Şu günlerde, Prag'da çağımızın en hazin trajedilerinden birinin bir perdesi daha oynanıyor. Yıllardır Özbekistan'ın Türk asıllı olmayan, Komünist dönemden arta kalmış diktatörü İslam Kerimov'a karşı onurlu ve meşru bir muhalefet savaşımı sürdüren ERK Partisi lideri dostum Muhammet Salih, ABD'nin LIBERTY Radyosu tarafından bir söyleşi için davet edildiği Prag'da, Özbekistan Hükumetinin İnterpol'e gönderdiği "Kırmızı Bülten" sebebiyle tutuklandı.. İade edilip edilmemesi, Kerimov'un göndereceği dosyalara göre Çek Mahkemesi tarafından karara bağlanacak. Eski komplo Kerimov, 1999 Şubatında, Taşkent'te kendisine karşı girişilen ve 16 kişinin ölümüne neden olan bombalı suikast teşebbüsünü, ERK Partisinin lideri Muhammet Salih'in düzenlediğini iddia etmişti. Halbuki, bu olayı İslami Hareket adlı örgüt üstlendi, ama Kerimov göstermelik duruşmada Muhammet Salih'in adını olaya karıştırdı ve mahkeme de onu gıyaben, 16 yıl ağır hapse mahkum etti. Muhammet Salih, Türkiye'ye iltica ettikten sonra Kerimov'un "hatırı için" yurtdışına çıkarıldı ve yıllardır Norveç'te yaşıyor. Eğer şimdi Özbekistan'a iade edilirse -Kerimov bir zamanlar araya giren Sayın Demirel'e itiraf ettiği gibi- O'nu muhakkak işkence ile öldürecektir. Yeni komplo LIBERTY Radyosunun sahibi ABD, bu haksızlığa karşı harekete geçmedi. Bu insanın aklına bir komployu getiriyor; acaba ABD, Afganistan hareketi dolayısıyla Özbekistan'ın desteğine ve Hanabad havaalanının kullanımına mukabıl, Muhammed Salih'in, bir bahaneyle Prag'a davet edilerek tuzağa düşürülmesine göz mü yumuyor? Hatta Prag'a LIBERTY Radyosu tarafından davet edilmesi de acaba bir oyun mu idi? Hatırlardadır, daha önce de bir isim benzerliğinden yararlanılarak Muhammet Salih teröristler listesine alınmış, sonra da gerçek ortaya çıkmıştı. Aydınlık ihaneti Şimdi bazı uluslararası insan hakları örgütleri, Amnesty İnternatıonal ve gerçek aydınlar, Çek hükümeti ve Çeklerin özgürlükçü Cumhurbaşkanı Vacslav Havel nezdinde. Muhammet Salih'in iade edilmemesi için teşebbüsler yapıyorlar. Fakat işin en anlamlı ve acı tarafı "insan hakları" hatta Öcalan'ın hakları konusunda mangalda kül bırakmayan İnsan Hakları Derneği ve diğer sivil toplum kuruluşlarımızdan entellerimizden, köşe yazarlarımızdan ve politikacılarımızdan, bu olay hususunda hiç tepki veya "tık" yok. Allah razı olsun tek Halit Kakınç Akşam gazetesinde mücadele veriyor. Bizim radyo ve televizyonlarımız "milli" Anadolu Ajansımız bu haberi dağıtmıyor. Hanımların özelliklerini boy boy veren gazetelerimizde bunun haberi bile çıkmadı. MHP'liler bir tepki göstermişlerse de ben duymadım. Bugünkü TC Hükümetinin Muhammet Salih'e sahip çıkamamasının sebeblerini anlıyorumsa da, ilke olarak doğru bulmuyorum Türkıye, eğer demokrasi ve insan hakları konusunda bütün dünya Türklüğünün önderliğine kalkışmışsa en azından münasip bir tepki gösterebilirdi diyorum! "Boyun eğmem!" Şimdi Prag'da tutuklu olan Muhammet Salih yetenekli bir şair. Bir şiirinde "Ben kimseye boyun eğmem" diye meydan okuyordu "Belki bana boyun eğer kısmet/ Ben sizin ektiğiniz yerde bitmem/ Sadece ruhge ederim hizmet/ Bükülmem ben kıvanç ve gamdan/ Kimseden dilenmem nafaka/ Yani ben maddi alemde/ Hür ruh için yaşarım ancak!.." Muhammet Salih'in akıbetini nefeslerimizi tutmuş beklerken, bu olayda bugünkü dünyanın ve halimizin bir kesitini görmek mümkün. Kısacası, bizde ve dünyadaki sözde insan hakları şampiyonlarının ikiyüzlülüğünü ve özgürlük için mücadele edenlerin, "reel politika" çıkarları için nasıl kolaylıkla feda edilebildiğini...