Başarılı bir roman yazarı da olan Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu'nun "Salkım Hanımın Taneleri" romanından, Etyen Mahcupyan'ın senaryoya uyarladığı ve yapımcılığını Tomris Giritliloğlu'nun yaptığı, aynı isimdeki film, daha doğrusu, bu filmin devlet televizyou TRT'de gösterilmesi tartışma konusu oldu. MHP Milletvekili Ahmet Çakar bu vesileyle hem Karakoyunlu'yu hem de TRT Genel Müdürlüğünü suçladı. Çakar, bazı sözleri maksadını aşmış olsa bile, özde haklı idi; bu filmin, algılanma alanı bütün Türkiye'yi kapsayan ve dışardan da devlet organı olarak görülecek TRT'de gösterilmesini kınıyordu. Ahmet Çakar, önce, TRT denetçileri tarafından sakıncalı bulunan bu filmin, Genel Müdür Yücel Yener'in kişisel "oluru" ile yayınlanmasını, TRT'den de sorumlu olan Bakanın nüfuzuna atfetmekten öte, bazı sahnelerinin, hele Ermeni iddialarının azalmadan artmakta olduğu bir dönemde -Paris'te sözde soykırım konusunda yeni bir film vizyona sokulduğu sırada, Melih Aşık'ın dediği gibi "Devletimiz tarafından kabullenmiş gerçekler olarak" Ermeni propagandalarına alet edilebileceği için, ülke çıkarlarına aykırı bulmuştu. Gerçekten de Ermeni sorunu hususundaki ters düşünceleri yazılarından belli olan Mahcupyan, romandaki bazı unsurları Musevi kahramanlardan Ermeni kahramanlara aktararak- romandan farklı mesajlar vermişti. Yapımcının da filmde Türk askerlerini hoyrat göstermiş olması da caba. Bu konunun çeşitli boyutları var. Bir defa salt gerçek şu: 1942'de çıkarılan Varlık Vergisi Kanunu ve uygulamaları açıkça azınlıkları hedef alan, ticaret ve iş alanlarının onların elinden Türklere geçmesini amaçlayan aşırı haksız bir olay, yakın tarihimizin acı bir sayfası idi.. Roman Yılmaz Karakoyunlu'nun bu olayla ilgili "Salkım Hanımın Tanelerı" romanına gelince, bu, çoğu ayrıntıları ve konuşmaları, romancının, çoğu romancıların yapageldikleri gibi, İngilizlerin "poetical liscense" dedikleri "şairane ruhsata" dayanan, hayalhanesinin ürünüdür. Bunlardan hoşlanmasanız, eleştirseniz bile, karşı çıkmak, yasaklamaya kalkışmak elbette ki caiz değil.. Kendisinin diğer bir romanı, İzmir Suikastini ve İstiklal Mahkemesini konu alan "Üç Aliler Divanı" ve orada geçen konuşmalar, büyük ölçüde hayal mahsulüdür. Ama akıcı üslubu sayesinde kolay ve ilgiyle okunuyor. Yazar bu kitabında İstiklal Mahkemesi üyesi ve "Üç Aliler"den biri olan rahmetli Babam Kılıç Ali'ye çok hayırhah davrandığı için, kendisine teşekkür borcum var. Film Olayın Film boyutuna gelince. Film çok etkili ve yerinde tehlikeli bir medyum. Ancak, sinemalarda ve özel televizyonlarda gösterilen yerli ve yabancı filmler hususunda artık sert yasaklar ve kısıtlamalar yok. Hele son zamanlarda bazı filmlerin, mesela Güneydoğu konusunda furya gibi yapılmakta olan, bölücülüğü destekler mahiyette; Türk askerlerin kötü teröristlerin kahraman olarak gösterilmesi ve konuları, yapımları bize ters ve tehlikeli gelse de, artık, kızmaktan öte yapacağımız bir şey yok... Ne var ki iş bu gibi filmlerin ve "Salkım Hanımın Taneleri" filminin ve bu tür fılmlerin devlet televizyonunda gösterilmesine gelince, duyarlı ve dikkatli olmak gerekiyor: Paşa konusu Romanından dolayı Karakoyunlu'yu muhatab almak belki yanlıştı. Ona şu sorulabilir; "Romanınızdan farklı olan Mahcupyan senaryosunu ve yapımını görüp tasvib ettiniz mi?" Nora hanıma tecavüz eden Paşanın kimliği ve yaşı konusunda da en azından bir mübayenet bir anakronizm var. Karakoyunlu tecavüz eden Paşanın, 18. Yüzyılın sonunda Güneydoğuya asayişi sağlamak ve açıkçası, Ermeni çeteleri ile mücadele etmek için Abdülhamit tarafından kurulan Hamidiye Suvari Alaylarının "Paşası" olduğu şeklinde tevil etti. Romanda bu tasrih edilmemiştir. Ucu Osmanlı veya Cumhuriyet Ordusuna dokunduğu için bizlere ters gelse bile, nihayet romancının tercihi. Fakat iş film olunca Paşanın ne paşası olduğu her bakımdan, Kürt de olsa Türk de olsa, başka bir anlam kazanıyor. Tartışmalar, MHP'ye milliyetçiliğe karşı bazılarının kinlerini azıttı. Bazıları da, buradan başlayarak, ilerde "Ermeni Soykırımı"nın da "objektif" olarak irdelenmesini istiyorlar: Bizde de bu ters yönden filmler yapılırsa hiç şaşmamalı.