Felaketin "ertesi günleri"

A -
A +

Amerika'daki 11 Eylül 2001 "Kıyamet" gününün "ertesi günlerinde" felaketin büyüklüğü, bütün boyutları ile, gittikçe ortaya çıkıyor, acılar daha da derinleşiyor. Bizim Marmara depreminde bütün deprem bölgelerinde 20.000 kişiye yakın insanımızı kaybetmiştik. Şimdi, New York'ta, Washington'da ölenlerin sayılarının onbinlere varacağından korkuluyor. "Kamikaze" olarak kullanılan yolcu uçaklarında da üçyüze yakın masum insan hayatını kaybetti. Bu kayıpların, Amerika'nın ve dünyanın çeşitli yerlerindeki ailelerine verdiği acının dışında, insan zayiatının Amerikan toplumu ve iş hayatı için ne demek olduğu da gittikçe anlaşılacak. Hiç şüphe yok ki, 11 Eylül Salı günü sadece Amerika için değil bütün uygar dünya için misli görülmemiş bir felaket günü idi. Katedralde ayin Cuma sabahı Amerika'nın ve dünyanın birçok şehirlerinde olduğu gibi Washington'daki Milli Katedral'de de Başkan Bush'un düzenlediği bir anma ayini vardı. Bu merasime Amerika'nın bütün siyasi liderleri, ileri gelen hükümet adamları, komutanları ve semavi dinlerin temsilcileri, hayatta bulunan dört eski başkan; baba Bush, Gerald Ford, Jimmy Carter ve Bill Clinton, eşleriyle katıldılar. Bush'un son seçimlerdeki rakibi Al Gore'u, Bush özellikle davet etmiş ve Gore da Avusturya'daki yolculuğunu kısa keserek yetişmişti. Yer yer ilahilerle ve dualarla, Müslüman bir din adamının ve diğer mezheplerın din adamlarının duaları ile devam eden Bush'un konuşmasıyla sona eren merasim, Amerikan milletinin tam manasıyla birlik olduğunu kanıtlayan bir gövde gösterisi oldu. Bir konuşmacının dediği gibi, teröristler saldırılarının Amerika'yı çökerteceğine inanmışlarsa çok yanılmışlardı; aksine, saldırı Amerika'yı, Amerikalıları tarihte belki görülmemiş derecede birleştirdi. Başkan George W. Bush'un son zamanlarda, liberallerin ters pompalamaları ile düşen itibarını % 90'ların üzerine çıkardı. Bush, bütün Amerikan siyasi ve yönetim kadrosunu bir arada aynı yerde toplamakla, bir riski göze alarak, teröristlere adeta meydan okumuştu. Zamanlama meselesi Katedraldeki konuşmaların teması, Bush'un konuşmasının ağırlığı, ölenleri anmak ve milli-siyasi birlik mesajını vermekti. Ama Bush'un şu sözleri anlamlı idi: "Bu saldırı bizim dışımızda, bilmediğimiz bir zamanda yapıldı... Ama nasıl ve ne şekilde sona ereceğini biz tayin edecegiz." Bu vesile ile Amerikalıların ve özellikle ayrı bir cinsten olan New York'luların da üstün taraflarını ortaya çıkardı. New York gibi karışık sekiz milyonluk bir şehirde hiçbir yağmalama olayı görülmedı. Amerikan medyası özellıkle TV'ciler, bizimkilerin ibret ve ders almaları gereken bir mesleki olgunluk gösterdiler, tam kamu hizmeti yaptılar. Benzeri bir olay maazallah bizde olsaydı acaba neler olurdu? Sormak abes; Üzeyir Garih cinayetinden sonra olanların çok fazlası olurdu. Kötü şeyler Ancak "ertesi günlerde" kötü şeyler de oldu. 1941'deki Pearl Harbour baskınından sonra Amerika'da Japon kökenlilere hatta yıllarca Amerika'da yerleşik Amerikan vatandaşı Japon kökenlilere karşı bir cadı avı başlatılmış ve masum insanlar çok ıstırap çekmişlerdi. Şimdi de Bush'un ve diğer yöneticilerin önerilerine rağmen, Amerika'da tüm Arap ve Müslüman kökenlilere karşı duyulan infial neticesinde ve üzücü hareketler, camilere saldırılar yapıldı. Olayı; Samuel Huntington'un ünlü "Kültürlerin Çatışması" tezine, Hıristiyanlıkla İslamın kavgasına uydurmaya çalışanlar var. Bir defa İslam dininin terörle bağlantısı olamayacağı ve "İslami Terör" tabirinin dinimizin ilkelerine aykırı olduğu muhakkak. Benzer terör eylemlerini, Kosova ve Bosna'da olduğu gibi Hıristiyan Sırplar da yapabiliyorlar. Amerika'nın içinde Oklahoma'daki binayı havaya uçurup yüzlerce masum insanı öldürenler de aşırı Amerikalılardı. Ne var ki, yüce dinimizi terör ve siyasete alet edenler, emellerine kanla da ulaşabileceklerini ima edenler, İslamiyeti terörle bağlamaya teşne olanlara çanak tutmuşlardır. Bunu da kabul etmek gerekir. Felaketin büyüklüğü ve karmaşık boyutları bu kanuda daha yazmamı sürdürecek. GÜNÜN FİKİR KIRINTISI Teröristleri ve uçak kaçıranları, yaşamaları için gereken medya oksijeninden mahrum etmenin yollarını bulmalıyız!" MARGARET THATCHER

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.