Şeamet tellallığı mı?

A -
A +

Doğanın ülkemize bahşettiği birçok nimetlere mukabil, çoğu bölgelerimizin, maalesef deprem kuşağında, fay hatları üzerinde olması da, acı kaderimiz. İstanbul'da da büyük bir deprem olması ihtimali de acı ve kaçınılmaz bir gerçek! Sanki başka sorunlarımız yokmuş gibi bu gerçeklerle yaşamaya mecburuz. Ne var ki, bu ihtimali de tevekkülle kabul etmekle yetinemeyiz. Hele İstanbul'da sadece kaçak yapıların değil, ruhsatlı yapıların bile depreme dayanıklı olmadıklarını ve büyük, mesela 7 rihter ölçeğinde bir deprem olursa, insan ve bina zayiatının çok büyük olabileceği de, acilen ciddi tedbirler alınması zorunluğu da ortada! Amerika'daki son deprem Geçenlerde 7 ölçeğe yakın büyük deprem geçiren Amerika'nın Seattle bölgesinde bu tedbirler alındığı, modern binalarda ve bu arada yapıları kuvvetlendirilen binalarda fazla yıkım ve insan zayiatı olmadığı, depremlere karşı tedbirlerin mümkün ve geçerli olduğunu gösteriyor. Sadece İstanbul'da değil bütün ülkede, deprem bölgelerinde, bir deprem vukuunda, yapılması gerekenlerin pekleştirilmesi ve provalarla halkın eğitilmesinin yanıbaşında, özellike ruhsatsız yapıların ve de ruhsatlı yapıların Seatle'da yapıldığı gibi sağlamlaştırılmaları devletin ve belediyelerin öncelikli görevleri olmalıdır. Bu arada birkaç defadır yazdığım bir şeyi "tedbirler" cümlesinden olarak tekrarlamak isterim; Büyük bir deprem vukuunda tüm halka tek ve yetkili bir kaynaktan, radyo ve TV'ler vasıtası ile anında doğru haberler vermek ikazlarda bulunmak hatta erken uyarılar yapmak sisteminin muhakkak kurulması ve böylelikle, paniklere engel olunması zorunludur. Amerika'daki son depremde de bütün radyo ve TV kanalları otomatik olarak ortak yayına geçtiler ve uyarılarda bulundular... Bu husus her nedense bizde gözardı edilmekte. Uzmandan uyarı Jeofizik Mühendisler Odası Başkanı Sayın Prof. Dr. Ahmet Ercan, sadece İstanbul'da yapıları sağlamlaştırmanın 7.2 milyar dolara mal olacağını söylemiş... Şu mali sıkıntıda bunun için kaynak nasıl sağlanır? Ama gene de bir yerinden başlamak gerek... Profesöre göre İstanbul'da depremden hangi semtlerin nasıl ne kadar etkileneceğinin haritası çıkarılmış ve buna göre de "kaçacak yer yokmuş..." Depremde en çok 75-110 bin kişi ölecek, 300-400 bin kişi yaralanacakmış. Gerçi galiba Profesörle harita ve rakamlar konusunda tam anlaşamayan başka uzmanlar var, ama gene de zayiatın büyük olacağı ve halka bu gerçekçi uyarıların, tedbirli olunmasını sağlamak bakımından yapmak zorunlu. Yalnız deprem ve uyarılar konusunda beni düşündüren bir husus var. Bu zaruri uyarıların şekli ve tonu nasıl olmalıdır? Şeamet tellallığı şeklinde, "Kaçacak yer yok" diye mi? Sayın Profesörün dediklerinin hepsi doğru da, kaçacak yer yoksa, bugünden yarına, binalar boşaltılamayacağına ve hemen sağlamlaştırılamayacağına göre, yüzbinlerce ölü arasında olacaklarını bilen vatandaşlar ne yapacaklardır, Allahın büyüklüğüne sığınmaktan ve hep korku içinde yaşamaktan başka! Spekülasyonlar Felaketlerden rant çıkarmak isteyenlerin olacağını düşünmek bile istemem ama, İstanbul'un deprem haritası çıkarılıp ilan edilince bunun arsa ve emlak spekülatörlerinin işine yarayacağı da düşünülemez mi? Velhasıl, kanaatimce deprem konusundaki, muhakkak zorunlu ve faydalı uyarıların, münasip bir dozajı ve bu bilgilerde de bütün uzmanlar, otoriteler arasında bir konsensüs olmalıdır, her kafadan halkın aklını karıştıracak ayrı sesler çıkmamalıdır. GÜNÜN FİKİR KIRINTISI "Doğaya karşı gelinmez; doğa ile birlikte yaşamayı öğrenmek gerekir" DAVID THOREAU

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.