Kılınç Paşa ne demişti?

A -
A +

Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç'ın Harp Akademilerinde düzenlenen "Türkiye Etrafında Barış Kuşağı Nasıl Oluşturulur" konulu sempozyumda söyledikleri özellikle, "Türkiye, ABD'yi gözardı etmeden Rusya ve İran'ı içine alan yeni arayışlar içinde olmalıdır" şeklindeki ifadesi, tahmin ettiğim gibi ve tahmin ettiğim çevrelerden, tepkilere yol açtı. Kılınç Paşa, bunları "kişisel görüşlerimdir" kaydiyle söylemiştir. Akademilerde yapılmakta olan sempozyumlarda bütün katılanların, hatta öğrenci yüzbaşı ve binbaşıların, kendi kişisel görüşlerini dile getirmeleri, aslında takdir edilecek bir teamüldür. Ancak, Kılınç Paşa konumunda olan bir kişinin Genelkurmay'la, bile bile, ters düşmesine de imkan yoktur. Sözlerinde büyük hakikat payı vardır ve ben inanıyorum ki görüşleri büyük ölçüde paylaşılmaktadır. Eğer bunları, son zamanlardaki gelişmelerle ve TSK tarafından söylenenlerle birleştirirseniz, konu netleşir.. Ülkemizin en düzgün ne yaptığını bilen "think tank"i, düşünce ve strateji üreticisi olan Türk Genelkurmayı'nın, Türkiye'nin savunması ve geleceği konusunda arayışlar içinde olduğunu, adım gibi, biliyorum. Eğer birtakım siyasiler günlük politika egzersizleri ve hesapları içinde bunu yapmıyorlarsa, askerler bu görevlerini yaparlar. Bunu yapmaları da bazılarının şimdi iddia ettikleri gibi "hadlerini bilmemek" veya siyasete karışmak sayılamaz. Sempozyumun konusu Sempozyumun konusu "Türkiye etrafında barış-güvenlik kuşağı oluşturmak" olunca, Kılınç'ın sözlerı alelacele, yabana atılamaz. Eğer şimdi yapılan acele eleştiriler yüzünden, bu sözler dost-düşman yabancılar tarafından hele "Genelkurmay'ın ve Türk kamuoyunun görüşlerini aksettirmiyor" diye yabana atılırsa onlar için, hatta bizim bakımımızdan da yazık olur. Zira burada onlara, bizi elde var keklik addedenlere karşı zamanında ve yerinde bir ihtar vardı.. Benim yorumum Sayın Kılınç'ı savunmak ve sözlerini yorumlamak bana düşmez. Ancak "Rusya ve İran seçeneklerine" takılıp adeta Pavlof reaksiyonu ile ayaklananlar Paşanın söylediklerinin çerçevesini altını üstünü görmeden ve düşünmeden hareket ediyorlar. Benim de, Rusya'ya ve özellikle İran'a karşı alerjim vardır. Türk askerlerinin de Rusya ve hele İran konusunda pek hayırhah olmayacakları muhakkak. Rusya-İran gerçeklerini Taha Akyol ve diğerleri biliyorlar da askerler ve Kılınç Paşa bilmiyor mu? Benim anladığım şu: Her şeyden önce Türkiye'nin bugünkü jeopolitik jeostratejik konumunda, mevcut tehditler ve imkanlar muvacehesinde, Türkiye'nin, bu konulardaki hassasiyet ve endişelerini anlamayan bir Avrupa'ya ve tek bir Avrupa Birliği seçeneğine takılı kalması yanlıştır. Sonra, dünyadaki dengeler oluşum halindedir. Avrupa Birliği de -federasyon olup "milli devlet" konseptini silecek mi, yoksa AB, milli devletler üzerine kurulu bir konfederasyon mu olacak? Bu da belli değildir. Daha geniş bir perspektifte ABD ile AB'nin arası açılmaktadır ve daha da açılacaktır. Bizim de bir yerde bu konuda bir seçim yapmamız gerekecektir. ABD'de de bu ihtimallere karşı, değiştiği veya değişeceği umulan Rusya ile daha geniş işbirliğine girmek eğilimleri beliriyor. Ben kişisel olarak Rusya'dan dost olmayacağına inanırım, ama bu da bir seçenek. İran'a gelince, İran'ın bugünkü rejimi ile ktrükler ekseninin bir parçası olduğundan da ne Washington'un ne de Kılınç Paşa dahil askerlerimizin de herhalde şüpheleri yok. Onun için Paşanın sözlerini "bugün için değil gelecekteki muhtemel gelişmeler bakımından "ihtimal" projeksiyonları olarak algılamak lazım. Askerlerin üstün tarafları da ihtimal "contingency" hesapları yapmak yöntemleridir. Değişen bir dünyada, Avrupa'nın dışında, Hindistan'a ve Çin'e kadar uzanan bölgede denge ve seçenekler arayışı bugün Pentagon'da CIA'da ve Rand gibi düşünce kuruluşlarında -hatta Avrupa'daki benzer kurumlarda yapılıyor. Sorarım; devlet ve hükümet adamlarımız ve siyasiler arasında günlük politikadan vakit bulup da bu hesapları yapan kaç kişi var?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.