Kamuoyu araştırmalarında TSK en ön sırada olmakta devam edıyor. Türk ordusundan, düşman ordularından korktuklarından fazla korkanların, bütün tahriklerine ve bütün hırpalama teşebbüslerine rağmen, ben iddia ediyorum ki bugün Türk ordusu sadece Türkiye'nin değil, dünyanın en saygın kuruluşlarından biri ve de en disiplinli, en düzgün silahlı kuvvetidir. Bu sadece benim değil, ordumuzu yakından tanıyan yabancı gözlemcilerin de ortak görüşüdür. Böyle olmasının sebebi, ordu-millet olmamızdan kaynaklanan tarihi ve geleneksel faktörlerden başka, son yıllarda eğitim, teknoloji va konseptler bakımından geçirmiş olduğu radikal gelişme ve değişikliklerdir. Bunlar silah ve araç unsurundan da daha önemlidir. Ayrıca komutanlar dışardaki yozlaşmaların ve aşırılıkların kışla duvarlarından içeri sızmaması için büyük gayret ve dikkat sarfetmek zorundalar. Bedelli lobi Son zamanlarda TSK'nın ruhunu ve birliğini sulandırmak için zaman zaman ortaya çıkarılan bir konu gene canlandırılmış; birisi FP'li diğeri DSP'li iki milletvekili, bedelli askerliğin kabulü için kanun teklifi hazırlamışlar. Onbin dolar veya TL karşılığını ödeyebilenler, çok kısa askerlik yapacaklarmış... Ancak Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'nun ifade ettiği gibi "askerlikten kaçmak isyeteyenler lobisinin" gene ortaya attığı bu teklif, Genelkurmay'ca da tasvip edilmediğine göre herhalde -ve inşaallah- kadük olacak! Oktay Ekşi'nin çok haklı olarak söylediği gibi "vatan millet hizmeti, dolar karşılığı ödenir mi?" Bedel askerliğin ruhuna aykırı! Ben başından beri bir süredir uygulanmakta olan çok kısa askerlik hizmetine, Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu için, vatandaşlar arasında parası olanlarla olmayanlar arasında farklılığa yol açtığı için ve asıl Türk ordusunun ruh ve anlamını sulandıracağı için karşıyımdır. Zaten acıdır ki, bizim zamanımızda askerlik yapmamak bir zül sayılırken şimdilerde "askerliği bir yolunu bulup atlatmak" bir maharet sayılmaya başlandı. Koca koca adamlar: "Bizim oğlan askerliği atlattı" diye övünür oldular... Ne hazineye bu yoldan sağlanan gelirler, ne de "lüzumundan fazla personel olduğu" gerekçeleri, bence çok daha önemli olan, Türk milletine has o eski ruhun ortadan kaldırılmasına sebep teşkil edemez. Günümüzde, savaşların artık teknolojiye dayanmasının zorunlu kıldığı "profesyonel ordu" kurulsa dahi, bu bir şekilde mecburi ve eşit vatan hizmeti ile bağdaştırılmalı ve Türk ordusunu başka ordulardan ayıran o "ruh" muhakkak muhafaza edilmelidir. Ve basın Bizim mesleğin, medyanın kamuoyu araştırmalarındaki notu neden yüzde birlerde? Bence her konuyu irdeleyen, her kurumu eleştiren medyamız, basınımız, bu acı hakikatin sebeplerini araştırmalıdır. Şu sırada Kemal Derviş olayının ele alınış ve haberleştirilmesinden başlayarak! Sadece Türkiye'nin önemli bir dönemeç noktasında, umuda ihtiyaç olan bir dönemde gereken sorumluluk gösteriliyor mu? Kemal Derviş, daha işe başlamadan, çeşitli yönlerden ekseriya yanlış haberlerle hırpalamak, masa başında, sansasyonel olmak için ne yapabiliriz diye düşünüp spekülasyonlar yapmak, ne derecede sorumlu ve ciddi gazeteciliktir? Köşe yazılarında uyarılar ve endişeler dile getirilse dahi, katı derece peşin hükümlülük ne dereceye kadar caizdir? Bunları ciddi olarak düşünmemiz ve mümkünse kendi evimize -mesleğimize- çekin düzen vermemiz gerekir. Şu sıralarda çok sayıda gazetecinin işten çıkarılması çok acı ama biraz da "nitelikler" üzerinde duralım. Metin Toker kardeşimiz ne güzel söylemiş: "Türkiye'ye doğru dürüst bir gazete lazım" diye...