TÜSİAD'ın saatli bombası; Anayasa-Anadil...

A -
A +

Kuşatma altındayız; Avrupa Birliği'ne gönül verenler, IMF'ye, bazı çıkarları için, "bila kayd-ü şart" kul köle olmak eğiliminde olanlar, ülkemizi sarmış ve milli egemenliğimizden ne kalmışsa, ulus devleti de yok etme pahasına, rantları uğruna harcamak için, ülkeyi, birkaç cepheden sarmış durumdalar.. Beşinci kol İspanya iç savaşı esnasında Madrid'i dört koldan kuşatan Franko'cu General Mola'nın, "Şehrin içinde benim beşinci bir kolum var!" demesinden galat olarak, içerden ihanet karşılığı, lügatlere geçen bir "5. Kol" deyimi vardır; üzülerek söylüyorum, bugün de AB'nin ve IMF'nin içimizde bir de Beşinci kolları var gibi. '70'li yıllarda aşırı solculara karşı bağımsızlığın ve özel teşebbüsün mücadelesini veren bu güçlü sivil toplum kuruluşu son açıkladığı "TÜRKİYE'DE DEMOKRATİKLEŞME PERSPEKTİFLERİ VE AB KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ-GÖRÜŞLER ÖNCELIKLER" Raporu maalesef bunun kanıtı. TÜSİAD, AB'nin kriterlerini sorgusuz sualsiz ve ortaya hiçbir milli unsur ve itiraz kaydı katmadan, bütünüyle desteklemekle, milli egemenliğimize, siyasetimize ve maliyemize, ekonomimize, "büyük ortak olarak" el koymak isteyen Avrupalıların ve IMF'nin bir "kolu" veya "koç başı" (*) görevini ifa etmekte!. Birkaç yıl önce, Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği tarafından Doğu Ergil tarafından hazırlanan, tartışmalı, meşhur GÜNEYDOĞU Raporu ile çağrışım yapan raporun büyük kısmı üyesi Profesör Dr. Süheyl Batum, "Seçim sistemleri" bahsi de Profesör Dr. Seyfeddin Gürsel tarafından hazırlanmış, 10 başlıklı rapor, adeta modern bir "Evamiri Aşere" (10 Kutsal Emir)... Bazı bölümlerinin, mesela, İfade Özgürlüğü, Terör Yasası ve İdam Cezası konusundaki akademik temenniler ve özellikle Sivil Toplum, Anayasal düzenlemeler, Hukuk Devleti gibi bölümlerde, satırlar arasına sıkıştırılmış hususlar, üzerinde de hassasiyetle durulması gerekecek. Buna karşılık, Siyasi Partiler Kanununun ve bugünkü seçim sisteminin değiştirilmesi hususundaki önerilere katılmamak da mümkün değil!. Ancak raporun bazı bölümleri var ki, TC Devletinin temel ilkelerini ve milletimizin bekasını ilgilendirdikleri için, muhakkak üzerlerinde acilen, tartışılması gerekiyor. Bunlar da şunlar; Bireysel Hak ve Kültürel Özgürlükler-Anadil-Resmi dil ve Milli Güvenlik Kurulu konuları. Bugünkü Anayasamızın ilk üç maddesi, temel ve değiştirilemez. Bunların değiştirilmesi son zamanlara kadar, bütün Anayasa tartışmalarında dahi önerilmemişti. Şimdi, bu maddelere ve özellikle üçüncü maddeye, "Türkiye devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir" maddesine, dolayısı ile 2. maddedeki, "Atatürk milliyetçiliğine" bağlı devlet kavramına TÜSİAD tarafından şimdi el atılması anlamlıdır. Anadil-Resmi dil Raporda, Anayasanın 3. maddesinde "devletin dili Türkçedir" yerine "resmi dili Türkçedir" ve 42. Maddesinde de ana dillerin ancak "resmi dil" olarak "okutulup öğretilemeyeceği" şeklinde, kelime oyunları ile, değiştirilmesi öneriliyor. Eğitim ve yayınla ilgili diğer maddelerinde de etnik ana dillere kapı açılmış oluyor.. Kısacası, böylelikle "diğer ana dillerde" mesela Kürtçe Radyo ve TV yayınları ve eğitim yapılması serbest olacak hatta devletin himayesini görecek. Bu sadece Anayasanın değil TC Devletinin temel felsefesini değiştirmek, Türkiye'yi ve devletini "poliglot" yani çok dilli bir devlet haline getirmek, Türkçe'nin de temel ve ortak dil olmaktan çıkarılması, Türk milletini oluşturan bütün etnik unsurların, şimdiye kadar olduğu gibi aynı potada birlikte kaynaşmalarını sağlayan ortak dilimizin birleştirici bir unsur olmaktan çıkarılması demek olacaktır. Milli Güvenlik Kurulu MGK konusuna gelince, Raporu yazanlar da ülke gerçeklerinden ve milli çıkarlar açısından değil de gene soyut demokrasi endişeleri ile, yani askerlerin siyasete müdahale etmemeleri gerektiği gibi afaki düşüncelerle, bugünkü MGK'nın işlevinin sadece Kurul'daki sivil sayısının arttırılması ile değil, askeri kesimi yanlızca Genelkurmay Başkanının temsil etmesi ile, salt danışmalık -o da mahdut konularda- seviyesine indirilmesini, öneriyorlar. Ancak "bu aşamada MGK'nın Anayasal statüsünü tartışmanın, Anayasadan çıkarılmasını istemenin, Türkiye'deki tartışmayı sonu gelmez yollara saptırmaktan başka işlev görmeyeceği için" anlaşılmaz bir mantıkla, Kurulun, kanununda yapılacak düzenlemelerle, AB standartlarına uygun duruma getirilebileceğini, yani bugün rejimin son sigortası durumunda olan MGK'yı fiilen etkisiz hale getirmeyi umuyorlar.. Kısacası; TÜSİAD'ın Raporu üzerinde durulması, tartışılması ve mümkünse etkisiz hale getirilmesi gereken saatli bombaları içeriyor. (*) "KOÇBAŞI" demekle, TUSİAD'ın etkin üyeleri Rahmi ve Ömer Koç kardeşlerime asla bir dokundurma veya imada bulunmak istemedim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.