Giresun'da herkesin konuştuğu tek kelime "fındık". En büyük geçim kaynağı olmuş; evlilikler, alışveriş, evin tadilatı... hepsi fındığa göre şekilleniyor. 
Anadolu'nun kuzeydoğusunda, yeşille mavinin kucaklaştığı Karadeniz'in inci şehri Giresun; kirazın anavatanı, fındığın başkenti, yaylalar diyarı...
Müthiş tabii güzellikleri ve zengin mutfağı bulunan Giresun'un, bu özellikleri turizm için değerlendirilecek. Vali Mustafa Yaman, bu eşsiz kültür ve tabiat varlıklarının tanıtılacağını, Giresun'un turizm sektöründe hak ettiği yeri alması için çalıştıklarını söylüyor.
Yaylaları birbirine bağlayan bir turizm zinciri oluşturma çalışmaları yapılıyor. Ordu, Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin'in tabiat harikası yaylalarının, bir bütün olarak değerlendirilmesi çalışmaları bulunduğu söyleniyor. Giresun dışarıya çok göç vermiş, çok sayıda Giresunlu iş adamı başka yerlerde bulunmakta. Vali Yaman, ilin teşvik kapsamında, 4. bölgede bulunduğunu, yatırım için birçok avantajlar sağlandığını belirterek, bu iş adamlarını Giresun'a çağırıyor.
Giresun-Ordu Havaalanı'nın (ORGİ Havaalanı) yapılması için çalışılıyor. Giresun ile Ordu'ya eşit mesafede (yaklaşık olarak 25 kilometre), sahilde deniz doldurularak yapılacak bu havaalanı için projeler yapılmış, hafriyat sahaları hazırlanmış. Havaalanı ile ilgili kamulaştırma işlemlerinin bitirildiği, maliyetinin de 50 milyon lira gibi mütevazi bir rakam dolayında olacağı söyleniyor. Ordu ve Giresun'da yaşayan vatandaşlar gibi, bu illerden göç etmiş milyondan fazla insanın bu havaalanından faydalanacağı belirtiliyor. ORGİ Havaalanı ile Giresun'un canlanacağı, yeni yatırımcıların geleceği, turizmin patlama yapacağı ifade ediliyor. Bu kadar çok insanın faydalanacağı, iki il için hayati öneme sahip ORGİ Havaalanının yapımına bir an önce başlanması isteniyor.


BÜYÜK EMEK İSTİYOR
Engebeli arazide toplanan fındık, sırtlanarak taşınıyor. Bazıları ise teleferikler yardımıyla işini kolay yoldan hallediyor. Harmana toplanan fındık son olarak patozlarla ayıklanarak, satışa hazır hale getiriliyor.
SELE KARŞI TEDBİR
Giresun, yakın zamanda büyük sel felaketlerini yaşamış. 21 Temmuz'da, 24 saatte metrekareye 150 kilogram yağış düşerek, birinci felakete yolaçmış. 27 Temmuz günü bu rakam 157.2 kg. olmuş, felaket daha da büyümüş. Giresun'da yıllık yağış toplamı (1 metrekareye düşen) 1200 kg iken, bunun üçte biri kadar yağış (410 kg) 7 gün içinde düşmüş, 81 yıllık ortalamanın en yüksek rakamına ulaşılmış.
Belediye Başkanı Kerim Aksu, bu büyük felaket için, "yaşamayan bilmez" diyor. Yolların yüzde 35-40'ı kullanılamaz olmuş. Sahil Yolu kapanmış, altyapı şebekeleri zarar görmüş. Bine yakın ev, yüzlerce araç sular altında kalmış.
Bütün ekipler 16 saat çalışmış, 12 saatte şehre su verilmiş, 1 hafta içinde yolların tamamı açılmış. Bazı belediyeler ve kurumlar yardım ellerini uzatmış. Can kaybı olmaması için uğraştıklarını ve başardıklarını söyleyen Başkan Aksu, bunun mutluluğunu yaşıyor.
Çöken altyapı tesislerini Bayındırlık Bakanlığı yapacak, büyük istinat duvarları yapılacak.
Benzer felaketlerin tekrar yaşanmaması için temiz bir altyapı çalışması yapılacak. "Altyapı sağlıklı olursa, böyle afetler zayiatsız geçiştirilir" diyor Başkan Aksu.
Başkan Kerim Aksu, Aksu Festivali'ni ilk defa sokaklara yaydıklarını, kent konseyini kurduklarını söylüyor. Katı Atık projesi'nde büyük yol alınmış, çevreci ayrıştırmacı bir sistemle; çevrenin ve denizin kirletilmesi önlenecek. Çevre Bakanlığı da bu projeye destek veriyor.
Giresun'un; güzel koyları, tabii güzellikleri, tarihî değerleri ve renkli kültürü ile turizm için çok cazip olduğunu söyleyen Belediye Başkanı Kerim Aksu, gelen turiste bir şeyler sunmanın, altyapıyı tamamlamanın gereğine de değinerek, bunun için uğraşacaklarını ifade ediyor.
Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Mustafa Halilbeyoğlu:YANLIŞLAR DÜZELTİLSİN
Giresun'da herkesin konuştuğu tek kelime "fındık". Herkesin geçim kaynağı. Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Mustafa Halilbeyoğlu da en çok buna değiniyor. Fındık rekoltesinin yüzde yirmisinin, en kaliteli fındıkların Giresun'da bulunduğunu söylüyor. Tane olarak tüketilebilir olması, yağ oranının yüksek olması, beyaz olması sebebiyle Giresun fındığı kaliteli olarak kabul ediliyor, yüzde 10 kalite farkı veriliyor... Fındık tüccarlarının yüzde 90'ı aynı zamanda bahçe sahibi. "Ekonomik ağırlığın fındık ve fındığa dayalı sanayide olmasını beklerken, yeni teşvik uygulamasında, fındık ve çay işletme tesislerinin teşvik dışında tutulduğu görülüyor" diyerek, şaşırdığını belirten Halilbeyoğlu, fındığın katma değerini yükseltecek tesisler istediklerini, düzenlemenin bu şekilde yapılmasını istiyor.
Fındık ve fındığa dayalı sanayinin mutlaka desteklenmesi gerektiğini açıklayan Halilbeyoğlu, yeni fındık politikasının, bazı yanlışların düzeltilmesi halinde faydalı olabileceğini belirtiyor.
Altyapı hazırlanmadan, fiyatların serbest piyasaya bırakılmasının vatandaşı mağdur edeceği, 750 metreden daha yüksek rakımlı yerlerin destekleme dışında bırakılmasının da bu bölge için geçerli olamayacağı, bu engebeli arazide başka bir ürün yetiştirmenin mümkün olmadığı belirtiliyor. Giresun'un en çok göç veren 4-5 ilden biri olduğu, bunun sebebinin işsizlik olduğu ifade edilirken; yapılan bazı yanlış düzenlemelerin bu sıkıntıları daha da artıracağı söyleniyor. Çok yağış alan Giresun'da her tarafta ağaç yetişiyor. Bir süre sonra ormana dönüşen arazi de devlet tarafından orman olarak tespit ediliyor, arazinin sahibi vatandaş mağdur ediliyor. Vatandaşın çoğunun bu yüzden devletle mahkemelik olduğunu söyleyen Halilbeyoğlu, en kısa zamanda kadastro çalışmalarının tamamlanmasına, mahkemelik olayların bitmesi gerektiğine değiniyor. Dekar başına verilecek 150 liralık ödemenin Eylül-Ekim aylarında yapılarak, vatandaşın bir nebzecik rahatlatılmasını isteyen Halilbeyoğlu, KOSGEB Müdürlüğü'nün de Giresun'da açılması gerektiğini belirtiyor.
Samsun ve Trabzon'un gölgesinde kalarak, yeterince gelişememiş olan Giresun'un canlanması için, ORGİ Havaalanının bir an önce yapılması gerektiğini söyleyen Halilbeyoğlu; limana işlerlik kazandırmak ve ekonomiyi canlandırmak için demiryolunun da yapılması gerektiğini belirtiyor.
HAYAT TARZI OLMUŞ
Giresun Ziraat Odası Başkanı Özer Akbaşlı, fındık bahçeleri olan, fındığı en iyi bilen kişi. Dünya Fındık Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanlığı da yapıyor, dünya fındıkçılarını Giresun'da toplayacak.
Komisyonlar olarak bir araya gelip, fındık toplama tarihlerini belirliyor, tavsiyelerde bulunuyorlar. Yerden toplamayı tavsiye ediyor, Özer Akbaşlı, "daldan toplanınca 80 kilo geliyorsa, yerden toplama ile bu 120 kilo olabiliyor, işçilik azalıyor, randıman artıyor, ağaç zarar görmüyor..." diyor. Fındığı sadece tüccar alıyor. Önceden para verip, ürün dalda iken düşük fiyata fındık alınıyor.
Fındık fidanla dikilir, 5. yılında meyve verir, 10. yılında verimli olur, 25. yılında da düşüşe geçer. Fındık bu bölge için hayat tarzı olmuş; evlilikler, alış-veriş, evin tadilatı... hepsi fındığa göre şekilleniyor. Gübreleme, ilaçlama ve diğer işler için, fındık bahçesine ortalama 15 defa gidilir. 20 dekarlık arazide yaklaşık 60-70 gün çalışılır. Bütün bunları anlatan Özer Akbaşlı, fındığın "yan gel yat, toplat sat" ürünü olmadığını belirtiyor. Giresun'da ortalama işletme büyüklüğünün 15 dekar olduğunu, çiftçinin hümanist insan olduğunu söyleyen Akbaşlı, bir başka gerçeği de şöyle açıklıyor: "Vatandaş İETT'de şoför, senede 10 gün çiftçi, üreticinin yüzde 70'i böyle. Bunları bir araya getirmek, örgütlemek, eğitmek mümkün olmuyor. Gelip fındıklarını topluyor, bulabildikleri alıcıya düşük fiyata satıyor, beklemiyorlar. Fiyatlar da bu şekilde belirleniyor, üretici mağdur ediliyor. Hayvanların kulaklarına küpe takıp tespit etmiş olan devlet, çiftçiyi kayıt altına alamıyor. Arazi toplulaştırılmalı, çiftçi belirlenmeli, ekonomik üretim yapılmalıdır..."
ABD'de bin çiftçi 30 bin ton fındık üretirken, Giresun'da 25 bin çiftçinin 30 bin ton ürettiğini söyleyen Akbaşlı, bunun böyle gidemeyeceğini belirtiyor.
Fındık ihracatımızın 500 bin ton, iç tüketimin 120 bin ton olduğunu; oysa bu seneki rekoltenin 435 bin ton olarak beklendiğini, 200 bin ton açık bulunduğunu söyleyen Özer Akbaşlı, buna rağmen alıcıların belirlediği fiyatların çok düşük olduğunu anlatıyor. 12 Ekim 1935 yılında yapılan 1. Fındık Kongresinde konuşulan problemlerin bugün aynen devam ettiğini anlatan Özer Akbaşlı, bu önemli ürünün spekülatörlerin insafına bırakılmaması gerektiğini belirtiyor.