SAKARYA Marmara'nın mesire yeri...

A -
A +
SAKARYA Marmara'nın mesire yeri... Sakarya'nın yeşili, tabii güzellikleri hemen herkes tarafından bilinmekte, Ankara - İstanbul yolu üzerinde bulunması sebebiyle, bu güzellikleri bir defalığına da olsa görmeyen kalmamıştır. Özellikle Sapanca Gölü ve çevresindeki yeşillikler insanı cezbeder. Adını kıyısındaki ilçeden alan Sapanca Gölü, son yıllarda ülke turizminin gözde yerlerinden biri olmuştur. İklimi, gölü, eşsiz doğal güzellikleri ve İstanbul, İzmit gibi illere yakınlığı, Sapanca'yı günlük turlar için vazgeçilmez kılmıştır. Bilhassa İstanbulluların son zamanlarda Sapanca'yı kahvaltı için tercih etmeleri, buradaki birçok tesisin dolmasına sebep olmaktadır. Bu güzellikler keşfedildikçe, Sapanca'nın cazibesi de artacaktır. Su sporları için de uygun olan Sapanca Gölü, Sakarya için turizm potansiyeli en yüksek olan gölü ve mekanı konumundadır. Sapanca Gölü ve çevresi özellikle yaz aylarında Adapazarı ve civar halkı için de büyük bir mesire yeridir. Adapazarı'ndan Akyazı'ya doğru gidilirken, bereketli toprakların yağmura doyduğu, çoğu tarlada görülen gölcüklerden anlaşılıyordu. Tarlalar yeşermiş, meyve ağaçları çiçek açmış, Sakarya Ovası'nın güzelliği daha da katlanmış. Akyazı, etraftaki ormanlık dağlarla oksijen deposu. Dağların zirveleri hâlâ karla kaplı, etekleri de fındık bahçeleri ve ormanlık. İnen derecikler bir başka bereketin yolunu açmış. Balık çiftlikleri, bunların hemen yanında açılmış balıkçı lokantaları gittikçe daha fazla kişi tarafından keşfedilmekte. Dere kenarında kurulmuş tesisler, yeni lezzetler, gökyüzüne yükselen ormanlar; bütün bu güzellikleri tamamlayan kuş sesleri ve tatlı bir meltem... Sapanca'yı kahvaltı için keşfeden İstanbulluların pek yakında öğlen yemeği için bu balıkçı lokantalarını da keşfedeceklerinde şüphe yok... Akyazı'nın yakınında, Keremali dağının eteklerinde Pazar Köyü bulunmakta. Bu köyde, Eshab-ı Kiram efendilerimizden Abdülkerim Hazretleri'nin türbesi bulunuyor. Bu zat, İstanbul'un fethi için Eyüp Sultan Hazretlerinin de bulunduğu İslam Ordusu ile gelmiş, burada hastalanıp vefat etmiştir. Hemen yanındaki mezarlıkta da Abdülkerim Hazretleri'nin Tabiinden olan oğlunun mezarı bulunuyor. Bu zat da yaralanıyor, dönüşte bu mekanda vefat ediyor. Kandıra yolu üzerinde de Eyüp Sultan Hazretleri'nin Amcası Osman Bin Zeyt Hazretleri'nin türbesi var. Böyle manevi sahipleri olan bir belde güzel olmaz mı? Taraklı'ya gitmek için Mudurnu, Göynük istikametine doğru yola çıkıyoruz. Reşadiye köyünü geçince manzara daha da güzelleşiyor. Sağ ve solumuzdaki dağ zirvelerinde kar, eteklerinde de fındık bahçeleri ve orman, uyum bu kadar mı olur... Rakım yükseldikçe kar yağışı da başlıyor. Akyazı'da güneşli bir bahar havası vardı, Taraklı'nın yüksek kesimleri de kar yağışlı... BOZULMAMIŞ OSMANLI ŞEHRİ Taraklı, zamana, kentleşmeye direnmiş, tarihi dokusunu korumuş tipik bir Osmanlı kasabası. Halen ayakta olan sivil mimari örneği ahşap yapıları ve bozulmamış şehir dokusu ile kültür tutkunları için bulunmaz bir hazinedir. Yavuz Sultan Selim Han 1517 yılında ordusuyla Taraklı'da 15 gün konaklamış, Vezir-i Azam Yunus Paşa, bugün hâlâ kullanılmakta olan camiyi yaptırmıştır. Evliya Çelebi, Taraklı için Seyahatname'sinde; "...Hepsi kaşık ve tarak yapımıyla uğraştıklarından, şehre Taraklı derler" demektedir. Taraklı'nın güzelliklerine doyamadan, bu defa Geyve üzerinden dönüyor, daireyi tamamlıyoruz. Yine aynı tabii güzelliklerle mest oluyoruz. Hele Sakarya Nehri'nin nazlı nazlı akışı, yer yer kıyıda yapılmış tesisler... Sakarya'nın Karadeniz kıyıları da turizmimiz için, keşfedilmeyi bekleyen inciler olarak durmaktadır. 20 kilometre uzunluğunda geniş bir kumsala sahip olan Karasu sahili, romatizmal hastalıklara iyi gelen ince taneli kumu ve temiz suyu ile doğal bir plajdır. Özellikle hafta sonları yoğun ziyaretçi almakta olan ilçede pansiyon ve oteller bulunmaktadır. Karasu'ya 16 kilometre uzaklıkta bulunan Kocaali İlçesi, şifalı kumu, doğal plajı ve kolay ulaşımı ile eşsiz bir sahile sahiptir. İlçe, özellikle ikinci konutlarıyla turizme katkı sağlamaktadır. Sakarya; yaylaları, dağları, gölleri, ırmakları, ormanları ile tam bir parktır. Valilik broşüründe de belirtildiği gibi, "Sakarya Park", enerjidir, tatildir, sağlıktır, lezzettir, kültür ve tarihtir. SAKARYA Marmara'nın mesire yeri...TAHTA KAŞIK Taraklı yöresi tahta oymacılığı ve kaşıkçılıkla meşhur. Atadan gelen bu el sanatı, yüzyıllardır devam ettiriliyor. Esenyurt, Kemallar, Alballar, Klavuzlar köylerinde çok yapılır. Yaylalara yakın yükseklikte olan köylere, bu sanatı yerinde görmek için gittik. Kemal Usta bizi karşılıyor, sıcak bir çayını içtikten sonra Ziyaettin Bulut'a götürüyor. Küçücük atölyeye ben de sığınıyorum. Ziyaettin Usta hem kaşık yapıyor, hem de bize bu işi anlatıyor. 46 yılını vermiş bu işe. Ziyaettin Usta günde 100 kaşık yapabiliyor, bundan 40 lira kazanıyor, bu paranın da yarısı ağaca gidiyor zaten. Yine de bin bereket diyor, şükrediyor. SAKARYA Marmara'nın mesire yeri...ISLAMA KÖFTE Lezzeti ile haklı bir şöhret kazanmış Islama Köfte'yi öğrenmek için "Köfteci İsmail"e uğruyoruz. 1928'de kurulmuş. 3. kuşak torun Yavuz Köprülüoğlu Islama Köfte'nin inceliklerini anlatıyor. Asıl özelliği ekmeğinde imiş, soslu kemik suyuna batırılmış bayat ekmek. Baharatı az olduğu için lezzet tutturmak zor. Ekmek ile köfte ayrı ayrı kömür ateşinde pişirilir. Kışın soğanlı piyaz ile, yazın da domates ekmek ile servis yapılır. Islama köfte Makedonya bağlantılı bir yemek. SAKARYA Marmara'nın mesire yeri...TARİH VE TABİAT KOKUYOR İstanbul'da bunalan ya da sabah kahvaltısını yapmak isteyenlerin uğrak yeri oluyor Sapanca gölü. Tipik bir Osmanlı kasabası olan Taraklı ise keşfedilmeyi bekliyor. KUZULUK Kaplıcaları'nda 4 mevsim sağlık Akyazı ilçesine bağlı Kuzuluk Beldesi'nde yıllık 200 bin insan sirkülasyonuyla, Türkiye'nin en büyük termal tesisleri, Kuzuluk Kaplıca Evleri bulunuyor. 1470 daire (32 bin 800 devremülk), 3 yıldızlı termal otel, alışveriş merkezleri, lokantalar, pastaneleri ve diğer sosyal donatı alanları ile bir kasabayı andıran bu tatil köyü, 81 ilimizden ve yurt dışından gelen misafirleri 365 gün ağırlıyor. Etrafını çeviren ormanlarla kaplı dağları, harika tabiatı ile her mevsim insanı dinlendiren bu tesis, Ankara-İstanbul arasında ve kolayca ulaşılabilir bir noktada olduğu için büyük rağbet görmekte. Selçuklular zamanından beri insanlara sıhhat veren Kuzuluk Kaplıca sularının birçok hastalığa iyi geldiği, İstanbul Teknik Üniversitesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Araştırma Merkezi'nin raporlarında belirtilmiş. Dünyanın sayılı termal sağlık merkezlerinden biri olan İhlas Kuzuluk Kaplıca Evleri'nde dayalı döşeli daireler 4 kişilik ailelere göre dizayn edilmiş. Evlerde, küvetlerde kaplıca sularından istifade edilebileceği gibi, dileyen kişilerin yararlanabilecekleri termal havuzlar da var. Erkeklerin ve bayanların ayrı ayrı faydalanabilecekleri termal havuzlar Türk hamamının egzotik havasını yansıtıyor. Eşsiz bir tabiatla iç içe olan bu tesislerde her türlü sporu yapmak için uygun ortam bulunurken, ağaçlar arasındaki yürüyüş yolları ve gezinti alanları da unutulmamış. Türk Turizminin yüz akı olan Kuzuluk Kaplıca Evleri, bulunduğu yöreye büyük canlılık getiriyor, kongre turizmine de gittikçe artan oranda katkı yapıyor. SAKARYA Marmara'nın mesire yeri...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.