Gel gelelim Düyun-u Umumiye meselesine

A -
A +

Osmanlının son inkıraz dönemlerinde, uluslararası toplantılarda Osmanlı delegesi, ara sıra, şekerlemeden uyanır ve atılırmış: "Gel gelelim Düyun-u Umumiye Meselesine" diye... Şimdi de, gelelim Düyun-u Umumiye'nin ağa babası IMF meselesine, halkın geçimi seviyesindeki ekonomik gerçeklere ve dolayısıyla IMF'nin Türkiye temsilcisi Kemal Derviş'e.. ve dolayısı ile de olsa, öncelikle seçim meselesine!. Kemal Derviş Ekononomi benim uzmanlık ve bilgi alanımda değil ve bu konuda fazla söyleyecek bir şeyim yok. Ancak Derviş'in ve taraftarlarının, ekonomimizin "makro düzeyde", iyiye doğru gittiğini ve IMF'den paralar geleceğini söylemelerine rağmen, "mikro düzeyde" halkın geçim sıkıntılarının had safhaya vardığını çevremde görüyorum ve bazı "bilenler" de, uygulanmakta olan IMF reçetelerinin ülkemiz gerçeklerine ve ihtiyaçlarına uymadığını, bazı sektörlerde özellikle tarım sektöründe çiftçilerimizi zora soktuğunu söylüyorlar. Ne var ki, Kemal Derviş bir kısım medyanın da pompalaması ile adeta paylaşılamayan bir "Kurtarıcı Kahraman" haline getirildi. Artık, siyasete atılıp atılmayacağı ve hangi partiye gireceği değil partiler üstü Başbakanlığı konuşuluyor. O da bu rolü benimsemiş olacak ki -hem sağda hem de sol- liberal bir ittifak arayışı içinde siyasette ve iş aleminde bir dizi temaslar yaparken ve emniyet süpabı olarak da, "Başaramazsam üniversiteye dönerim" tehdidini savuruyor. Bildiğim kadar Türkiye'ye, tepeden inme Bakan olarak gelmeden önce üniversitede değil IMF'nin şemsiye kuruluşu Dünya Bankasında görevli idi; başaramazsa muhtemelen oralara döner. Herhalde Türkiye'deki siyaset "Mühendisliği" işi zor. CHP'yi ANAP'ı, İsmail Cem'in YTP'sini, Mehmet Ali Bayar'ın DTP'sini ve diğer demokratik sol veya sosyal demokrat kuruluş ve kişileri aynı ittifak veya çatı altında toplaması, nazarî olarak arzu edilir olsa bile, bugünkü kanunlar muvacehesinde, adeta imkansız. Hem Derviş'in arkasında kamuoyunun bir bölümü olsa bile, bunu yapabilecek siyasi güç ve deneyim var mı? Siyasi ahlâk Şurası muhakkak; Derviş bugün hükümette eğreti oturuyor ve Ecevit ve DSP, Bahçelı ve MHP onu kerhen, su sırada ekonomi uğruna kerhen kabul etmişler. Mesut Yılmaz ise, ANAP tek başına barajı bile aşamayacağı endişesi ile kendi ileriye dönük hesapları ile, onu, oluşumuna katılmak umudu ile destekliyor. Bir gerçek var: Derviş'in, 8 Ağustos perşembeye kadar görevde kalmakta ısrarı, IMF'ye attığı imzanın ve bu konuda Cumhurbaşkanına verdiği sözün icabı olabilir ama, bu sırada bağlı olduğu hükümetin Başbakanın rızası dışında ve bu hükümetin altını oymaya matuf yoğun siyasi temaslarını sürdürmesi de, daha önce Bahçeli'nin dediği ve şimdi de DSP'li Emrehan Halıcı'nın, daha açıkça söylediği gibi, hem ahlaki değil hem de Derviş'in ekonomiye zarar verdiğini söylediği belirsizliği devam ettiren önemli bir faktör. Çatı Derviş, bu yazı yazıldığı sıradaki haberlere göre, 8 Ağustos'tan sonra İsmail Cem'in Yeni Oluşumuna katılacak ve sağda solda ittifak arayışlarına böyle devan edecekmiş. Diğer sol-sağ liberal kişi ve kuruluşların kendi hesap mevki ve tutumlarını feda ederek bu çatı altına girecekleri çok şüpheli tabanı ve yaygın teşkilatı olmayan ve yığınakta önemli hatalar yapan YTP'nin seçimlerde tek başına bir netice alması ise imkansız denecek kadar zor. Aslında seçimlerde, katılacak 23 parti ile hasıl olacak ve neticeye de yansıyacak parçalanmanın partiler arası ittifaklarla önlenmesi doğru olabilirdi. Ne var ki bugünkü seçim kanununa göre, "örtülü hülle"ler dışında bu gibi ittifaklar imkansız görünüyor. Ne var ki Türk mılletinin siyasi zekası ile bazı formüllerin oluşturulabilmesi imkansız olmayabilir! Siyasi zekamız muhakkak da, siyasilerimizde uzak görüşlülük olmadığı da muhakkak! Yumurta kapıya gelince, işlerine geldıği için AB'ye uyum yasalarını yangından mal kaçırırcasna geçirenler, partiler ve seçim yasalarındaki bunalımları getireceği muhakkak olan hususları, Türkiye'nin gerçek çıkarları için daha hayati oldukları belli olduğuna göre, arada çok vakit olduğu halde, hatta o son günlerde düzeltmek çabasını niçin göstermemişlerdir? Şimdi seçim sath-ı mailine girildikten sonra bu değişiklikleri gene parti hesaplarına göre yapmaya çalışmak, ahlaki olup olmadığı bir tarafa, ancak "abesle iştigal" olarak tavsif edilebilir. Bu hatanın acısı hemen seçimlerden sonra ortaya çıkacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.