Amerika'nın Kentucky eyaletinin Louisville Üniversitesine bağlı, Musevi hastahanesinde, adları -Pastör ve Salk gibi- Tıp dehaları ile birlikte tarihe geçecek iki cerrah, Dr. Dowling ve Dr. Laman, adı ve cinsiyeti henüz açıklanmayan bir hastanın göğsüne, titanium maddesinden yapılmış, hastanın belindeki bir kemerde taşınan bir pilden güç alan yapay bir kalp yerleştirdiler. Ölmek üzere olan hasta şimdi bu ABIOCOR adı verilen mekanik "kalple" yaşıyor... ABIOMED adlı bir firmanın geliştirdiği bu "kalbin" geliştirilmesinde, bir Türk profesörün, Dr. Mehmet Öz'ün de büyük katkısının bulunması milletimiz için bir iftihar vesilesi. Daha önceki çalışmalar Yapay kalp geliştirmek çalışmaları, 1930'larda ünlü havacı Charles Lımdbergh'le birlikte Dr. Alexis Carell tarafından da yapılmıştı fakat bir yere varamamıştı.1982'de Utah Üniversitesinde Dr. Barney Clark adlı bir hastanın göğsüne Jarvik-7 adlı bir mekanik kalp yerleştirilmiş ve nisbeten başarılı olmuştu ama bu hava pompasıyla işleyen mekanik kalp hastanın dışında kocaman kompresörlerden güç alıyordu. Hiç pratik değildi. ABIOCOR çok pratik ve harcıalem olabilecek! Bu tıp alanında gerçekten, hayat kurtaracak, büyük bir adım... Gerçi Dr. Barnard'ın ilk kalp naklinden beri kalp hastalarına, hastalıklı olmayan ölülerden kalp nakledilebiliyordu. Hastalıklı olmayan ve bir kazada ölmüş bir kişiden hastaya kalp nakletmek hali ile, böyle olayların sayısı ile sınırlı idi ve dünyanın her tarafında birçok hasta sırada bekliyor ve beklerken de ölebiliyorlardı. Bu bir kilo civarındaki ve portakal büyüklüğündeki yapay kalp, eğer iddia edildiği gibi, seri halinde imal edilebilirse ve ucuza mal edilebilirse; tıp alanında da, sosyal bakımdan da, bir devrim olacak. Yapay bir kalbi başarıyla hastaya nakletmek, organ nakilleri arasında en güç olanı idi. Bu da başarıldıktan sonra hemen hemen bütün diğer organların -beyin hariç- yapayları da yapılıp hastaların vücutlarına yerleştirilebilecek. Biyonik insan gerçekleşebilecek. Olayın boyutları Bu olayın hemen ekonomik, mali ve sosyal ve felsefi boyutları da gündeme geldi. Herşeyden önce bu yapay kalbi geliştirenler zengin olacaklar, imal eden ve Abiomed şirketinin borsadaki hisseleri birden tepeye vurdu. Sigorta şirketleri için hem yeni imkanlar hem de sorunlar belirdi. Ama eğer yapay kalp hakikaten ve uzun vadede başarılı olur ve seri halinde imal edilirse daha geniş bir kullanım sahası olacak ve daha fazla hayat kurtarılacak. Bu yapay kalbin prototipi 70.000 dolara malolmuş, seri halinde imal edilirse maliyet ve fiyatı düşecek.Tabii, Dr. Öz'ün de işaret ettiği gibi vücut dışlamadan veya başka bir komplikasyon olmadan bir yıldan uzun süre çalışırsa rantabl olabilecek. O zaman da, sosyal güvenlik ülkelerinde bir hastanın ölümü söz konusu olunca "parası varsa alsın" denebilecek mi? Hükümetlerin vatandaşlarına bu imkanı eşitlikle sağlaması gerekmiyecek mi? Yoksa AIDS ilaçlarında olduğu gibi, "yapay kalp piyasasını" da bir tekel mi kontrol edecek? Cevap bekleyen sorular bunlar... Felsefi-romantik boyut Olayın felsefi-romantik boyutlarına gelince; acaba biribirlerini hiç tanımayan, biribirlerinden habersiz, ülke ve toplumlarda "kalp -yürek" acaba neden aşk ve cesaretin, yerine göre de "kalp yarası" sözünde olduğu gibi ıstırabın ortak ersimgesi ve odak noktası olmuş. Fransızlar da, Eskimolar da, İspanyollar da ve bilahare bu konularda şarkı roman ve konuşmalarında hep "kalp"ten bahsederler. Ya bizde; kalp üstüne, yürek üstüne gönül üzerine ne şarkılar ne şiirler yazılmıştır? İnsanlar bu organa hatta beyinden fazla kıymet vermişler evrensel olarak. Acaba aşkta, mücadelelerde ve korku anlarında kalp çarpıntıları arttığı için mi? Niçin mesela "ciğer" degil? Hele "beyin" niçin değil? Herhalde aşk konularında beyinin yani aklın pek yeri olmasa gerek... Cesaretin bazı aşırı şekilleri de hep akıl kârı olmuyor! İnsanların ruhları kalplerinde mi, beyinlerinde mi yoksa hayalhanelerinde mi? Yapay kalpli bir insan yürekli ve gönüllü olabilecek mi? Yapay kalp taşıyan bir kişi sevgilisine "Seni bütün kalbimle seviyorum!" diyebilecek mi? Doğrusu beni aşan, fakat aklımızı kurcalayacak derin sorunlar... GÜNÜN FİKİR KIRINTISI "Kalbin öylesine sebepleri vardır ki akıl ve mantık almaz!" Fransız deyişi