Bir sonbahar habercisi

A -
A +

Türkiye ve dünya gerilimi artıracak bir haftaya giriyor. Dilerim "üç-aylar"ın mistik havası ve heyecanı bu stresi yener. Barış, uzlaşma, birlikte yaşama, paylaşabilme ve eşit şartlarda katılım önde olur. Birkaç gün sonra 11 Eylül terörist saldırısının yıldönümü. ABD başta çoğu ülke, terörizmin nasıl bir belâ olduğunu, değerleri bir çırpıda yerle bir ettiğini anlatmaya, aktarmaya çalışacak. Örnekleyecekler. İşte burada tarafsızlık olmuyor. Anarşiye, gerek bireysel, gerekse devlet terörüne karşı kişi ve kuruluşlar aman vermemeli. Bunu yaparken ETA kötü terör örgütü PKK veya KADEK de kötü diyebilmeli. Sivillerin ve özellikle çocukların katliâmının durdurulması gerektiğini görebilmeli. ABD yaklaşık bir sene önce yaşadığı terör belâsının şokunu atlattı. İlk günlerdeki gibi müslümanları hedef alan tartışmalı açıklamaları da geride bıraktı. Ancak ülkesindeki gerek vatandaşı, gerek konuğu müslümanlar üzerindeki baskı azalmadı. Bundan dolayıdır ki bir insan haksız olarak tutuklandığı ayların hesabını şimdi Amerikan Adalet Bakanlığı ve FBI'dan sormakta, tazminat istemektedir. Müslüman kuruluşlar da öyle. Böyle bir süreç artık hukuka ve insan hakları arayışlarına yeni bir dönem başlatmıştır. Terör belâsından kurtulmak ve terörist ararken ölçü de yitirilmemeli. Afganistan'daki gelişmeler, Kafkasya'daki ihlâller tabanın tavana olan diş gıcırdatmasını artırıyor. Halksız demokrasi bile olmaz. Terörizme karşı savaşta Washington yönetimine arka çıkan Pakistan; geriye gidiyor, iç barışını kitleler halindeki tutuklamalarla zora sokuyor. Ama yine de aranan "ağır top" teröristbaşıları yakalanamıyor! Ancak ABD isterse teröristbaşı Abdullah Öcalan'da olduğu gibi anahtar teslimi yapabiliyor. O ülkede iktidar değişimine, siyasi otorite tebeddülatına imkân veriyor. Mevlüt Tezel "Terörün komedisi olur mu" diye soruyor Vizyonturu'nda. Sonra da anlatıyor bu Hollwood çekimini "Hip-Hop tutkunu bir genci dokuz günde CIA ajanı yapmaktan çekinmeyen "Gizli Ortak" 11 Eylül öncesinde Amerika'nın düşmanını yanlış adreslerde aradığının kısa bir özeti aslında" Kent içinde otomobillerle yapılan takip sahnelerinin korkunç görüntüleri neyse de, tek eliyle havalandırma borusunda asılı duran Chris Rock'ın cep telefonuyla konuşması herhalde süpergüçün tekelde toplanmasından kaynaklanıyor olsa gerek. Terörle mcadelede kara mizah olmamalı. İnandırıcılık ve insan hakları çerçeveyi doldurmalı. Doğrusu ABD terörle mücadele politikasını ya anlatamıyor, ya inandıramıyor, ya da "ben yaptım oldu" diye düşünüyor. Genç nesillere miraslar sağlıklı ve helâl olmalı. Türkiye'de seçim yaklaşırken, ABD'nin Irak'a olacak bir müdahalesiyle ortaya çıkacak gümbürtüyü siz o zaman seyredin. Sadece Ankara'nın değil, evrenin gidişatı yeniden şekillenecek! 3 Kasım seçimlerini sadece liderler değil, dünyadaki ve etrafımızdaki gelişmeler de etkiler hâle getirecek. Birkaç gün sonra listeler YSK'ya gidiyor. Kesinlik ise 26 Eylül'de noktalanacak. Partilerin bu imtihanı inanın hükümet olmaktan daha zor. Önceliğini iyi kullanan değerlendirilecek. Partinin adı ne olursa olsun, ön seçim, yahut temayül yoklaması bana Dostoyevski'nin romanındaki "mujik" tipini hatırlattı. Bu usta romancı insan iç dünyasının en gizli yanını ortaya çıkarmakta mahir. Bir sigaraya mujik bütün değerlerini dökebiliyor! Bizde ise seçim oyunlarında sigara değil de "lahmacun" yerini alıyor. Arada ise 125 sene var. Kamuoyu yoklamalarında ise haber etseniz de etmeseniz de, anketörler daha kente girer girmez kuşatılıyor! Özellikle taşrada. İttifaklara gelince taban kesinlikle istemiyor. Çünkü pazarlığın üst birkaç yönetici için olduğuna inanmış vatandaş. Bir örnek vermek istiyorum. DTP'nin YTP ile ittifak arayışlarında partinin yetkili kurullarının bile haberinin olmadığını anlattı eski yöneticiler. Mehmet Ali Bayar'ın hâlâ Anadolu'ya çıkmadığını hatırlattılar. İsmet ve Mukadder Sezgin'in yakınlarının milletvekili olması için kıran kırana bir pazarlık olduğu öne sürülüyor! Soldaki ittifak belki bindeki oranı, yüzde yarıma çıkartacak. Ancak %70'i sağ olan toplumda, muhafazakâr ve milliyetçi bilinen partilerin ittifakını insanlar "neden birleşmiyor, biraraya gelmiyorlar" diye soruyor, sorguluyor. BBP, ATP, SP buna örnek. Bu dönemde partiler kadar kişiler de önemli. Vatandaş bir Sami Selçuk'un, bir Besim Tibuk'un, bir Hasan Celal Güzel'in de TBMM'de olmasını istiyor. Olmamasını istediği bir o kadar da isim var.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.