Benim hâlâ umudum var!

A -
A +
Salon tıklım tıklım... Çoğunluk gençler... Hatta çocuklar...
''Mesleğe başladığımda daktiloyla yazıyordum'' diye söze başladım, gülüşmeler geldi...
Ne yalan söyleyeyim insan acayip hissediyor...
Öncelikle teknolojiyle bu kadar barışık genç bir nesli görünce benim hâlâ umudum var noktasında hissediyorsunuz kendinizi... Öte yandan yaşlandığınızı anlıyorsunuz... Hem de son hızla...
''Yahu, abla daktilo dedi, o ne ola ki?'' bakışları her yerde... Nasıl olmasın?
Hepsinin ellerinde tablet bilgisayarlar...
Hatta dijital orkestra kurmuşlar... Şaka değil. İnsan onları dinlerken hem gururlanıyor hem de ürküyor... Biz ebeveynler bu çocuklara nasıl yetişeceğiz diye...
 *
Biraz nefes alalım mı?
Darmaduman olmuş memleket gündeminin tam kalbine koyduğumuz pergelin ayaklarını biraz açalım mı? ''İnsan''a dokunalım bugün... Çünkü onlar öyle yapmışlar...
Dün Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nin öğrencilere tablet dağıtımı törenine katıldım. Bir iki laf da ben ettim, anne kontenjanından sanırım. O çocukların tabletlerine nasıl sarıldıklarını, gözlerinin nasıl parladığını keyifle izledim. Bambaşka bir nesil geliyor... Son hızla...
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi yaklaşık 5 yıldır bu etkinliği düzenliyormuş. ''6. sınıfa her gelen öğrenciye bir bilgisayar'' kampanyası olarak yola çıkılmış, teknolojik yeniliklerle birlikte dizüstü bilgisayarlar tabletlere dönüşmüş. Şimdiye kadar 135 bin 472 öğrenciyi teknolojiyle donatmışlar... Dile kolay bir rakam değil. Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu tabletleri dağıtırken öğrencilere ''gelecek sizde'' derken abartmadı, haklıydı. Çevre ilçelerden gelen öğrencilerle sohbet ederken son derece talihsiz bir soru kaçıverdi ağzımdan:
-Kullanmayı biliyor musunuz bu tabletleri peki?..
Gerçekten de orada olmanızı isterdim sevgili okuyucular... Bana hafif küçümser, hafif alaycı bakışlarını görmeliydiniz... Yine kıyamadıklarından mıdır nedir sadece uzun bir ''Tabiii kiii'' ile idare ettiler... Kolay değil elbette! Onlar teknolojinin içinde doğdular bizler ise sokakta ''Aman evladım gel şu parayı çekmeme yardım et'' diyen bankamatik önü teyze ve amcalarıyla büyüdük...
 *
Her pazar gecesi bizim evde ders kâbusu yaşanıyor. Okuma yazmayı sökmeye çalışan benim ikizler el yazısıyla cebelleşiyorlar. Çoğu uzman el yazısının kol bilek gelişimi için hatta sonrasında karakter oluşumu için önemli olduğunu savunsa da ben bu işe karşıyım! Öylesine zor öylesine zorlama ki... Üstelik benim şahane bir el yazım var da ne olmuş? Hani nerede kullanıyorum o yazıyı? "Anne şu filmi indirmeyi unutma" ya da "canlı yayını geri alır mısın'' jargonuna sahip bu çocuklara el yazısı işkencesi anlamsız geliyor! Ha ille öğreteceksek belki tabletler üzerinde denemek lazım... Tabletlerde asla beceremeyeceğim oyunlarda el becerileri müthiş çünkü....
Gelelim teknolojinin zararlarına...
Daktilo neslindenim, internete kavuşunca göbek atanlardanım ama oradaki bilgi kirliliğinin de farkındayım. Sadece kirlilik olsa iyi... Her gelişme, günahını da yanında getiriyor misali, siber suçları hiç de azımsamamak gerektiğini düşünenlerdenim. Ortam sanal gibi gözükse de suç maalesef gerçek. Ve en büyük iş yine biz anne-babalarda, öğretmenlerde...
Çoluk çocuğumuzu denetlemek istiyorsak önce biz öğreneceğiz... Öğreneceğiz ki en azından aralarında konuştukları yabancı dil gibi gelmesin, ortak olalım paylaşalım diye...
Sonraki sınırlara her aile kendi içinde karar verir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.