Herşey; Amerika Birleşik Devletlerinin, NATO şemsiyesi altında Afganistan'da kesin bir operasyona girişeceğini, artık bir "geriye dönememe noktasına" gelindiğini gösteriyor. NATO Konseyi, Washington'ın, 11 Eylül 2001 saldırısının Usame Bin Ladin ve El Kaide örgütü tarafından "dışardan" yapılmış olduğunun kanıtlarını ittifakla kabul etti. Önce verilen karar gereğince İttifak Andlaşmasının 5. Maddesi harekete geçirildi. İlginç olan bunun somut işaretlerini, ABD Başkanı George W. Bush'tan daha önce ve daha somut olarak -ve de daha veciz bir şekılde- İngiltere Başbakanı Tony Blair, İşçi Partisi'nin yıllık kurultayında vermiş olması... Blair, özellıkle New York ve Washington'da yedi bin masum insanı öldüren ve yetmiş bin kişiyi daha öldürmekten çekinmeyecek bir terör örgütünü cezalandırmanın ve daha ilerde benzeri olayları önlemek için artık kaçınılmaz olduğunu söyledi. Kısacası "düğmeye basıldı" Ne zaman ve nasıl? Bu mukabele ne zaman ve nasıl olacak? ABD bu konudaki planlarını NATO'ya bildirmiş değil. Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Kıvrıkoğlu'nun uyardığı gibi, geniş çapta ve Afgan dağ ve çöllerine saplanıp kalacak büyük çapta bir kara harekâtı olmayacağı tahmin ediliyor. Tahmin edildiğine göre, komando operasyonları ile Usame Bin Ladin ininde bulunup çıkarılacak veya ölü ya da diri ele geçirecek. Diri olarak ele geçirilirse, ne olur? Benim tahminim, Amerika'daki eylemlerinden dolayı hakkında tutuklama müzekkeresi olduğu için Amerika'da yargılanır. Amerika'da hâlâ idam cezası var! Pazarlık yok! Şurası da muhakk ki, şimdi pabuç pahalandığı için, feryad etmeye başlayan "gelin, kanıtları bizimle müzakere edin!" diyen Taliban rejimi ile müzakerelere girişilmeyecek ve bu rejım, behemehal ortadan kaldırılacak. İşte daha geniş bir kara hareketi ihtimali de burada ortaya çıkıyor: Bunu masum Afgan halkına zarar vermeden nasıl yapmalı? Muhtemelen bu işin ağırlığı, silah ve eğitim ve bazı komando birlikleriyle desteklenecek olan Kuzey İttifakına bırakılacak. Bu hareketlerle eş güdümlü olarak Afgan halkına kesif insani yardımlar yapılacağı da anlaşılıyor. Bu durumda Türkiye'nin durumu ve katkısı ne olur? Hükümetimiz ABD'nin sunduğu kanıtları kabul ettiğine ve NATO ittifakının 5. Maddesinin işleyeceğine göre, burada fazla hareket sahamız kalmamış gibi... Bu maddenin neden PKK ve ASALA terörü zamanında ve Kıbrıs meselesinde, taleplerimize rağmen bizim lehimizde işletilmediği konusundaki haklı sorularımız da bu noktada akademik kalmış oluyor. Ancak, ABD'nin harekât hakkındaki somut planları açıklanınca herhalde bu konuda Genelkurmayımızın deneyimleri ışığı altında uyarı ve tavsiyelerimiz olacak çok ihtiyatla hareket edeceğiz. Taliban'a karşı harekette, Afganistan ve Orta Asya'daki deneyim ve bilgi birikimimize dayanan ve belki de Özel Kuvvetlerimizin kullanılması gerekebilir. Zaten Kuzey İttifakına bağlı bazı sivil ve asker kişilerin şu sıradaki Ankara'daki temasları da bunun ve oynayacağımız önemli rolün işaretleri. Bu hareketin Orta Asya boyutlarında, sahayı ve inisiyatifi Rusya'ya bırakmamalıyız ve Orta Asya'daki jeostratejık önemimizi vurgulamalıyız. Taliban Başbakan Ecevit birkaç gün evvel Afganistan'daki Taliban rejiminin, behemehal yıkılması gerektiğini söylemiş ve bizdeki sağlı sollu bazı çevreler tarafından "şiddetle" eleştririlmişti. Oysa çok haklı idi. Taliban rejimi çağdışı görüntü ve uygulamaları ile, aslında ve öncelikle İslamiyet için yüz karası. İslamı bilmeyenler bunlara bakarak "İslamiyet bu mu?" diye soruyor ve yüce dinimizi karalamak için fırsat ve mesnet buluyorlar. Taliban rejiminin uygulamaları herhalde, İslamiyet değil! Ancak Türkiye açısından önemli olan bu rejimin Afganistan'da ve bölgede mevcudiyeti. Taliban, Türkiye için ve Türkiye'nin bölgedeki uzun vadeli menfaatleri bakımından bizim için büyük bir tehlike. Bizdeki bazılarının bu rejime -ve uygulamalarına sahip çıkmaları da bu tehlikenin bir işareti!