Karar günleri...

A -
A +

Erken seçimler konusunda, MHP ve DSP dışındaki partilerin tutumları en azından ikircikli idi: Vaziyet TBMM'de bugün-yarın açıklığa kavuşacak. Başbakan Ecevit'in seçimleri 2003'e veya 2004'e kadar erteletmek için yaptığı son hamle hiçbir bakımdan anlaşılır gibi değil, inandırıcı değil. Mahzurların bazıları mesela AKP ve HADEP konusundaki endişeleri haklı da, seçimler 2003'e veya 2004'e bırakılsa bu ve diğer mahzurlar ortadan kalkacak mı, yoksa tehlike daha ağırlaşmayacak mı? Hem DSP o zamana kadar ayakta kalabilecek mı? Ecevit'in sağlığında şayanı hayret bir düzelme görülüyor ve ben de çok mutlu oluyorum, ancak realist olalım; kendisi, 2004'e, hatta 2003'e kadar ayakta kalabilir ve iktidarda ve partisinin başında aynı performansı gösterebilir mi? Ecevit'in istediği DSP'nin amaçları doğrultusunda vakit kazanmak ve hatta görev başında "şehit olmak, ülke çıkarları" diyor ama şu bağlamda ülkenin gerçek çıkarları seçimlerin bir an evvel yapılması.. Ne var ki ne kişisel saplantıların, ne de özellıkle netice konusundaki korkuların -bazıları doğru olsa da- "ecele" faydası yok. Bahçeli'nin tavrı Bu konularda en tutarlı ve dürüst tavrı gösteren MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli; "Partimiz için zor ve aleyhimizde olsa bile, ülkenin çıkarları seçimlerin yapılmasını gerektiriyor!" diyor. Ne olacaksa artık olmalı ve alaca karanlık zamanı sona ermeli yeni bir gün doğmalıdır. "Yeni gün" yağmurlu ve fırtınalı olsa dahi! Bu seçimlerin halkımızın AB konusundaki gerçek kararının ne olduğunu da -yakıştırma ve bazıları düzmece kamuoyu araştırmalarından- daha açık-seçik göstereceği de muhakkak. Başta Mesut Yılmaz, bazılarının, bundan evvel Uyum Yasalarını şu sırada yangından mal kaçırırcasına. "Eyvah treni kaçırıyoruz!" feryatları ile geçirmeye çalışmalarının sebebi de. Bu konuda da, en dürüst tavır Bahçeli'den "Biz AB'ye girilmesine karşı değiliz ama İdam, Anadilde Eğitim ve Yayın konusunda ve diğer bazı yasalar konusunda milli itiraz ve hassasiyetlerimiz var; bu konuları paketten, ayırın diğerlerine olumlu oy veririz" diyor. Seçim kararından evvel veya sonra AB Uyum Yasaları görüşülürse, MHP'nin direncine rağmen kabul edilebilir mi? Nazari olarak kabul edilebilir, ancak bu bağlamda hiçbir partinin ve yegen yegen milletvekillerinin bu konuda çok istekli ve aceleci olacaklarını sanmıyorum. Bu konularda ANAP'ın ve diğerlerinin niçin hiç hassas olmadıklarını, artık seçim meydanlarında, hiç de kül yutmayan ve son tahlilde Gaffar Yakın gibi politikacıların, Cüneyt Ülsever'in deyimiyle, "ahlaksız tekliflerine" itibar etmeyecek seçmenlere izah etmeleri gerekecek.. Artık "Ya herrü, ya merrü!" Netice? Seçimlerde ne olur? Seçimler 3 Kasım ve civarında yapılırsa önümüzdeki 2 ay bir bakıma, hem çok uzun hem de kısa bir zaman! Bugün yapılan kamuoyu araştırmaları o zaman tutar mı? Arada önemli nirengi noktaları var: Kıbrıs, Irak gelişmeleri. AB patronlarının ve bu arada Almanya seçimlerinin neticeleri muhakkak seçim neticelerini etkileyecektir. Ve Cem Uzan... Bazı kesimler Cem Uzan'ın siyasete girmesini yadırgıyor. Ben öyle düşünmüyorum. Büyük bir medya patronunun, sahne gerisinden bazı oluşumlar ve komplolar düzenleyen bazılarına karşı dobra dobra politika arenasına girmesi daha dürüst bir yaklaşım. Açık söyliyeyim şimdiye kadar sergilediği milliyetçi söylemlerle ve yakışıklı-genç görünüşle bana YTP lideri diğer Cem'den daha cana yakın geliyor. Hele, Devlet konusunda "Ebet müddet Devlet" Devletin Devlet olması inancıma yakın ve AB konusundaki, dobra dobra sözlerine bayıldım; Cem Uzan, Gümrük Bırliği konusunda "65 milyonluk Türkiye pazarını Avrupa'ya vermişiz!... Yok öyle yağma!" diyor ve AB'ye rest çekiyor; "Otuz güne kadar ortaklık müzakeresine başlama tarihini bildirmezsen veya tarih bizim işimize gelmezse.." çek arabanı veya trenini başka istasyona!"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.