Medeniyetlerin buluşma noktası HATAY

A -
A +
MEMLEKETTEN HABER VAR -22- İçinden Asi Nehri geçen Antakya, birçok medeniyete ev sahipliği yaparak tarihin her döneminde cazibesini korumuş. Eski Arap kaynaklarında; "Havası, sularının berraklığı, sebze ve meyvesinin bolluğu ile anılan güzel bir şehir" nitelemesi ile yer alıyor. Tarih boyunca değişik ırk ve inançtan insanlar bu şehirde yaşamış. Sokaklarında Yunanca, İbranice, Farsça, Latince konuşuluyordu. Libanius, "Eğer dünyayı gezip dolaşmaktaki amacınız farklı kültürleri, yaşantıları tanımaksa, Antakya'yı ziyaret etmeniz yeterlidir. Hiçbir yerde bu kadar farklı kültürü bir arada bulamazsınız" demiş. Cami, kilise ve havranın aynı fotoğraf karesine girebildiği bugünkü Antakya tarihten gelen özelliğini koruyor. Tarihî Antakya'yı daha iyi tanımak için Uzun Çarşı'ya gidiyorum. Eski Antakya evlerinin içinde, daracık sokaklara açılan bu çarşıda hanlar, hamamlar ve kervansaraylar bulunmakta. İkibin yıllık geçmişi bulunan bu çarşıda her çeşit meslek grubu kendine yer bulabilmiş. HER ESERİN HİKÂYESİ VAR Zengin peynir çeşitleri, her türlü baharatı satan aktarlar, kuyumcular, kumaşçılar, bakırcılar, ayakkabıcılar, künefe kadayıfı ve ekmek pişiren taş fırınlar, defne sabunu ve nar ekşisi gibi yöresel ürünleri satan dükkanlar... Uzun Çarşı'yı daha iyi tanımak için, çarşı esnafından Hasan Ali Sevinç'in rehberliğinde geziyoruz. Her sokağın, her eserin bir hikâyesi var ve Hasan Ali Sevinç hepsini biliyor. Dışarıda sağanak yağmur var. Tarihî bir hamamın önüne geliyoruz, Saka Hamamı. Hasan Ali Sevinç anlatıyor: "Saka Hazretleri mübarek bir zat, bu hamamda ateşe odun atmakla görevli imiş. Bir gün, 'Ya Rabbi, başım İbrahim Ethem Hazretleri'nin dizinde iken ruhumu al' diye dua etmeş. Yıllar sonra İbrahim Ethem Hazretleri Antakya'ya gelir, Saka Hazretleri'nin yanına gider. Saka Hazretleri, İbrahim Ethem Hazretlerini tanımıyor, yaptığı duayı anlatır. İbrahim Ethem Hazretleri de, 'Senin duan sayesinde hükümdarlığı bıraktım, yollara düştüm ve buraya geldim. Getir başını dizime koy' der. Saka Hazretleri denileni yapar ve ruhunu teslim eder, adı ile anınan hamamda, ibadetle vaktini geçirdiği odaya defnedilir." YAĞMURUYLA MEŞHUR Kurşunlu Han'na geliyoruz. Zeytinyağı depolamak için açılmış kuyular, yapıdaki ihtişam hâlâ hayran bırakıyor. Hasan Ali Sevinç yine anlatıyor: "Yüklü 40 devesi bulunan bir tüccar Antakya'nın yağmurundan korunmak için bu hana sığınmış. Develerin yüklerini satmış, harcamış, develeri satmış harcamış, hâlâ yağmur devam ediyormuş. Sonunda yağmur altında mecburen şehri terk etmiş, memleketine dönmüş. Yıllar sonra Antakya'dan geldiğini söyleyen birisine rastlamış, 'Antakya'nın yağmuru hâlâ kesilmedi mi?' diye sormuş. 'Biz de kaldığımız sürece nasibimizi aldık. Hâlâ yağıyor mu diye ben de merak etmiyor değilim' diye cevap almış..." Hatay, ev sahipliği yaptığı medeniyetlerden tortular taşır. Kültür ve sanattaki zenginlik günümüze kadar gelmiş. Çağa yenilmesine rağmen, el sanatları hâlâ hayatiyetini ve renkliliğini koruyor. İpek dokumacılık da bu sanatlardan biri. İpek dokumacılık sanatını incelemek için Harbiye'ye, Yılmaz İpekçiliğe gidiyoruz. Harika bir tabiatın yanıbaşında olan satış yerinde, tezgah da bulunuyor. Görevli Yusuf Güzel, tohumdan kozaya, kozadan ipliğe, iplikten kumaşa kadar bütün üretimin kendileri tarafından yapıldığını söylüyor. "Tohumları köylere dağıtıyoruz, Bursa'daki Koza Birlik fiyat biçiyor, biz de bu fiyat üzerinden alıyoruz" diyor Yusuf Güzel... İpek, 36 işlemden geçerek satış safhasına geliyor. Dede mesleğini devam ettirdiklerini, bu el sanatını ayakta tutmaya çalıştıklarını söylüyorlar. İç pazara veriyor, fuarlara katılıyor, olgunlaşma enstitülerinin taleplerini karşılıyorlar. Turistlerin de yoğun talebi varmış. İpek şal, elbise ve başka ürünler yapılıyor. "Çok şükür geçinebiliyoruz" diyor, Yusuf Güzel... İnsanımız çalışkandır, ekmeğini buğday sapından da çıkarır. SEPETLER 10 KİLO TAŞIYOR Kupkuru buğday sapından böyle güzel eserler olur mu? Eğer Altınözü'ne bağlı Altınkayalı Niyazi Köleoğlu gibi maharetli insanlar olursa, neden olmasın? 1959 yılından beri bu işi yapıyorlar. Önceleri köyde herkes yapıyordu, şimdi sadece Niyazi usta ve ailesi bu işi yapıyor. Orak zamanı buğday sapları toplanır, başakla boğum arası alınır, temizlenir. Kök boya ile toz boya karışımı kaynatılarak boyanır. Güneşte kurutulur. İşlemek için tekrar ıslatılır ve örme işi yapılır. 6 sap alınır, bir tanesi ortada kalır, 5 tanesi işlenir. Bittikçe başka saplar alınarak delik kısma ilave edilir. 5-10 metre uzunluğa kadar bu şekilde örülür. Sonra bundan çanta, vazo, abajör, şekerlik hatta takunya yapılır. Dikilerek şekil verilir. Renk ve desenler verilir. Sini gibi olanlar sarılarak, diğerleri örülerek yapılır. Yassı örgü de çavdar sapı ile yapılır. Çavdar sapı, iki boğum arası alınır, temizlenir, boyanır. Çavdar sapı kırılmaz, bunlarla yapılan çantalarda 10 kilogramlık ağırlığa kadar eşya taşınabilir. Şimdi bu sanatı bizden başka yapan yok diyor Niyazi Usta. Çoluk çocuk beraber yapıyorlar. Eskiden araba tutar, yol boylarında, dinlenme tesislerinde satarlarmış, şimdi ise fuarlara katılıp satıyor, gelen siparişleri karşılıyor. HATAY ARKEOLOJİ MÜZESİ Antakya, Atçana, Samandağ ve İskenderun'da ortaya çıkarılan çeşitli dönemlere ait eserler, Arkeoloji Müzesi'nde bulunmaktadır. Bu müze, Tunus'tan sonra dünyanın ikinci büyük mozaik müzesi olma özelliğini de taşıyor. Bütün mozaikler, yapıldığı dönemin motiflerini yansıtıyor... Medeniyetlerin buluşma noktası HATAY

UZUN ÇARŞI'DA NE ARARSAN VAR Zengin peynir çeşitleri, her türlü baharatı satan aktarlar, kuyumcular, kumaşçılar, bakırcılar, ayakkabıcılar, künefe kadayıfı ve ekmek pişiren taş fırınlar, defne sabunu ve nar ekşisi gibi yöresel ürünleri satan dükkanlar; Uzun Çarşı'da ziyaretçilerini bekliyor... Medeniyetlerin buluşma noktası HATAY

KÜLTÜREL ZENGİNLİĞİMİZ KORUNMALI İpekçilikle uğraşan Yusuf Güzel, "Devlet el atmalı, bu işi götürmeli. Bu sanat birkaç kişinin fedakârlığı ile ayakta tutulamaz. Bursa, 6 sene önce bizim gibi çalışıyordu, ama pes ettiler, bu işi bıraktılar, kültürel zenginliğimiz, birikimimiz olan el sanatları mutlaka korunmalı ve devam ettirilmeli" dedi. Medeniyetlerin buluşma noktası HATAY

SEPETÇİDEN AÇIK DAVET VAR 50 yıldır sepetçilikle uğraşan Niyazi Köleoğlu "Bu sanatı öğrenmek isteyen varsa, buyursun gelsin. Yemesi, içmesi, yatması, yol parası benden. Yaptıkları da onun olsun. Yeter ki bu sanat ölmesin. Çalışana ekmek var. Bu sanat sayesinde arabam, bahçelerim, evlerim var" diye konuştu... Medeniyetlerin buluşma noktası HATAY

Künefe Hatay'da yenir... Antakya mutfağı, farklı kültürlerden nasibini almış, yoğrulmuş, zenginleşmiş, lezzet kazanmıştır. Hitit uygarlığının sunak yemeği olan Aşir, hâlâ bu yörenin sofralarındadır. Suriye, Lübnan ve Osmanlı mutfakları, lezzetleri zirveye çıkarmıştır. Cevizli biber, humus, küflü çökelek salatası, zahter salatası, sarmaiçi sofraların vazgeçilmezleridir. Nar ekşisi, tuzlu yoğurt, su zeyti, yöresel peynirler, salça biber de lezzetleri taçlandırmakta... Mumbar, kağıt kebabı, tepsiye et, oruk, ekşi aşı, şıhıl mahşi, arap kebabı, makbule ve etli aşur yöreye has yemeklerdir. Tatlı denince de, bütün Türkiye'de şöhret bulmuş künefe başı çekmektedir. Ekstra kaliteli una; yağ ve su katılarak salep şekline getirilir, maya katılmaz. Dişli hamur kabına doldurulur. Altında ateş yanan sıcak bakır tepsiye tel tel dökülür. Pişen hamur tel tel kaldırılır, dinlenmeye bırakılır... Künefe yağlandıktan sonra kırılır, yağlanmış bakır tepsiye serilir. Birinci kat pişirilir, üzerine peynir döşenir, peynirin üzerine ikinci kat künefe döşenir, ters çevrilip tekrar pişirilir. Ocaktan indirildikten sonra şerbeti katılır. Hamur haline gelmemesi için künefe sıcak, şerbeti ılık olmalı...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.