PKK-HADEP hattı -2-

A -
A +

Bazı malum köşe yazarları, Güneydoğuda gittikçe güç kazanan, adeta tek parti haline gelen HADEP'i, PKK hattından kurtarmak için, bu partinin sisteme entegre edilmesini savunuyor, PKK'nın dağlarda silahla yenildiğini ve bu noktadan sonra, barışın böyle korunması gerekeceğini iddia ediyorlar. Bunun eşyanın tabiatına, HADEP'in ve de PKK'nın "tabiatına" aykırı olacağını dünkü yazımda anlatmaya çalışmıştım. Bugün de devam ediyorum. Yüzseksen derece dönüş Yakalanana kadar, TC'yi silahla dize getireceğini, her fırsatta ve her yerde söyleyen, yazan Öcalan'ın, İmralı'ya tıkıldıktan sonra 180 derece dönüş yaparak, barış havarisi rolünde, şimdi söyledikleri de aynen bu. PKK kendi adı ile meşru bir siyasi Parti olamıyorsa, onun kafasındaki "demokratik Cumhuriyeti", PKK'nın vekili HADEP kuracak, PKK'nın silahla yapamadığını HADEP siyasetle yapacak! PKK'nın stratejisi budur; öncelikle Türkiye'de Kürt-Demokratik Cumhuriyetini kurmak! Şimdi PKK'nın başı Osman Öcalan "Türk devleti değişip demokratik bir cumhuriyete dönüşmeden Türkiye'de demokratik değişim-dönüşüm gerçekleşmeden Kürt sorununun çözülmesi imkansızdır. Çözümün anahtarı Kuzeyde Türkiye'dedir. Çözümün gerçekleşeceği yer Türkiye'dir. Burada demokratik bir cumhuriyetin kurulması PKK'nın stratejisidir" diyor açıkça. PKK, bu önceliği yüzünden, Güneyde, hele ABD'nin vesayeti altında bir Kürt Devletinin kurulmasına karşıdır. Öyle ya, Kürt ideoloğu Musa Anter'in dediği gibi Mersin Antalya vb. onların olacakken niçin Güneydeki, sözde bağımsız "Kürdistan"da sıkışıp kalsınlar? Oraya sıra sonra gelir, nasıl olsa! Onlar için strateji bu ve mesele basit ama, ya bizim için? Hatırlatmam gerekiyor: Bölücülük sorunu HADEP'i, TBMM'ye sokmakta arayan aynı arkadaşlarımız, başından beri "askeri çözüme" karşı idiler: Abdullah Öcalan'ın huzuruna kadar giderek, siyasi çözüm yani O'nunla masaya oturup, pazarlıklar yapıp, tavizler de verip, uzlaşmak taraftarı idiler. Şimdi döndük dolaştık gene bu noktaya geldik; eğer bu tavizleri şimdi gene HADEP'li "siyasi çözümle" vereceksek, yirmi küsur yıl bunca insanımızı neden kaybettik, bu kadar ağır masraflara neden girdik? İngilizcede "conundrum" (konandurum) diye bir tabir var; lugat manası "cevabı cinaslı bir muamma" daha doğrusu, "iç içe, çelişkili, içinden çıkılmaz bir muamma!" Bizim için "conundrum", çetrefil, içinden çıkılması güç muamma da bu! Öcalan-Mandela Parantez arasında, bu muammanın başka bir boyutundan da söz etmeliyim. Eğer Öcalan, idam edilmezse (ki artık belli oldu, edilemeyecek) başımıza bir Mandela (yani Güney Afrika'da yıllarca hapis yattıktan sonra kahraman olarak çıkıp o ülkenin başına geçen eski terörist Nelson Madela) kesilir demiştim. Şimdi de PKK organlarında bu paralel kurulmakta, onlara göre Öcalan, Kürt halkını birleştirme noktasında Mandela ile aynı role sahiptir, o da Mandela gibi Kürtlerin değişik gruplarını birleşitirmekte, onlara kimlik kazandırmaktadır ve onu terörist ilan edenler ilerde, kendileri terörist durumuna düşeceklerdir! PKK'cılar bir taraftan barıştan söz ederlerken, diğer taraftan da savaşı yeniden başlatmaktan söz ediyorlar. Osman Öcalan, barış şartlarını, "Kürt realitesini" kabul etmeyen, bağnaz güçlerin, (TSK'nın ve tabii MHP'nin) tekrar savaşı körüklediklerini ve "70'li yıllarda çarşıdan dönen yanlış hesabın yani, tek millet olarak entegrasyonun mümkün olamayacağı hesabının, gene çarşıdan döneceğini" söylüyor ve TSK, operasyonlarla provokasyonlara giriştiği için, Kürtlerin şimdi yeniden savaşı tartıştıklarını, savaşın yeniden gündeme geleceği ve bu dönemin "barışa son verecek bir barış dönemi olabileceği" tehdidini savuruyor. İkinci Cumhuriyet... PKK 'nın, Öcalan biraderlerin ileri sürdükleri çare Kürt kimliğini tanımak ve ülkeyi -Türkiye'yi yeniden, bu sefer Kürtlerle ortaklık şeklinde yapılandırmak. HADEP de aynı fikirde. Bu dinamikleri HADEP'i "ehlileştirerek" durduracaklarını sanan gafil arkadaşlarımızın bilgilerine sunuyorum. Tabii, bu onlarca makbulse ve bugünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin yerine bazılarının hayali olan 2. Cumhuriyetin kurulması böylece gerçekleşecekse, halen Meclis'te derdest Anayasa değişikliklerinin kabul edilmesi bir taraftan, HADEP-PKK baskısı diğer taraftan, bu İkinci Cumhuriyetin kurulmasına razı iseler, tabii o başka!. İş, bu yeni devletin adını vermeye kalır. Ne diyeceğiz? Türkiye Cumhuriyeti artık olmaz, hatta benim hiç sevmediğim "Türki Cumhuriyet" de olmaz; belki Türk-Kürt Federe Cumhuriyeti veya sadece Anadolu Federe Cumhuriyeti olur!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.