Uçurumun ucu mu?

A -
A +
Washington haberleri Washington'daki arkadaşlarımıza bakılırsa, ABD'nin şu sırada mali destek vermesi ihtimali, Kemal Derviş'in bütün gayretlerine rağmen, kısa vadede çok şüpheli imiş. Amerikalıların meşhur deyimiyle "kötü paranın arkasından iyi para atılması" oradaki maliyecilere ve bankerlere ters geliyormuş. Bugünkü Hükümete pek güven yokmuş. Ne var ki, Washington'da son söz, şükürler olsun ki, ne maliyecilerde, ne IMF'de, ne de Dünya Bankası'nda, hatta ne de Dışişleri Bakanlığında! Son söz, ABD Milli Güvenlik Kurulu'nun Amerika'nın güvenliğini daha aktif bir şekilde korumaya kararlı, "şahinler" ve Pentagon kanadında. Benim duyumlarıma göre, ayakları daha yere basan, sağduyulu kişilerin Bakan Yardımcısı Richard Cheney'in, Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in, Milli Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice'in ve Pentagon'da Rumsfeld'in siyasi yardımcısı Paul Wofwıtz'den oluşan bu grup, Colin Powell'in Dışişleri Bakanlığı'ndan daha ağır basıyor ve Başkan Bush'u daha fazla etkiliyor. Onlar, Türkiye'ye ve bunalıma rakamlar ve mali faktörler açısından değil, hele şu sırada ABD'nin Rusya'ya, Çin'e karşı sert davranmaya başladığı bağlamda, jeostratejik önemi büyük Türkiye'nin ne Endonezya ne de Tayland olmadığını ve bu ülkenin istikrarsızlığa düşmesinin doğrudan doğruya ABD'nin çıkarlarına aykırı olacağını biliyorlar ve söylüyorlar! Ne var ki Türkiye'den gelen haberler ve Derviş'e takılmak istenen çelmeler bu takımım işini kolaylaştırmıyor. Fakat gene de son tahlilde Türkiye'de güvenilen bir sigorta, Pentagon'un yakından tanıdığı, yozlaşmamış bir kurum var: Türk Silahlı Kuvvetleri! ...Ve AB Şu sırada, bu gelişmeler içinde AB Ulusal Programının ne kadar anamakronik kaldığı ortada. Amerikan yönetiminin bu programın uygulanmasını ideal olarak, ilke olarak istese bile, Türkiye'deki bunalımın çözülmesi için çok öncelikli ve "olmazsa olmaz "addetmiyor.. Bu konuda, AB konusunda, realist son yekun hanesini de belirtmek gerekir: Öyle görünüyor ki, Ulusal Programı daha dişli hale getirsek ve hemen uygulasak bile, Avrupalılar bizi en iyi tahminle 2010 yılına kadar tam üyeliğe kabul etmeyecekler. O zaman da mızıkçılık yapmayıp, sonunda gözünüzün üzerinde kaşınız var diye kriterler çıtasını yükseltmezlerse! Türkiye'nin de bu patırtıda orta vadeli denilen reformları, kanunları, kanun değişikliklerini gerçekleştirebilmesi de çok şüpheli. Birileri bu gerçekleri bildikleri halde, ayıptır söylemesi, kendi kendilerini tatmin ediyorlar.. Ama işin vahim tarafı, biz oltanın ucunda tutulurken ve bu arada MGK'nın etkisiz hale getirilmesi ve Kıbrıs konusunda, Kültürel haklar, Kürtçe Radyo ve TV konusunda, en önemli savunma kalkanlarımızı kendimiz aşağıya indirmemiz, birçok geleneksel ve milli çıkarlarımızı AB hayali uğrunda harcatmamız isteniyor. Mümtaz Soysal işaret etmiş: Bu arada AB kriteridir veya dayatmasıdır diye, Lozan'da elde ettiğimiz en büyük başarıyı, her yıl bayramını kutladığımız Kabotaj hakkını, yani kendi limanlarımız arasında deniz taşımacılığı tekelini yabancılara kaptıracağız. Bu AB'ye giden yolda, alıştıra alıştıra hükümranlık haklarımızdan ne kadar kaybedeceğimizin bir işareti. Kim öle kim kala... Birşey daha var; biz, beş-on yıl sonra AB'ye lütfen kabul edilsek bile o zamana kadar dünya dengeleri ve hatta Avrupa Birliği'nin şekli şemaili aynı kalacak mı? Şimdiden "Birlik" içinde Fransa ile Almanya arasında, özellikle Almanya'nın istediği gibi, devletler üstü bir SUPRA DEVLET mi yoksa, milli devletler konfederasyonu mu olacağı hususunda mücadele başlamış, çatlaklar belirmiş durumda. "Tek başına olsaydık!" Ama Türkıye'yı şöyle veya böyle AB'ye sokmaktan sorumlu "Komiser Yardımcısı" Mesut Yılmaz, ANAP grup toplantısında, biz tek başına iktidar olsa idik, Ulusal Program başka olurdu. AB'ye çoktan girerdik!" diye. Allah gene bizi seviyor. GÜNÜN FİKİR KIRINTISI "Her kuruluşta -bürokrasilerde, devlet ve hükümetlerde- insanlar, neticede en layık olmadıkları mevkilere yükselirler" PETER PRENSİBİ
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.