Yılmaz'ın destekçileri

A -
A +

Mesut Yılmaz'ın ANAP Kongresinde pimini çektiği "Ulusal Güvenlik Sendromu-( Rahatsızlığı)" bombası, tahmin ettiğim gibi, siyaset alanında, kamuoyunda patladı.. Nitekim, dünkü yazımda tahmin ettiğim gibi, Genelkurmay'dan muhtıra kadar ağır, bir tepkinin gelmesi gecikmedi... Yıllardır siyasetin içinde olan-eski deyimle "umuru devlet" görmüş Yılmaz, Kongrede bu konudaki, iddialarını, üstüne basa basa, yaparken, bombanın pimini çekerken, hatta daha evvel Hasan Cemal'e bu konuyu irdeleyeceğinin sinyallerini verirken, bu tepkilerin geleceğini ve zaten hassas olan ülkede -ve borsada- bir krize sebep olacağını, tahmin etmemiş midir? Yılmaz'ın bu sözlerden özellikle askerlerin alınacaklarını hiç kestirmemiş olması düşünülemez. Herkes tahmin etmişti Başbakan Ecevit, Başbakan Yardımcısı Bahçeli hemen tahmin etmişlerdi. Yılmaz'ın sözlerini dinleyen sade vatandaşlar bile bu sözlerin asıl muhatabının kimler olduğunu ve ANAP liderinin, "Milli Güvenlik" sendromunun veya "rahatsızlığın" hangi konularda Türkiye'nin önünü kestiğini ima ettiğini anladılar.Ama yandaşları, mesela Bülent Akarcalı, şimdi adeta "üç maymunu" kendilerı oynuyorlar. Liderlerinin askerleri kastetmediğini savunuyorlar. Çocuk mu kandırıyorlar, veya herkesi ahmak mı farzediyorlar? Genelkurmay'ın tepkisi Bu yazı yazıldığı sırada Mesut Yılmaz, Genelkurmay'ın tepkisine cevap vermemişti. Kemal Yavuz Paşa'nın tahmin ettiği gibi stratejik bir ricat hareketi yaparsa, sözlerini tevile çalışırsa hiç şaşırmam... Yılmaz'ın Milli Güvenlik "Sendromu" konusunda ne demek istediğini Akarcalı gibi politikacılar tevil ede dursunlar, liboşlar- liberaller pekâlâ anlamışlardır ve şimdi de bunları onlar açıklıyorlar... Genelkurmayın, Yılmaz'ın Türkiye'yi jurnal ettiğini ima ettiği yabancı odaklar ve medya da anlamıştır ve öyle yorumlayacaktır. Yazacaklardır. Bizimkilere gelince, mesela HÜRRİYET Başyazarı Oktay Ekşi, Yılmaz'ın söylediklerini henüz Milli Güvenlik Sendromunun içeriğini doldurmamış olmasına rağmen "çok haklı buluyor" ve "ulusal güvenliğin tadını kaçırdık" diye hayıflanıyor. Fakat Yılmaz'a hak vermekte ve içeriğini doldurmakta daha da ileri giden başkalar var mesela SABAH gazetesinde Ali Bayramoglu: "Akademik ve medya hayatının büyük bölümünü bu rahatsızlıkla mücadele etmiş bir kişi olarak, Yılmaz'ın söylediklerinin "virgülüne kadar" doğru olduğunu yazıyor. "Krizler siyasetçi yetersiz olduğu için mi çıkıyor yoksa mevcut sistem yani Milli Güvenlik Sendromu, askerler siyasetçileri iktidarsızlaştırarak yetersiz kıldıkları için mi" diye soran Bayramoğlu'nun şu tespitine bakınız: "Güneydoğu konusu sırf asayiş konusu olarak görünmeseydi, siyasiler karar mekanizmasında bu denli devre dışı bırakılmasalardı Güneydoğu sorunu başka yani barışçı yöntemlerle çözülmez mi idi, onbinlerce insanın hayatını kaybetmesi önlemez mi idi?" Gene Sabah gazetesinde Oktay Gönensin'in tespitleri de ilginç: Yılmaz'ın sözleri Türkiye'yi üçüncü dünya kompleksleri ile gelişme yolları tıkanan bir ülke olmaktan çıkaracakmış... Gönensin, şaşılacak bir aymazlık ve yüzeysellikle, Milli Güvenlik Sendromunun yerel yönetim reformlarını (Doğuya idari özerklik verilmesi gibi mi?) engellediğini ima ettikten sonra, Yunanistan'da ve Bulgaristan'da, yıllar boyu "ulusal güvenlık behaneleri ve milliyetçi veya komünist baskılarla ezilmiş ve hakları kısıtlanmış "Türk azınlıkları konusunda bu reformların yapılmış olmasını örnek olarak gösteriyor ve demeye getiriyor ki. Güneydoğuda bu bahanelerle halk eziliyor ve haklarından mahrum bırakılıyorlar... HÜRRİYET gazetesinde Hadi Uluengin de, Yılmaz'ın söylediklerine katıldıktan sonra ama "İnandırıcılık ve güven sorunundaki engeli aşabilecek mi diye endişeli. ANAP ve Yılmaz için tek çare var diyor tavizsiz ve korkusuz demokrasi." Görüyorsunuz liboş yandaşları Yılmaz'ın Kongredeki çarpıcı fakat muğlak sözlerine içerik doldurmuşlar bile. Şimdi, bakalım Yılmaz iddialarının arkasında duracak mı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.