Dershaneler boşaldı!

A -
A +

Memlekette lise son sınıf dershânelerinin, bu ilkbahar günlerinde yarı yarıya boşaldığını duyunca aklıma buradaki lise son sınıflar geldi. Buradaki lise son sınıfların dershâneleri de bu mevsimde yarı yarıya boşalıyor. Hele güneşli, sıcak havalarda! Arada bir fark var yalnız... Memleketimizde okullardaki dershâneleri boşaltan öğrenciler dışardaki dershânelere koşmakta. Üniversite imtihanları geliyor ve hazırlanmanın yolu dershâneden geçiyor. Sanırım, bizim öğrencilere artık hangi okula gidiyorsun diye sorulmuyor da hangi dershâneye gidiyorsun diye soruluyor. "Bana dershâneni söyle, sana hangi üniversiteyi kazanacağını söyleyeyim." Evet, ülkemizin lise son sınf öğrencileri dershânelere koşmak için sahte doktor raporu vesair usullerle sınıfları boşaltırken, Amerika'daki yaşıtları güneşli ve sıcak havalarda deniz kıyısına, eğlence parklarına gitmek için sınıfları boşaltıyor. Okulun en çalışkan öğrencilerinden en tembellerine kadar böyle bir âdet var. Okul idareleri işin farkındadır ama göz yumarlar. Öğretmenler yarı şaka, yarı ciddî sitem ederler, o kadar. Çünkü bu aylarda lise son sınıf öğrencileri için artık yapılabilecek fazla bir iş kalmamıştır. Yüksek tahsili düşünenlerin hangi üniversiteye girecekleri belli olmuştur. Dersler hemen hemen bitmiştir. Gençler de güzel havaların tadını çıkarmaya bakarlar. Benim memleketimin gençlerinin şu günlerde yaşadıkları gerginlikleri, sıkıntıları, heyecanları okurken, okulların boşalıp dershânelerin dolmasındaki garâbeti düşünürken, Amerikalı öğrencilerin rahatına imreniyorum. Ama sanmayın ki Amerika'da lise eğitimi, öğrencilere hevâ ve heveslerinin istikametinde bir hayat sunar. Elbette hiç bir şeyi takmayan gençler vardır, onları kimse zorlamaz, onlar da bir baltaya sap olamazlar. Bir baltaya sap olmak isteyenlerin, işi en başından sıkı tutmaları gerekir. Üniversiteye girmek isteyen liseliler, lisenin birinci sınıfından itibaren kolları sıvar. Onların aldıkları dersler bile farklıdır. Lisenin üçüncü sınıfı (lise dört senedir), daha yaz tatilinden itibaren üniversiteye girmek için en kritik yıldır. Öğrenciler iki ayda bir tekrarlanan üniversite giriş imtihanına girer. İlkinde istedikleri puanı alamayanlar, ikinciyi dener, o da olmazsa üçüncüye girer. O da olmazsa dördüncü... Bu imtihanda aldıkları puanla birlikte, okuldaki başarı durumlarını, spor faaliyetlerini, sosyal faaliyetlerini, gönüllü hizmetlerini gösteren belgeleri derleyip üniversitelere başvururlar; iyi üniversiteler birer de kompozisyon yazmalarını ister. Bütün bu işler son sınıfın ilk yarısında tamamlanmış olur ve artık bu mevsimde kimin nereye gideceği kesinleşmiştir. Ülke genelinde lise mezunlarının yüzde 63'ünün iki veya dört yıllık bir yüksek okula girdiğini de istatistik bilgisi olarak yazayım. Kısacası, gencin gideceği üniversiteyi belirleyecek olan 180 dakikalık bir tek imtihan değil, birçok imtihandır, birçok faktördür. Dolayısıyla istikbalinin tek bir 180 dakikaya bağlanmış olduğunu düşünen bizim gençlerin yaşadığı gerginlikler, depresyonlar buradaki yaşıtlarında görülmez. Ve lise son sınıfın ikinci dönemi hay huy içinde geçer. Burada lise son sınıf öğrencilerinin durumu böyle. Memleketteki yaşıtlarına kolay gelsin! Bir yerde bir hata var amma, nerede diye düşünüyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.