Yabancılara nasıl anlatacaksınız?

A -
A +

Türkiye'deki siyasi durum hakkında bir yabancı gazeteye yazı yazmam istendi. Doğrusu, bugünkü gelişmeleri anlatmakta çok zorlanıyorum. Hele Mesut Yılmaz'ın tutarsız tutumunu anlatmakta daha çok zorlanıyorum. AB'ye üye de olsalar, ülkelerinin itibarına, milli egemenliklerine düşkün yabancılara, iktidara talip bir Türk politikacısının "Avrupa Birliği Hükümeti kuralım" daha önce de "Avrupalılarla anlaşabilecek bir başbakan olmalı" demesini nasıl anlatmalı? Anlatabilsem bile, Türk siyasetinin siyaset adamlarındaki "kişilik problemi"ni itiraf etmek dahi bana ağır geliyor. Mesut Yılmaz'ın, son çıkışlarının asıl maksadı, seçimleri erteletmek, bunun da asıl sebebi barajı geçemeyeceği iddia edilen ANAP'a zaman kazandırmak. 3 Kasım'dan evvel, AB komiserlerinin, "uyum-teslimiyet" yasalarının geçirilmesine rağmen, müzakere tarihi vermeyecekleri belli olduğu için, seçmenleri 10-12 Aralık Kopenhag zirvesine kadar oyalayıp, seçimlerdeki AB referandumunda tamamıyla uyanıp AB karşıtı eğilim göstermelerini önlemek veya 3 Kasım'da AB aksine bir eğilim ortaya çıkabileceği için, seçimleri erteleterek, AB "hocalarını" ürkütmemek! Sonrası Allah kerim; AB oltasının ucunda sonsuza dek bekletilebiliriz. Yılmaz, bütün bu maksatlarına bahane olarak MHP'nin uyum-teslimiyet paketinin belli yasalarını iptal için Anayasa Mahkemesi'ne başvurmasını gösteriyor. Bir gün önce Ecevit'e "seçimi erteleyelim" dediği halde, Başbakan'ın sözlerini yanlış algıladığını söyleyebiliyor. Hemen ertesi gün, soldan geri; Brüksel'den "seçimlerin 15 Aralık'a kadar yani Kopenhag zirvesinden sonraya kadar ertelenmesi gerektiğini söylüyor. Koca Türk devletinin "kaderle randevusu" ertelenebilirmiş ama, Kopenhag zirvesi ertlenemezmiş! Özrü kabahatinden büyük! Bunu da yabancılara nasıl anlatırsınız? Başka şeyler Yabancılara anlatmakta zorluk çektiğim başka şeyler de var; Türkiye'de 50 partinin olduğunu, 19'unun seçimlere gireceğini ve parlamentoda 5 parti varken bunların boza gibi şişerek 11'e çıktığını, siyasetin, siyasetçilerin inanılmaz yozlaşmasını, aday olabilmek için yaptıkları, ilkelerin hallaç pamuğu gibi atılmasını... Önce seçimlerin 3 Kasım'da yapılmasına oy veren aynı kişilerin "küstükleri" için şimdi seçimleri erteletme çalışmalarını... İnsanların inanılmaz bir yılışıklıkla bir-iki günde ceketlerindeki rozet delikleri yalama olurcasına parti rozeti değiştirmelerini... Partilerin, gene oy uğruna ilkelerine aykırı olarak yaptıkları ittifakları... Churchill, "Bazı kimseler partilerini prensipleri uğruna değiştirirler; diğerleri ise prensiplerini partileri uğruna değiştirirler!" demiş ama hemen ilave etmiş; "Politika oyun değildir, ciddi bir iştir" Bizim siyasetçiler politikayı cıvık, vıcık bir oyun haline getirdiler. Bütün bunları yabancılara anlatamayacağım için, askerlerin Türkiye'de niçin siyasete müdahale etmek zorunda kaldıklarını belki izah edebilirim. Ve Öcalan MHP Genel Başkan Yardımcısı Şevket Bülent Yahnici, Mesut Yılmaz'ın MHP'yi siyasetten ekarte etmek, Başbakan'la Bahçeli, DSP ile MHP arasına nifak sokmak entrikalarına başladığı gün, Başbakan'ı, Bakanları, savcıları PKK'ya ve Öcalan'a yataklık yapmakla suçladı. Yahnici'nin üslubu, kelimeleri ve en önemlisi, zamanlaması yanlıştı. Maksadını aştı. Ancak Yahnici esasında çok haklı idi; Öcalan hakkındaki idam kararının her nedense TBMM'ye sevkedilmeyip, rafa kaldırılmasından sonra, eşkıya başının canlı mezara sokulup asla konuşturulmayacağının resmen beyan edilmesine rağmen adeta dokunulmazlık altında, PKK'nın yerini alan KADEK'in lideri olarak, engellenmeden zır zır konuştu.. Bendeki asıl ukde, idam cezasına karşıyız diye ve muhtemelen, onu bize teslim eden Amerika'ya verdiğimiz söz üzerine idam etmemiş olmamız ve İmralı'daki yargılamanın göstermelik olması... Uyum-teslimiyet yasaları ile PKK ile mücadelemizi boşuna çıkardık. Öcalan konusunda da yargılanmasını ve hak ettiği cezayı boşuna çıkardık. Bunu da yabancılar bir tarafa, kimseye anlatamazsınız!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.