'Haçlı Seferleri' Türkler ve İslam âlemi için tarihin acı anıları. ABD Başkanı George W. Bush'un bir konuşmasında. Teröre ve teröristlere karşı Haçlı Seferi açılacağı yolundaki sözleri, Türkiye'de ve İslam âleminde haklı tepkilere yol açtı. Bu, Başkanın bir gafı idi... Televizyonda duyar duymaz, ben de başkaları gibi irkildim. Eminim Başkanın danışmaları da irkilmişlerdir. Ne var ki, eminim Bush bu sözü tarihi anlamını düşünmeden, geniş anlamda "büyük bir mücadele başlatacağız" anlamında söylemişti.. Bush iyidir, hoştur da bütün meziyetlerine ve hele şu sırada bütün Amerikalıları arkasına alacak kadar başarılı ve cesur olmasına mukabil zaman zaman patavatsız olabiliyor ve gaflar yapabiliyor. Sonra bu gafı tamir etmek için, hemen Washington'daki İslam Merkezine ve Cami'ye gitmekle gafını tamir etmeye çalıştı. Ne var ki bu sözlerin etkisi kolay silinmeyecek. Bizdeki bazıları ve dünyadaki ABD karşıtları bu gafı alabildiğine kullanacaklar. Şu sırada en büyük hata -o taraftan ve bu taraftan- bu olayları kültürler arası, İslamiyetle Hıristiyanlık arası bir çatışmaya dönüştürmek, Amerika'daki dünyadaki meşum saldırıyı asla tasvip etmeyen Müslümanlara karşı bir cadı avı başlatmak olacaktır. Maalesef Amerika'da ve özellikle Türklere karşı olan ırkçı Dazlakların çok olduğu Almanya'da, bu eğilimin emareleri görülmeye başlamıştır. Şimdi bu aşırılıkları frenlemek görevi ABD ve Alman yönetimine düşüyor. Amerika'nın haklı davasına en büyük zararı bu hareketler verecektir. Pakistan'ın sorunu Bu arada ABD'ye bu mücadelede yardımcı olmak, Usame Bin Laden'i ininden çıkartmak konusunda mümkün olanı yapmayı, içerden gelecek ve azımsanamayacak tepkilere rağmen ve kendi siyasi geleceğini riske sokan Pakistan hükümetini de bu hareketler-gaflar rahatsız etmektedir. ABD bu haklı mücadelesinde, Süleyman Demirel'in uyardığı gibi, yanlış bir şey veya şeyler yapmamaya itina göstermeli, "savaş" İngiltere Başbakanı Tony Blair'in kelimeleri ile "cerrahi bir müdahale dikkati ile" yapılmalıdır. Yoksa terörizme karşı evrensel olması gereken mücadele başından kaybedilmiş olur. Evrensel hukuk ve güvenlik Demirel "Evrensel Hukuk" diyor. Ben bundan herşeyden evvel suçluları masumlardan ayırmak, masumlara zarar vermemek ilkesini anlıyorum. Ne var ki bu olaydan sonra, bütün dünyada ve demokrasilerde, Mesut Yılmaz'ın gözardı etmek istediği "milli güvenlik" zorunluklarıyla kişi hakları ve özgürlükleri arasında yeni ve gerçekçi bir denge kurulması gerekecek. Amerika'da Adalet Bakanı Ashcroft, bir dizi yeni kanunla, polise, güvenlik örgütlerine, olağanüstü yetkiler verilmesinden, araştırmaların şeffaf değil çok gizli sürdürülmesine ve özellikle mobil telefonların izlenip dinlenmesine kadar teknik ve hukuki önlemler getirileceğini açıkladı. Bunların ne olacağını izlemek lazım. Özellikle TBMM'de Anayasa değişiklikleri görüşülürken!