Denizli'nin incisi: PAMUKKALE

A -
A +
MEMLEKETTEN HABER VAR -16- Behçet FAKİHOĞLUMağaraları ve antik kentleriyle birçok turizm merkezine sahip olan Denizli'de, sadece tabiat harikası Pamukkale'ye yılda 2 milyon turist geliyor. Denizli'nin incisi: PAMUKKALE Denizli birçok bakımdan zirve şehir. Dünya mirası Pamukkale'yi (Hieropolis) artık bütün insanlık biliyor ve yılda 2 milyon turist bu tabiat harikasını görmeye geliyor. Denizli'de bulunan diğer antik kentler de çok önemli ve araştırıldıkça yeni sürprizler çıkmakta. Yatağan bıçakları, Buldan bezi, Yeşilova ayakkabıları, Serinhisar ve Tavas leblebisi, Honaz kirazı, Çivril elması ve daha sayılamayacak değerler bu ilde bulunmakta. Denizli merkezinin 18 kilometre kuzeyinde bulunan Hieropolis (Pamukkale), birçok tapınağı bulunduğu için kutsal kent olarak da anılmış. Şehri baştan başa geçen geniş caddesi, kamu binaları ve diğer yapılar o zamanki yaşayışla ilgili çok değerli ipuçları vermektedir. Aynı zamanda termal suların da bulunması, Hierapolis'i daha da önemli kılmıştır. Bembeyaz travertenleri ile ünlü Pamukkale bir dünya mirasıdır. Traverten, çok yönlü, çeşitli sebeplere ve ortamlara bağlı, kimyasal reaksiyon sonucu çökelme ile oluşan bir kayadır. Pamukkale termal kaynağını meydana getiren jeolojik olaylar, geniş bir bölgeyi etkilemiştir. Bu bölgede, sıcaklığı 35-100 Santigrat derece arasında değişen 17 sıcak su alanı bulunmaktadır. Pamukkale termal kaynağı, antik dönemlerden beri kullanılmaktadır. Termal su, kaynaktan çıktıktan sonra 320 metre uzunluğunda bir kanal ile traverten başına gelmekte ve buradan 60-70 metrelik kısmı çökelmenin olduğu traverten katkatlarına dökülmektedir. Kaynaktan çıkarken içinde yüksek miktarda Kalsiyum Hidro Karbonat bulunan suyun havadaki oksijen ile teması sırasında kalsiyum karbonat çökelmekte ve travertenlerin oluşmasına sebep olmaktadır. Pamukkale'nin 5 kilometre kuzeyinde bulunan Karahayıt kasabasında da kırmızı su bulunmaktadır. Kırmızısu travertenleri, 60 derece sıcaklıkta çıkan termal su çevresinde oluşmuştur. Termal suyun içindeki maden oksitleri sebebiyle kırmızı, yeşil ve beyaz renkli traverten tabakaları oluşmuştur. Denizli'nin incisi: PAMUKKALE "Kaklık Mağarası, içindeki Pamukkale benzeri traverten ve havuzlarının ilginçliği, damlataşı, sarkıt ve dikitleri ile eşine az rastlanan bir güzelliğe sahip. YER ALTINDAKİ PAMUKKALE Çok sayıda antik kent bulunan Denizli'de tabiat harikası mağaralar da mevcut. Honaz'ın Kaklık Beldesinde bulunan "Kaklık Mağarası, gerek oluşum ve gelişim özellikleri, gerekse içinde Pamukkale benzeri traverten ve havuzlarının ilginçliği, damlataşı, sarkıt ve dikitleri ile eşine rastlanmaz güzelliktedir. Mağara içerisinde bol miktarda termal su bulunmaktadır. Berrak, renksiz ve kükürtlü olan bu suyun bazı cilt hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir. EN ZENGİN TERMAL KAYNAKLAR Denizli, termal su kaynakları bakımınan dünyanın en zengin alanları içinde gösterilmektedir. Diğer turizm türleri ile entegre olabilecek ve destinasyon oluşturabilecek kapasiteye sahip olan öncelikli geliştirilecek bölgeler içinde yer alan Denizli'de, termal marka kent oluşturulmak üzere; Çardak Beylerli, Buldan Yenikent-Bölmekaya, Sarayköy ilçesinde Tekkeköy, İnsuyu, Babacık ve Kızıldere Bölgesi, Akköy ilçesi Gölemezli Bölgesi Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca Termal Turizm Merkezi ilan edilmiştir. Kızıldere köyü civarında birçok yerden fışkıran su buharları ilginç görüntüler oluşturmaktadır. ŞÖHRETİ SINIRLARI AŞTI Denizli'nin sembolü olan "Denizli Horozu", renk ve vücut yapısı itibariyle; ahenkli, uzun ve güzel ötüşleriyle nam yapmıştır. Denizli Horozları renklerine, vücut yapılarına ve ibik şekillerine göre üçe ayrılır. Renklerine göre Demirkır, Pamukkır, Kınalı, Al, Siyah ve Kürklü olmak üzere 6 tipe ayrılır. Vücut yapılarına göre Yüksek boyun, Sülün ve Küpeli olmak üzere üçe ayrılır. İbik şekillerine göre de Geniş İbik ve Dar İbik olmak üzere iki tipi vardır. Denizli Horozu'nun sesi, tonuna ve netliğine göre de sınıflandırılır; ince, davudi, kalın, ... Denizli'nin incisi: PAMUKKALEYatağan Demircilik, Tarakçılık, Halıcılık Kooperatifi Başkanı Şener Yatağanbaba, dedesinin hatırasını devam ettirmeye çalışıyor. Denizli'nin incisi: PAMUKKALEEfeoğlu Tekstil'in yetkilisi İsmet Efeoğlu, Buldan bezine başkalarının sahip çıkmasına anlam veremiyor. Eski tezgahlara dönüş var Dokumacılığın, antik çağdan bu yana Denizli için büyük önem taşıdığı belirtiliyor. Denizli'nin tekstilde böyle büyük adımlar atmasının gerisinde derin tarihi kökler bulunmakta. Buldan, Sarayköy, Babadağ, Tavas, Kızılcabölük ve Kale'de köklü, gelişmiş bir dokumacılık bulunmaktadır. Babadağ dokumalarıyla, Buldan ise beziyle Anadolu'da ün salmış, şöhretleri sınırlarımızı da aşmıştır. Söylendiğine göre, Osmanlılar döneminde Buldan, moda merkezi gibi imiş. Buldan'ın girişine, "Dokumanın başkenti Buldan'a hoş geldiniz" tabelası oldukça anlamlı. Adı geçen ilçelerde, hemen hemen her evin altında bir tezgah bulunmakta, sokaklarda yürürken bu tezgah seslerinin ahengi, büyülü güzellikleri tamamlamaktadır. İçlerinden büyük tekstilciler çıkmış, dünya ile rekabet etmek için tezgahları bırakıp, fabrikasyona geçen çok kişi olmuş. Efeoğlu Tekstil'in yetkilisi İsmet Efeoğlu, eski tezgahlara dönüş olduğunu söylüyor. Buldan bezinin yüzdeyüz pamuktan yapılmış bükülü ipten dokunduğunu söyleyen İsmet Efeoğlu, teri emmesi ve vücudun rahat etmesini sağladığı için Buldan bezinin çok sağlıklı olduğunu ve tercih edildiğini anlattı. Türkiye'nin her köşesine, hatta yurtdışına buldan bezini gönderdiklerini açıklayan Efeoğlu, bazı yörelerin Buldan bezini götürüp sahiplenmelerini ise dürüst bulmuyor. Birçok dizide, tarihi filmlerde hatta Truva filminde kullanılan kostümlerin Buldan bezinden olduğu söyleniyor. Denizli'nin incisi: PAMUKKALEBOTANİK bahçesi gibi Denizli'nin çoğu yeri botanik bahçesi gibi, sadece bu coğrafyada yetişen çok sayıda bitki bulunuyor. Honaz Dağı Milli Parkı, Kartal Gölü Karaçam Ormanı Tabiat Koruma Alanı, Akdağ ve Babadağ, botanik turizmi için bulunmaz hazinelerdir. 150 yıldan beri dünya botanikçilerinin ilgisini çeken Honaz Dağı'nda tespit edilen 964 tür bitkiden 122'si dünyanın hiçbir yerinde yetişmeyip, Türkiye'ye mahsustur. Dünyanın hiçbir yerinde yetişmeyen 43 tür bitki sadece Honaz Dağı'nda yetişmektedir. Türkiye'nin en yaşlı karaçam mesçeresi olduğu için Karaçam Ormanı biyolojik bakımdan farklı bir genetik yapıya sahiptir. Karaçamların en yaşlısı 1266 yıllıktır. Akdağ'da 1058 bitki çeşidi vardır. Bunların 124 adedi bu bölgeye özgüdür. Denizli'nin incisi: PAMUKKALE Yatağan Ustalarından Süleyman Şahin, en dayanıklı bıçak sapının manda boynuzundan olduğunu, ama bulunamadığını söylüyor. Yatağan Baba'nın yadigârı Serinhisar'a bağlı bir kasaba Yatağan. Pala, kılıç ve bıçaklarıyla ünlü. Yatağan Baba bir uç beyi, orayı fethediyor ve yerleşiyor. Mesleği demircilik, en iyi palaları, kılıçları, bıçakları yapıyor. Yatağan Baba'nın neslinden gelenler ve kendi ismi ile anılan kasabada yaşayanlar 700 yıldır o sanatı devam ettiriyor, Yatağan Baba'nın hatırasına sadık kalıyor. Yatağan Demircilik, Tarakçılık, Halıcılık Kooperatifi Başkanı Şener Yatağanbaba, dedesinin hatırasını yaşatmak için elinden geleni yapıyor, bu sanatın kaybolmaması için uğraşıyor. Küçücük kasabada 200 civarında aile bu işi yapıyor. Her evin altında veya yanında bir atölye bulunmakta. Bu sanat ustalardan öğreniliyor. Her ustanın tarzı ve yapılan işte ismi bulunmakta. Bazı müşteriler usta seçerek sipariş veriyor. Yatağan palası, Osmanlı'nın en etkili silahlarındandı. Yavuz Sultan Selim Han'ın Topkapı Sarayında sergilenen kılıcının da Yatağan'da yapıldığı söyleniyor. Tek tarafı keskin, dayanıklı ve kullanışlı olan Yatağan kılıçları, mertliğin simgesi olarak algılanıyor, bunun için ikinci tarafın keskin olmadığı söyleniyor. Şimdi bazı temsil, sergi ve başka meraklıları için üretilen bu kılıçlarda aynı ustalıklar sergileniyor. Bıçak, çakı, tahra, balta, makas, kırklık, saban demiri ve pala gibi iş aletleri de yapılmaktadır. Yatağan adı ile özdeşleşen palalar, literatüre "Yatağan" olarak girmiştir. Yatağan adı Türkiye'nin her köşesinde bilinen bir markadır. Ustalığı babasından öğrendiğini söyleyen Süleyman Şahin, daha dayanıklı olduğu için bıçak saplarını kemikten yaptığını ifade ediyor. Kemikler Antep, Kayseri gibi yerlerden geliyor. En kalitelisi manda boynuzu, ama onu bulamıyorlar, koç boynuzunu kullanıyorlar.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.