Otomatik çamaşır makinesi dönüyor -1-

A -
A +

Deniz Arman, HABER TÜRK'teki "Kum Saati" programında ilginç bir benzetme yaptı; Türkiye'deki siyasi-ekonomik durumu otomatik bir çamaşır makinesine, daha doğrusu, içinde habire dönen, biribirine karışan (hepsi de kirli diyemiyeceğim) çamaşırların, makinenin penceresinden görünen haline benzetti.. Gerçekten de öyle; herşey karma karışık, herşey biribirine girift olmuş durumda. Makine nasıl nerede duracak, ortaya sonunda ne çıkacak belli değil. Makine çamaşırları sıkacak durulayacak, ve sonra da, kurutma gerekecek! Umulur ki, işte o zaman, taşlar yerine oturacak, herşey, şöyle veya böyle, açıklığa kavuşacak! Ve hiçbirşey eskisi gibi olmayacak. Dönüyor... Dönüyor Makinenin içindekileri bir sayalım ve irdeleyelim; ¥ Eski deyimiyle seçim sath-ı mailine -eğik düzeyine- girmiş olduğumuz muhakkak ve erken seçimlerin, Bahçeli'nin önerdiği 3 Kasım 2002'de yapılması çok muhtemel. Son günlerde görünüşünde ve konuşmalarında büyük bir "iyileşme" olduğu görülen Ecevit'in Liderler Zirvesi'nde müştereken verilen karara rağmen, hâlâ bu konuda direnmesini ve 2004 veya 2003 Nisan tarihlerinde ısrar etmesini ve gerekçelerini anlamak mümkün değil. Halktan bu kadar kopmuş mu? Halkının umudunun artık Ecevit ve 57. Hükümet değil erken seçimler olduğunu görmüyor mu? ¥ Çamaşır makinesinde "yıkanmakta" olanlar arasında AKP ve lideri Tayyip Erdoğan var. Tayyip Erdoğan'ın AK Partisinin yıldızının çok yükselmekte olduğu doğru.. HADEP'in de barajı aşması muhtemel. Eskiden "laiklik" diye mangalda kül bırakmayan çevrelerin, şimdi Erdoğan'ı, bir zaman alkışlamaları, 28 Şubat Sürecini yadırgayıp "yıkamaya" çalışmaları, bazı liderlerin bu partilerle iş birliği yapmak çabaları da, en azından ilginç. Erdoğan'ın takım elbiseleri çok şık parti merkezi, İngiliz ECONOMIST dergisinin de gözlediği gibi çok modern, ama AKP gerçekten yepyeni mi? Erdoğan hakikaten değişti mi? Panter beneklerini değiştirebilir mi? Buna inanmayacaklar çok! "Yıkamadan sonra durulama ve kurulamada" neler olur? Bu da belli değil. Irak ¥ Otomatik çamaşır makinesi içinde bütün çamaşırları etkileyebilecek olan bir madde var; "Irak". ABD'nin Irak'ı muhtemelen Kasımdan sonra ve en geç yeni yıl başında vuracağı muhakkak olduğuna göre, Türkiye herhalde, ister istemez, şu veya bu şekilde, bu operasyona karışmak zorunda kalacak... Ve bu da Türkiye'deki dengelerı de, normal hesapları da altüst edebilecek!. Mesela, demokrasi ve hukuk iyi ve bunlara göre de, şu bağlamda R. Tayyip Erdoğan'ın ve hatta Erbakan'ın hatta HADEP'in seçimlere katılmalarına engel olmak da yanlış; onların demagojilerine yol açar, ekmeklerine yağ sürer. Ancak "politika mümkün olanı yapmak ve mümkün olanın yapılması san'atı" olduğuna göre ve reel politika açısından, Irak operasyonları sonrasındaki süreçte, Türkıye'de iktidarın veya ön saflarının Erdoğan'a emanet edilmesi, HADEP'in iktidara ortak olması "mümkün" mü? Ecevit, bu konuda bu takdirde bir rejim bunalımının meydana geleceğini söylemekle asıl gerçekçi endişeyi dile getirdi. Demokrasi gerektirse bile Türkiye'de, Türk bayrağına saygısı olmayan bir partinin iktidara geçmesini ve liderinin de Başbakan olabileceğini düşünebiliyor musunuz! İşlerin bu raddeye gelmesı bile acı! Açık söyliyeyim Türkiye'de ordu faktörü olmasa idi bizim liboşlar "Neden olmasın!" derlerdi. . ¥ "Avrupacılar" seçim kararı verirken işi oldu bittiye getirmek, Uyum Yasalarını yangından mal kaçırır gibi, Türkiye'yi yeni hükümet bunalımlarına sokmamak için Partiler ve Seçim Kanunlarında yapılması gereken değişikliklerden önce, hatta bunların yerine, geçirmek istıyorlar. MHP'nin İdam, Anadilde Eğitim ve Yayın ve Kıbrıs konusundaki milli direncı malum. Milli seçmenler buna göre oy verecekler ve AB konusundaki milli görüşü tayin edecekler... Ve "Çamaşır Makinesi" dönüyor ama zaman zaman kapısını açıp içine başka şeylerin atılması mümkün!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.