Gözden, gönülden ırak değil!

A -
A +

Daha önce de yazmıştım, bütün işaretler, gösteriyor ki ABD -Bush Yönetimi- Irak'ı, Saddam'ı, "Onlar vurmadan önce, -baskın bastıranındır- hesabıyla,. önleyici baskınla, biz vuralım" diye vuracak! Salı günü Ankara'da, Çankaya ve Genelkurmay'daki hareketlenmeler de bu işaretlerin bize yansıması! Ancak, Saddam'ın ve silahlarının ABD ve Batı çıkarları ve çevre ülkeleri için büyük bir tehdit oluşturduğu hususunda bir konsensus varsa da, ne Amerika Kongresi'nde, ne de Amerika'nın Avrupalı müttefikleriyle bu tehdide mukabele tarzı, zamanlaması, maliyeti ve hatta haklılığı hususunda, bir konsensus oluşmuş değil. Amerikan hükümeti içinde Şahinler ve Güvercınler, Pentagon'la, "Foggy Bottom" (Sisli Zemin) denilen Dışişleri Bakanlığı, Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ile Dışişleri Bakanı Colin Powell arasında ilerde birisinden birinin tasfiyesine kadar varabilecek derin görüş ayrılıkları var. Senatoda Önümüzdeki hafta ABD Senatosu Dış İlişkiler Encümeni'nde bu konuda, çeşitli uzmanların, operasyonun muhtelif vecheleri, Irak'ın oluşturduğu tehdit ve tehlikeler, Amerika'nın bunlara nasıl mukabele etmesi gerekeceği ve muhtemel zaferden sonra Amerika'ya terettüp edecek sorumluluklar hususunda görüşleri dinlenecek.. Bu Senato çalışmaları Amerika'da harekat için gerekli siyasi ve kamuoyu desteğini oluşturmak için zorunlu. Ben şahsen, Irak operasyonunun, bu çalışmalar tamamlanmadan ve kamuoyu tamamıyla ikna edilmeden ve 5 Kasım'dan ve bizim seçimlerimizden önce yapılacağına ihtimal vermiyorum. Zira 5 Kasım'da ABD'de Kongre ve kısmi seçimler var. Bush muhtemel operasyonun muhtemel başarısından seçimler için yararlanmak isteyebilir. Ama seçimlerden hemen sonra Aralık'ta yapılması ihtimali de çok. Türkiye'nin durumu Başbakan Ecevit'in Irak'ı nasihat ve arabuluculukla yola getirmek önerisi artık şu safhada hayal. Operasyon seçenekleri; büyük çapta kara ve hava saldırıları ile mi, yoksa daha küçük çapta, Kürtler de dahil Irak'taki muhalefet güçlerini kullanmak, Saddam'ı içeriden darbe ile devirmek vb. ne olursa olsun herhalde, Türkiye'nin bu harekatın dışında kalabilmesi fiilen ne mümkün, ne de milli çıkarlarımıza uygun. Operasyonun, türü ne olursa olsun, ABD stratejik müttefiki Türkiye'den bu desteği talep etmektedir. Bu konuyu, Amerika'dan mali yardım alacağımız umudu ile düşünmemız doğru değil. Veya, Körfez Savaşı'nda olduğu gibi ekonomik-mali zararlarımızı, Irak'la ticaretimizi, hatta mevhum "dostluğumuzu" bahane ederek "parmaklığın üzerinde oturarak seyretmemız" mümkün değil. Ama çok büyük dikkatle hareket etmemiz ve Amerika'dan ziyanlarımızın telafi edilmesini ısrarla istememiz ve sağlam garantilere bağlamamız da şart. Şu da var: HABER TÜRK siyasi analisti Meriç Köyatası'nın söylediği gibi, Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" direktifi pısırıklık demek değildir. Avrupa'nın en kuvvetli ordusu ve tarihi devlet deneyimi ile Türkiye, yakın çevresindeki olaylara ve özellikle Irak tehdidine bigane kalamaz. Saddam'ın, Irak'ın kitle imha silahları, uzun ve kısa vadede Türkiye için de büyük tehdittir. Türkiye'nin, Kerkük'te çıkarları ve nedense ihmal edegeldiğimiz TÜRKMEN kardeşlerimize karşı vecibeleri vardır. Nihayet, belki de en önemlisi, operasyon sonunda oluşması muhtemel senaryolarda, ABD'nin Kürtlere devletlik vaadinde bulunması çok muhtemeldir. Hatta belki de bu vaatte bulunulmuştur bile! Amerika bizi sever ve kollar, ama her süper güç gibi türlü ihtimal opsiyonlarını elde tutar. Bu opsiyonlardan biri de, Kürt devleti ihtimaline karşı Kürtleri de el altında tutmaktır. Eğer bu operasyonların dışında kalırsak, bu ihtimaller karşısında söz hakkımız olamaz. . Muhtemel, daha doğrusu sadece zamanlaması meçhul muhakkak bir Irak harekatı, erken seçimleri etkiler mi? 5 Kasım'dan önce yapılmayacağı faraziyesine göre, doğrudan etkilememesi gerekir. Ne var ki, şöyle veya böyle, bir Irak operasyonu iç politikamızı muhakkak etkileyecek, bazı oynak taşları yerine oturtacaktır. Açık söyleyeyim, bir savaş halinde Türkiye'deki iktidara, mesela bırakınız Bozlak'ın Başbakanlık hayalini, HADEP en fazla oyu alsa dahi ortak edilebilir mi? Ve mesela bir savaş halinde idam cezası ve Öcalan konusunu bir daha düşünmek gerekmeyecek mi? Savaşlar kötüdür, ama itiraf etmeli ki bazı terbiye edici, politikacıların akıllarını başlarına getiren ve ülkeyi birleştirici etkileri olur...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.