Amerika'daki terör saldırılarından sonra, teröre, terörizme karşı açılan savaş, Afganistan dolayısıyle, dikkatleri Orta Asya'ya, Kafkasya'ya çekti, bizim de hayat sahamız olması gereken bu bölge hususundaki tarihi ve güncel ihmallerimizi -ve de cehaletimizi- ortaya koyduğu gibi, kaçınılmaz bazı çelişkileri ve gene kaçınılmaz bazı çifte standardları da gündeme getirdi. Orta Asya bizim Anayurdumuz. Kafkasya, rejimi ne olursa olsun Rusya ile olan uzun mücadelelerimizin odak noktası. Ayrıca ülkemizde, Rus zülmünden kaçıp Türkiye'ye yerleşmiş, Türk, Türk milliyetçisi olmuş milyonlarca insan var. Bütün bu gerçekler şu sırada gündeme geliyor. Kısacası, Afganistan'da işler kızışırken Türkiye'nin burada ve Orta Asya'da olacaklara bigane kalması düşünülemez. Büyük oyun Ne var ki, tarihte, Osmanlı döneminde Kanuni'den beri, istikametimizi Batıya çevirerek Orta Asya'yı ihmal etmişiz. Daha sonraki dönemlerde, 19. yüzyılda, bu bölgede Hindistan yolları, ticaret yolları sonra petrol çıkarları üzerinde, Büyük Devletler arasında ajanlar tarafından oynanan nüfuz mücadelelerine -"Büyük Oyun"a- çoğunlukla seyirci kalmışız.. Cumhuriyet döneminde Mustafa Kemal, Orta Asya ile ilgilenmiş, Afganistan'la ilgilenmiş, tarih ve dil hareketleri ile dünya Türklüğünün manevi birliğinin alt yapısını oluşturmaya çalışmış, ama sonra, 1940'larda, inanılmaz bir kıt görüşlülükle Türk birliğini oluşturmak isteyen biz Turancılara, Komünistlerin tahrikleriyle darbe vuruldu.TURAN'ın adı bile aforoz edildi, Türk birliğini istemek adeta vatana ihanet sayıldı. Türkiye dışında Kafkasya'da Orta Asya'da Doğu Türkistan'da milyonlarca Türkün yaşadığı yeni kuşaklara unutturulmaya çalışıldı. Öylesine ki, birkaç yıl önce, genç bir gazeteci kendisiyle Türkçe konuşan bir Azeriye "Aaa, ne kadar güzel Türkçe konuşuyorsunuz nereden ögrendiniz?" diye sorabiliyordu. Rusya'yı kızdırmamak Türk dünyası ile ilgilenmem "vizyonum" sebebi Rusya'yı kızdırmamaktı. Ben Basın Yayın Genel Müdürü olarak radyoların başında iken. Azerbaycan'a ve bazı Orta Asya'daki Türk bölgelerine radyo yayınları başlatmak isteyince, buna Dışişleri Bakanlığı şiddetle karşı çıkmıştı. Gerekçe Rusya'yı kızdırmamaktı! Şimdi memnuniyetle öğreniyorum ki "Türkiye'nin Sesi" radyomuzda bütün Türk lehçeleriyle çok akıllıca yayınlar yapılıyormuş... Sovyet Kötülükler İmparatorluğu çökerken bile, bir Vakfın Orta Asya'nın geleceği, konusunda sempozyum düzenlemesine çok değerli bir büyükelçi, gene aynı Rusya'yı kızdırmamak gerekçesiyle resmen engel olmuştu. Oysa şimdi bu ihmallerimizin ve hatta son yıllar dahi Orta Asya'da daha etkili olamamış olmamızın sıkıntısını çekiyoruz. Buradaki ihmallerimizin güncel bir tortusu ve özellikle Özbekistan konusunda aktif olmamamızın bir neticesi ortaya çıkmakta Amerika Birleşik Devletleri, Afganistan'daki mücadelede, özellikle Rusya ile (belki de İran'la) işbirliğine önem verecek ve bu da neticede Rusya'nın o bölgedeki, bilhassa zaten Rus yanlısı Kerimov'un yönetimindeki Özbekistan'da hegemonyasını -bizim de orada eksik ve yetersiz oluşumuzu- vurgulayacak ve bölgedeki jeostratejik çıkarlarımızı tehlikeye düşürecek. Gerçek terörist Afganistan'daki Özbeklere, General Dostum'a karşı göstermiş olduğumuz ilgi de yıllar boyunca değişken olmuş bir yanmış bir sönmüş. Bu konudaki ihmallerimizin farkına da şimdi varıyoruz. Bu sorun Türkiye'nin, şu bağlamda karşılaştığı sorunların endişelerin başında geliyor. Ama terörün, teröristin tarafı hususunda da kaçınılmaz çelişkiler var. Geçenlerde bir Amerikan gazetesi, Türkiye'nin terörle mücadeleyi PKK'ya karşı mücadelemizi haklı göstermek için kullanması ihtimalinden bahsediyordu. Gerçekten de terörist nedir, özgürlük savaşçısı nedir, ikircikli bir konu. Doğu Türkistan'daki ve bizimkine çok yakın bir Türkçe konuşan milyonlarca Uygur kardeşimizin Çin zulmüne, Çeçenlerin Rus tahakkümüne karşı terörle yürütülmeyen, yüzyüze mücadeleleri aynı terörizm torbasına mı sokulacak? Ben "bizim teröristlerimiz -iyi- onların teröristleri kötü" garabetine kapılmıyorum, ama arada muhakkak bir fark olmalı, bu konu demagojiye getirilmemeli diyorum. Bir de Özbekistan'da Kerimov'un meşru fakat Özbekista'na sokulmayan muhalifi, ERK Partisi lideri Muhammed Salih olayı var. Geçenlerde Amerika onun meşruiyetini ilan etmişti ama galiba bir isim benzerliği yüzünden teröristler listesine dahil edilmiş. Bu konuya ayrıca değineceğim.