10 METRELİK HEYKELLERİ GÖRMEYE GELİYORLAR
Nemrut, yüksekliği 10 metreyi bulan etkileyici heykelleriyle, metrelerce uzunluktaki kitabeleriyle UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde yer almakta. Kommagene Kralı 1. Antiochos için yapılan dev heykeller her yıl yerli yabancı binlerce turistin uğrak noktası konumunda...
Adıyaman'ın güzelliklerini daha yakından görmek için güneşli bir Nisan günü yollara düştük. 7 kilometre kuzeyinde bulunan İndere Köyü'ne yöneldik. Dağlar arasında, insana huzur veren tarihî bir köy. Adıyamanlıların sık sık ziyaret ettikleri Şeyh Abdurrahman Erzincani Hazretlerinin türbesi de bu köyde. Zaten köy bu zat tarafından kurulmuş. 4. Murat Han Bağdat seferi sırasında birkaç ay Adıyaman'da kalmış, baharı beklemiş, bu zatla görüşmüş. Abdurrahman Erzincani Hazretleri Padişah'ı yemeğe davet etmiş, padişah ordusuyla davete icabet etmiş. Bir tencere pilav ile bütün ordu, az bir samanla da bütün hayvanlar doymuş. Bu ve benzeri kerametler asırlardır anlatılır. Bu mübarek zatın türbesi, sevenleriyle dolar-taşar. Bu mübarek zat tarafından yaptırılan tarihî caminin minaresi köye ayrı bir heybet veriyor.
TURİZM İÇİN ÖNEMLİ DEĞERLER
Sonra Perre Antik Kenti'ne gidiyoruz. Kommagene Krallığı'nın 5 büyük antik kentinden biri, başkent Samsat ile Malatya arasında yer alan bir uğrak noktası. Tarihî kaynaklarda güzelliğinden bahsedilen suyu, günümüzde de Roma Çeşmesi olarak bilinmekte ve bu su aynı güzellikte, gürül gürül akmakta. Henüz çok az kısmı kazılmış, keşfedilmiş Perre Antik Kenti ve kaya mezarları turizmimiz için çok önemli bir değerdir. Oradan Ebu Zer Gıffari Hazretleri'nin makamına yöneliyoruz. Eshab-ı Kiramdan olan bu mübarek zat Adıyamanlılar için çok önemlidir. Evlenen gelin ve damat önce bu makama giderek dua ederler. Bu mübarek zata olan sevgileri sebebiyle, Adıyaman'da en yaygın isim "Abuzer"dir... Kahta istikametine doğru devam ediyoruz. Adıyaman'ın bereketli toprakları baharla daha da güzelleşmiş, Nisan yağmurlarını alan ekinler dizboyu olmuş. Geri kalan topraklar da renk renk çiçeklerle bezenmiş...
BALIK TUTANLAR, TEKNELER
Mahmut Ensari Hazretleri'nin türbesini gösteren tabela dikkatimizi çekiyor. Yolumuza devam ediyor, Samsat'ın 8 kilometre kuzeyindeki Taşkuyu Köyü yakınındaki Eshab-ı Kiram Efendilerimizden Safvan Bin Muattal Hazretleri'nin türbesine varıyor, dua ediyoruz. Yermük Savaşı'na katılan Saffan Bin Muattal Hazretleri de diğer Eshab-ı Kiram efendilerimiz gibi, İslamiyeti yaymak için Samsat'a kadar gelmiş, şehit düşerek buraların manevi sahibi olmuş. Bu türbeyi TOKİ yeniden yapıyor, çevreyi düzenliyor. Adıyaman'lıların neden farklı oldukları şimdi daha iyi anlaşılıyor. Kâhta'ya giriyor, 2-3 kilometre daha gidip baraj kıyısına iniyoruz. Balık tutanlar, tekneler, feribotlar...
Saatlerdir çay içmemiştik, baraj kıyısındaki o muhteşem manzaralı yerlerde de çay yok, hayal kırıklığına uğradık. İsmail Karagöz, "sabret" diyor, "Cendere Köprüsü'nde içeriz..." Yüzüm biraz asılıyor, ama yapacak birşey yok. Tekrar yola koyuluyor, Kahta'ya 9 kilometre mesafede bulunan 'Karakuş Tümülüsü'ne varıyoruz. Karakaş Tümülüsü, çakılların yığılmasıyla oluşturulmuş 21 metre yükseklikteki anıt mezardır. Tümülüsün kuzey ve batısında 4 adet 9'ar metre yüksekliğinde sütunlar yer almaktadır. Sütunlar üzerinde boğa, aslan ve kartal heykelleri ile tokalaşma kabartmaları bulunuyor. Komagene Kraliyet Ailesine ait bir anıt mezar olan Karakuş Tümülüsü, Nemrut tepesine bakıyor.
CENDERE KÖPRÜSÜ
Cendere Köprüsü istikametine gidiyoruz. Petrol kuyuları, buğday tarlaları ve baharın süslediği dağlar birbirini tamamlıyordu. Cendere Çayı üzerinde kurulmuş Cendere köprüsü görülünce seviniyoruz; bir ihtimal çay da içebilirdik. Biri ana, diğeri tahliye olmak üzere iki kemerden oluşan bu köprü hâlâ kullanılmaktadır. Cendere Köprüsü, Roma İmparatoru Septimus Severus zamanında Samsat'ta karargah kuran 16. Lejyon tarafından yaptırılmıştır. Köprü üzerinde yer alan sütunlardan biri krala, biri karısına, diğer ikisi de oğullarına adanmıştır. Oğullardan biri diğerini öldürünce, onun adına adanmış sütun kaldırılmış. Köprü, anıtsal Roma mimarisinin çok önemli bir örneğidir. Burada da çay içecek bir yer bulamadan ayrılıyoruz. Kahta Çayını geçiyoruz, solda Arsemia Ören yeri görülüyor. Kommagene Krallığı'nın yazlık yönetim merkezi. Tören yolu üzerinde çok sayıda kabartma heykel ve "stell" bulunmakta. Anadolu'daki bilinen en büyük Grekçe kitabe de burada. Kitabenin bulunduğu yerden 150 basamaklı merdivenle dehlize iniliyor, üstte de saray kalıntıları görülüyor.
Şirin köylerden geçiyoruz, yine çay içilebilecek bir yer görülmüyor. Değişik illerden gelen çok sayıda insanın bulunduğu, hareketli ve farklı olduğu her haliyle anlaşılan Menzil'e varıyor ve ilk çayımızı orada içebiliyoruz. Turizmle ilgili bir gerçeğimizi daha yakından öğrenmiş oluyoruz; bu çok önemli turistik bölgede bırakın uygun lokantayı, bir çay içecek uygun yeri bile bunca yolu katettiğimiz halde bulamamıştık. Turizmden kazanmak bu olmasa gerek... Tekrar Nemrut dağına yöneliyor, Üzeyir Aleyhisselam'ın makamı olduğu söylenen camiye varıyoruz. Kapıda nur yüzlü bir zat, yanında çay demliği, semaveri; sabahtan beri çektiğimiz sıkıntıyı hissetmiş olmalı ki çay ikram etmek istiyor. İsmi Üzeyir imiş. Babası bu makama hizmet etmiş, kendisi de yıllardır bu hizmeti görüyor...
MEDENİYETLERİN KESİŞME NOKTASI
Ve Nemrut Dağı Ören yeri; dünya harikası bir tümülüs. Doğu Toros Sıradağları üzerinde, Fırat Nehri geçitlerine ve ovaya hakim 2 bin 206 metre yükseklikteki bir tepede, Doğu-Batı medeniyetinin bir piramitteki kesişme noktası, dünyanın sekizinci harikası... Nemrut, yüksekliği 10 metreyi bulan etkileyici heykelleriyle, metrelerce uzunluktaki kitabeleriyle UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde yer almakta. Kommagene Kralı 1. Antiochos için yapılan anıt mezar üzerinde kırmataşlar yığılarak bir tümülüs oluşturulmuş ve bu tümülüsün etrafındaki teraslar üzerine ateş sunağı ve Greko-Pers üslubunda dev heykeller, kabartma steller yapılmıştır. Adıyaman elbette bu anlattıklarımdan ibaret değil; 150 dolayındaki tarihî öneme haiz kültür varlıklarını, olağanüstü güzellikteki tabiatını görmeden bu şirin ve özel ilimiz anlaşılamaz.
Mehmet Usta kışın 3, yazın 2 günde bir palan yapabiliyor, onu da 100 liraya satıyor, "bin bereket" diyor, şükrediyor.El sanatları Adıyaman'da can çekişiyor
Adıyaman'ın yemek kültürü, el sanatları ve diğer kültürel birikimleri de zenginlik gösterir. Yöreye has el sanatlarını yakından görmek için Tarihi Oturakçı Pazarı'na yöneldik. Yöreye has halı, kilim, cicim, çanta ve heybe gibi el sanatı ürünleri bulunmakta. Bu çarşının bitişiğinde, tükenmek üzere olan meslek erbabının bulunduğu Semerciler Pazarı'na gidiyoruz. Palan yapmakta olan Mehmet Ulucan'a selam veriyoruz. Mehmet ustanın çay teklifine hayır denir mi? Palancılık, Mehmet Ustanın baba, dede mesleği. Eskiden o sokakların tamamında palancılar varmış, şimdi sayı 4'e düşmüş; kendilerinden sonra da devam ettirecek kimse yokmuş zaten... Bu tür malzemelerin ilgisiz yerlerde satılmasından da şikayet ediyorlar; "Nasıl ki biz market malzemelerini satamıyorsak, onlar da bizim malzemelerimizi satmamalı" diyorlar...