40 kale, 25 mağara ve 450 yaylası bulunan Gümüşhane'de; Kanuni Sultan Süleyman'ın yaptırdığı camiden konaklara, hanlara, hamamlara ve gümüşün işlendiği darphaneye kadar çok kıymetli bir tarih yatıyor... Ancak çoğunun kıymeti vaktinde bilinememiş!..
Nereden geliyor bu şehrin ismi?
"Gümüşhane" ismi çoğu kişide şöyle hazin bir hikâyeyi akla getirir: Canca Kal'ası komutanı, Gümüş Dağ'da gümüş bir sarayda oturmuş. Bu komutanın bir tek kızı varmış, dünya güzeli imiş. Güldükçe güller açılır, ağladıkça gümüşler saçılırmış. Adı da zaten "Gümüş Kız" imiş. Gümüş kız her gün gümüş nalınlar giyer, gümüş testisini eline alır, Gümüş Dağdan iner, gümüş tasla, gümüş testisine su doldurur, dönermiş. Bu gidiş gelişlerde, ter bıyık bir çobana âşık olmuş. Oysa babası onu, kendi komutanlarından birine verecekmiş. Öyle ya, koca komutan, bir çobana dünya güzeli kızını nasıl versin? Eller ne der sonra! Vermemiş. Kız deli-divane dağlara vurmuş. Babası ne dediyse, ne ettiyse yola gelmemiş, Ona "he" dedirtememiş. Ne yapayım, ne edeyim, derken tutmuş bir yerde kızına gümüşten bir saray yaptırmış, yüreğine taş bağlayarak da, dünya güzeli kızını bu saraya hapsetmiş. Derler ki bugünkü Musalla Deresi, bu Gümüş Kız'ın gözyaşlarıymış. Gümüşhane adı da oradan kalmış....
Gümüş şehrinde; tarih, masal, hikâye, geçim hep gümüş üzerine kurulmuş. Savaşlar, kaleler, haddehaneler, darphaneler gümüş için yapılmış. Gümüş para ile alışveriş yapılır, gelinler gümüş takılarla süslenirmiş. Saçlar gümüş gibi tel tel olur, yine de Gümüşhane sevdası bitmezmiş. Yunanistan'da, Anadolu'nun başka yerlerinde bu güzel yerin sevdası yakalarını bırakmazmış... Gümüşhane'nin her köşesinin ayrı bir hikâyesi var. Mesela İbrahim Lütfi Paşa'nın, yıkılmaya yüz tutmuş o güzelim konağının yanında, "Tandır" denilen ziyaret yeri... Özellikle kadınların cuma günleri ziyaret ettikleri bu yerde, nur yüzlü gelinin masumiyeti, ondan yayılan cennet kokuları aranır...
ESKİ GÜMÜŞHANE YIKILDI
Bu tarihî şehrin yerini, Süleymaniye Mahallesini gezerken, ister istemez bu hikayeler kafanızın içinde uçuşur, tandır ziyaretinde etkilenir, gümüş köşkün yerini ararsınız. Ama bulamazsınız. Bir zamanlar 60 bin insanın yaşadığı zenginlik şehri, bugün bir harabe. Evliya Çelebi'nin "şehrin girişinden itibaren haddehane, darphane ve atölyelerden gelen çekiç-örs sesleri uğultu halinde yayılıyordu" dediği yerlerden iz yok. Haddehanelerin, atölyelerin, darphanelerin yerleri bile belli değil. Kala kala Kanuni Sultan Süleyman'ın yaptırdığı söylenen Süleymaniye Camisi kalmış. Tek başına kalmış, sonradan tamir edildikleri, farklı taşlarından anlaşılan birkaç minare; han, hamam, kilise duvarları ve katledilmiş koskoca bir tarih...
Eski Gümüşhane'yi (Süleymaniye Mahallesi), evi hâlâ orada bulunan, şehrin en köklü ailesi ve eşrafından olan Avukat Abdulhalim Tarhan Mısırlıoğlu'ndan dinliyoruz. Avukat Mısırlıoğlu eski fotoğrafları, belgeleri gösteriyor. Avukat Beyin ataları Tarhanoğulları, Malazgirt savaşından sonra buralara gelen ilk uçbeyi. Avukat Beyin babasının amcası Hayri Bey, Meclis-i Mebusan'da Gümüşhane Milletvekili, dedesi Celalettin Bey de Sandık Emini (Defterdar).
Dedesinin dedesi Hacı Tahir Efendi, El ezher'de din alimi, türbesi şimdi Süleymaniye Mahallesi'nde. Hacı Tahir Efendi'nin dedesi, Mısır'a Kethüda olarak gitmiş, üç nesil sonra dönmüşler; "Mısırlıoğlu" soyadı da buradan geliyor. Avukat Mısırlıoğlu 65 yaşında, "55 yıl önce bu şehirde 15-20 konak ve başka bazı tarihî yapılar sağlam idi" diyor. Hatta 1950-1957 yıllarında ilkokul olarak kullanılan ve Mısırlıoğlu'nun da ilkokulu okuduğu İbrahim Hafız Paşa Konağı, dillere destan güzellikte ve sapasağlam imiş. Şimdi yıkıntı halinde... Şehir, güya anayolun üzerine getirilmek üzere şimdiki yerine taşınmış. Ama asıl sebebin; şehrin taşınmasını sağlayan zamanın Maliye Bakanı Hasan Fehmi Ataç'ın, şimdiki şehir yerinde bulunan arazilerinin değerlendirilmesi olduğu iddia ediliyor. Rumlar mübadele ile gitmiş, Ermeniler gönderilmiş. Devlet erkanından emir gelince kalan müslüman nüfus da taşınmış. Fakir olan vatandaş yeni yerde ev yapabilmek için, eski evlerinin ahşaplarını sökmüş, taşlarını almış. Koskoca tarihî şehir kısa zamanda tahrip edilmiş.
DARPHANENİN AKIBETİ!
Avukat Mısırlıoğlu'nun anlattığına göre şehirde 5 kilise, camiler, havralar varmış. Caminin altında bulunan Suluhan, tamamen kuyumcular çarşısı imiş. Trabzon'daki kuyumculuğun, Erzincan ile Erzurum'daki bakırcılığın temelinde Gümüşhane varmış... Darphane, caminin altındaki okul binası, haddehane de karşı mahallede imiş. Darphane'nin kalıpları, makineleri Vilayet Camii'nin çatısında iken, 93 Harbi'nde top yapımı için Erzurum'a gönderilmiş. 1950'li, 60'lı yıllarda buradan gitmiş Rumlar, her yaz kalabalık gruplar halinde gelirmiş. 2005 yılında gelen Vasilyadis ismindeki Rum Doktor, eski bir fotoğrafı gösterir. Resimde onun dedesi, yanında da Avukat Beyin babasının amcası ve başkaları bulunuyor. Eski dostluklar bu vesileyle tazeleniyor, sonradan yeni fotoğraflar gönderiliyor...
Mısırlıoğlu, Gümüşhane'den giden bir Rum'un, Gümüşhane ile ilgili 15 kitap yazdığını, bu kitapların kendisine gönderileceğini, bunları tercüme ettirip yayınlama yoluna gideceğini söylüyor...
Avukat Abdul- halim Tarhan Mısırlı-oğlu eski Gümüşhane'yi anlattı.
YAMAÇLAR EV DOLU
Yeni Gümüşhane'nin kurulduğu, ortasında Harşit Çayının aktığı vadinin iki tarafı evlerle dolmuş. Nisbeten az engebeli yerler dolduğu için, sarp kayalıkların tepesine bile binalar konduruluyor. Bu evlere ulaşmak için de dik merdivenler yapılmış. Zaman zaman göze çarpan Gümüşhane Konakları görülmeye değer özellikte... Tekke Beldesi'ne gittiğimizde ise, dalındaki elmalarla kar, müthiş bir güzellik, zıtlıklardan oluşan bir bütünlük gösteriyordu...
GÜMÜŞ İŞLEME KURSU
Gümüşü ve eski el sanatlarını yeniden keşfeden Gümüşhaneliler; topraklarının altında bolca bulunan gümüşü işleyip, eskisi gibi zenginlik kaynağı yapmanın mücadelesini veriyor. Bu maksatla Halk Eğitim Merkezi'nde gümüş kursu açılmış. 2005'ten beri faaliyette bulunan bu kursta; Mutlu Demir, gümüş işleme sanatını öğretiyor. Şu anda 16 öğrencisi bulunan kursta, öğrencilere 800 saatlik ders sonunda sertifika veriliyor. Telkari, örgü, astar işlemeciliği öğretiliyor; takı, yüzük, kemer, broş ve diğer gümüş işleri yapılıyor.
Üniversite, şehri canlandırmış
Bu şehirde kiralar yükseliyor, üniversite öğrencilerinin artması ile birlikte evlere olan ihtiyaç daha da artmış. İş makineleri Gümüşhane'de yeni inşaat alanlarını açmak için dağ yamacında habire çalışıyor.
Gümüşhane'ye gittiğim gün, çeket giyilmeyecek kadar sıcak bir hava vardı. İkinci günde ise kar yağdı, yollar kapandı. Dalındaki elma, cevizler, kar altında kaldı, dallar kırıldı, fasulye ile mısır tarlada kaldı. Vatandaşın ağzını bıçak açmıyordu, zarar büyüktü; belli ki bu zamanda kar beklenmiyordu. Buranın iklimi de, coğrafyası gibi zordu... Bembeyaz karlara bürünmüş dağlar da, hayat şartlarının kışın ne denli çetin olduğuna işaret ediyordu. Çığırtkan Dede Türbesi, her zamanki gibi, vatandaşın sığınacağı sıcak bir mekan olarak görünüyordu...
MAĞARALAR VE YAYLALAR
Gümüşhane'deki tarihî kalıntılar ve kalelerin çokluğu insanı şaşırtacak boyuttadır. Kalelerin sayısı 40'ı bulurken, yüksek kayaların üzerinde, bir şato gibi görülen Canca Kalesi'nin ihtişamı başkadır. Satala antik kenti, tarihî Santa yerleşimi geçmişin debdebesinin izlerini taşımakta. Gümüşhane il merkezine 60 kilometre mesafede bulunan Krom Vadisi'nde, Rumlardan kalma taş evler hâlâ orijinalliğini korumaktadır. Nanak Köyü ve Bulut Mahallesindeki taş evler, tarihî değirmen görülmeye değer. Merkez ilçeye yaklaşık 27 km mesafedeki Sarıçiçek Köy Odaları, köyün nüfuzlu ve zengin kişilerinden olan Hacı Ömer Ağa tarafından misafir ağırlamak için yaptırılmış. Yaklaşık 200 yıllık tarihe sahip. Yapılar ilk günün tazeliğini ve zarafetini taşırken, oda süslemelerinde yer yer kullanılan lale süslemeleri etkileyici güzelliktedir. Bugüne kadar 25 tanesi bulunabilen Gümüşhane'nin mağaralarının en önemlisi Karaca Mağarası, Torul ilçesi Cebeli köyü sınırları içerisinde bulunmaktadır. Mağara, şehir merkezine 17 km mesafededir. Karakterli volkaniklerin çevrelediği bol çatlaklı masif kalkerler, içerisinde gelişme imkânı bulan ve fosil bir mağara olan Karaca Mağarası, âdeta yer altı sarayı durumundadır.
Gümüşhane, Karadeniz Bölgesi'nde en çok yaylaya sahip olan illerimizden... Toplam 450 yayla mevcut. İlin kuzey kesiminde yer alan Kadırga, Zigana, Cami Boğazı, Sultan Murat, Alaca Pazar, Güvende, Kazıkbeli, Taş Köprü gibi ünlü yaylaların 18'inde; bölgesel, ulusal ve uluslararası anlamda şenlikler düzenlenmektedir.