaptığı ziyaret ise hiç de olumlu geçmemiş, aşırı "soğuk" bir ABD yönetimi Başbakanı kös dinlemişti. Sancılı ilişkiler Aslında Türk-Amerikan ilişkileri, üzerinde "Sancılı İlişkiler" adlı bir kitabın yazılmasına sebep olacak kadar, zaman zaman iyi ve çoğu zaman gergin geçmiştir. İkinci Dünya Savaşından sonra Sovyet tehditleri karşısında yalnız kalan ülkemize Truman Doktrini ile yapılan askeri ve ekonomik yardımlardan, Soguk Savaş dönemindeki ve özellikle Kore Savaşındaki balayından, Eisenhower dönemindeki, Türkiye'yi "elde var keklik" sayan umursamazlığa, Kennedy döneminde, Çiğli'ye bize sormadan yerleştirilip, Küba bunalımında gene bize danışılmadan sökülen, Türkiye'yi tehdit altına sokan, Rusya'ya müteveccih nükleer başlıklı Jüpiter füzelerine, Johnson'un kolay yutulamaz ihtar ve tehdit mektubuna, Kıbrıs çıkarmasından sonra uygulanan ambargoya ve nihayet Nixon dönemindeki haşhaş ekimi konusundaki baskılara kadar, ilişkiler çoğunlukla sancılı olmuştu. Yeni ortam yeni gündem Şimdi, "11 Eylül 2001" ertesindeki dünya şartları, Amerika'nın siyasi iklimi ve Beyaz Saray'ın şimdiki patronu Bush'un kişiliği, özellikle Türkiye'ye daha olumlu ve gerçekçi yaklaşan Amerika'nın muhafazakâr eğilimli yönetimi, müsait bir platform hazırlıyor. Amerika'ya, daha doğrusu Amerikan politikalarına karşı eskiden en azından aşırı şüpheci olan Ecevit de çok değişti. Bunlar, bu seferki ziyaretin olumlu geçmesi için, başlıca faktörler! Afganistan Ziyarette tabii öncelikle Afganistan ve teröre karşı mücadele konusunun, bu hususta Türkiye'nin yaptıklarının tecrübeleri ve katkılarının ele alınacağı muhakkak. Türk askeri birliklerinin muhtemelen çok uluslu bir oluşum içinde Afganistan'a bir an evvel gönderilmesinin ayrıntılarının ele alınması ve ilkeler tespit edildikten sonra uzmanlar arasında bazı kararlara bağlanması düşünülebilir. Irak konusunda şimdiki halde en azından iki tarafın da birbirlerini aydınlatmaları ve ikna etmeleri gerekiyor. Son zamanlarda gündeme gelen İran'ın durumunun da ele alınacağı muhakkak gibidir. Ticaret ABD'nin bugün Türkiye'nin ekonomik mali durumunda destek olması ve Türkiye'nin istikrarı kendi çıkarları gereğidir. Türkiye'nin jeo politik konumu ile bir Arjantin olmadığı Bush yönetiminin düşüncesidir. Bu kanılarım gereği Türkiye'nin Amerika'daki ticaretine ve özellikle tekstil kotalarının, bazı ihraç mallarımıza uygulanmasına ambargo derecesinde yapılan kısıtlamaların kaldırılmasına AB ülkelerinin düzeyine çıkarılmasına yardımcı olmak, askeri borçlarımızın sıfırlanmasına, IMF iane ve hibelerinden daha değerli ve uzun vadeli olacaktır. Çetrefil sorun Washington'daki en çetrefil konunun Kıbrıs ve Türk-Yunan ilişkileri olacağı muhakkak. Anladığım kadar, Yunan Başbakanı Simitis Bush'la ve yönetimle temaslarında bu konularda tam aradığını bulamamış ve onlar da en azından Türk tarafını "açık kafa ile" dinlemek temayülünü görmüştü. Başbakanın bu hassas konuda ve Adada devamlı bir barışın sağlanabilmesi için güvenli bir federasyon kurulması zarureti husunda ve bunları AB'nin olayı yolundan çıkarması teşebbüslerinin ne kadar zararlı ve yanlış olduğu hususunda ikna etmesi beklenir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.