Yeşili, mavisi, havası, suyu ve farklı mı farklı lezzetleri ile bir başka şehir Giresun... Hele bir de yaylaları yok mu, mutlaka görmelisiniz...
SİS DAĞI
KARAGÖL
KAZIKBELİ
KÜMBET
Trabzon istikametinden Giresun sınırına girince, şirin sahil ilçesi Eynesil çıkıyor karşımıza. Sonra da aynı şirinlikte ve güzellikte bir başka sahil ilçesi, Görele. Karadeniz Sahil Yolu konforlu bir seyahat sağlıyor. Rize'den itibaren görülen güzellikler buralarda da devam ediyor. Sağda Karadeniz, solda hemen yükselen yemyeşil tepeler... Karşımıza çok eski bir yerleşim yeri, inci gibi bir ilçe çıkıyor; Tirebolu. Kalesi, tarihi eserleri, sahilleri ile bambaşka bir güzellik katıyor bu yeşil sahillere. Türkiye'nin en kaliteli çayının burada yetiştiği söyleniyor (Tirebolu 42 nolu çay). Patentini almışlar. Çay fabrikalarının bacaları ve yeşil çay bahçeleri göze çarpıyor. Andoz Kalesi, kemerli köprüleri tarihi eserleri ile önemli bir ilçe olan Espiye'ye varıyoruz. Espiye de sahilde ve yeşillikler içinde... Yolumuzun üstündeki son ilçe, Keşap da güzellikte diğerlerinden geri kalmıyor. Zaten Hopa'dan Samsun'a kadar, belki de bütün Karadeniz sahillerindeki yerleşim yerlerinin ortak özellikleri bulunmakta; hepsi denizle yeşilin kucağında ve ortalarından dereler akar...
YAYLALARI BİR BAŞKA
Giresun ilinin güneyinde yer alan dağlar, kıyıya doğru alçalarak belirli kesimlerde düzlükler oluşturur. 1750-2200 metre yükseklikteki bu düzlüklerde pek çok yayla mevcuttur. Sahile 45-60 kilometre uzaklıkta olan yaylaların büyük bölümü ladin, köknar ve kayınlardan oluşan ormanların içindedir. Bu bakımdan, Karadeniz'in diğer yaylalarından farklı güzelliktedir. Bu yaylalardan Bektaş, Kümbet ve Kulakkaya Yaylaları Turizm Merkezi olarak ilan edilmiştir. Kümbet ve Bektaş yaylalarında her yıl yayla şenlikleri düzenlenmektedir. Ayrıca Karagöl, Melikli Obası, Sis Dağı, Tam Dere, Anastos Çakrak, Paşakonağı, Karaovacık, Dokuzgöz, Kazıkbeli yaylaları da eşsiz güzelliklere ve günübirlik piknik imkanlarına sahiptir.
HERKES FINDIK BAHÇESİNDE
Fındık toplama zamanında oradaydık. Şehir fazla kalabalık görülmüyor, oysa milyondan fazla Giresun'lu gurbette ve onların da bir kısmı gelmiş olmalı. "Şimdi herkes fındık bahçelerinde, yoksa bu sokaklar insan kaynıyor" diyorlar. Biz de fındık bahçelerinin kokusunu alalım diyoruz. Giresun'un, arka taraflarda kalan fındık bahçelerinin güzelliği bizim de ağzımızı açık bırakıyor. Yer-gök fındık bahçesi, her taraf yemyeşil. Yol kenarlarına fındık serilmiş. Patoslar çalışıyor, fındık toplayanlar, fındık çuvallarıyla bahçeden gelip gidenler... Fındığın burası için bir hayat tarzı olduğu sözü çok doğru. Biz de patos hortumunu biraz tutalım dedik, ter boşalıyor, zor imiş.... Eriklion Köyüne gidiyor, fındık bahçelerinde çalışan vatandaşlara katılıyoruz. Arazı çok engebeli, yuvarlanmamak için ağaçlara tutunuyoruz. Nimet Yılmaz ve çocukları fındık topluyor. Taşıma için kurulmuş teleferikler çok ilginç. Biz de onlara katılıyor, biraz fındık topluyoruz. Yuvarlanmamak için dallara tutunuyor, öyle çalışıyoruz. Zorlanınca pes ediyoruz. Nimet Hanım ve çocuklarında yorgunluk izi yok, yüzleri gülüyor. Ama dertleri de az değil. Bu sene mahsul az, fiyat düşük. Emeklerinin karşılığını tam olarak alamadıkları için içleri buruk. Anadolu insanı, espirisini, güler yüzünü, ikramını eksik etmiyor... Vedalaşıp ayrılırken, sarp bir yerde fındık toplayan nine dikkatimizi çekiyor. Nimet Yılmazın annesi imiş. Bu yaşında çalışan dinç nine halinden şikayetçi değildi, biraz utandım... Fındık bahçesinin kenarında kivi bahçesine dalıyoruz. Karadeniz insanı çalışkan, yetişebilecek her ürünü deniyor. Sahilden Ordu istikametine doğru gidiyor, yolumuz üzerindeki Bulancak ve Piraziz ilçelerinın de tıpkı sahildeki diğer ilçeler gibi çok şirin ve güzel olduğunu görüyoruz. Giresun, güneye doğru oldukça geniş yer kaplamakta. İç kesimlerde iklim, bitki örtüsü ve diğer coğrafi özellikler değişik özellikler göstermektedir. Tarihi bir yerleşim yeri olan Şebinkarahisar, tarihi eserleriyle göz kamaştırıyor. Yağlıdere'nin kemer köprüleri, Dereli'nin tabiatı, Doğankent'in akarsuları, Alucra'nın Yaylaları ve diğer güzellikler anlatmakla bitmez.
Hasat zamanı sokaklar boşalır, herkes fındık bahçelerine akın eder...
Bereketli memleket Giresun'da birçok meyve yetişiyor... Kivi de o meyvelerden...Leziz mi leziz
Giresun, zengin bitki örtüsü ile kaplıdır. Bu özellik mutfak kültürünü doğrudan etkilemiştir. Yörede yiyecekler genel olarak otsu bitkiler, yıllık bitki yaprakları, diken uçları, sebzeler ve mantarlardan oluşmuştur. Sehil kenti olan Giresun'da deniz ürünleri de önemli bir yer tutar. Giresun mutfağının; Hamsi Böreği, Karalahana Çorbası, dolması ve diblesi, Isırgan Püresi, Mısır Ekmeği, Fasulye Turşusu, Kiraz Tuzlaması, Pezik Mıhlaması, Mevercen Kavurması gibi zengin çeşitleri bulunmakta. Giresun'un bazı yöresel lezzetlerini öğrenmek için, Ayvasıl Balık Lokantası'na gidiyor, bu yöresel yemekleri kayın validesinden öğrendiğini söyleyen Mihrican Özdemir'den dinliyoruz.
Kiraz Tuzlusu
Kiraz, mevsiminde toplanır, taze iken tuzlanır. Kullanılacağı zaman, ihtiyaç kadar alınır, çekirdekleri çıkarılır, akşamdan sabaha kadar suda bırakılır. Tereyağında soğan kavrulur, üzerine elle sıkılmış susuz kiraz konur, kavrulur, 2 dakika sonra servise hazır hale gelir.
Taflan
Karayemiş toplanır, kiraz gibi tuzlanır, aynı işlemlerde geçirilerek servise sunulur. Tuzlanmış kiraz ve taflan bir sene dayanır, istendiği zaman ihtiyaç kadar alınır.
Tavuk Mantarı
Tavuk Mantarı Haziran-Temmuz aylarında ormandan toplanır; temizlenir, ayıklanır; tereyağında soğanla kavrulur, servise konur.
Mevercen (Dikenucu)
Dikenucu (kırmızı meyve veren dikenin o seneki sürümü) toplanır, haşlanır. Tuz eklenerek kavrulmuş soğana, haşlanmış mevercen de katılarak 2 dakika kavrulur, servise verilir.
Fındık ezmeli kadayıf
Kadayıf kızartılır, içine eşit miktarda fındık ezmesi katılıp karıştırılır, sonra düzeltilerek satışa sunulur.
Güzel şehir
Giresun'a yıllar önce rahmetli Sakıp Sabancı ile gitmiş, Yayla Ağası yapmıştık. O zamanlar yeşil olan yerlerde şimdi beton bloklar dikilmiş. Tabiat da hıncını sellerle mi alıyor, ne... Şehre gelen her yabancının ilk yaptığını yapıyor, Giresun Kalesi'ne çıkıyoruz. Şehrin merkezinde bulunan tarihi kale eşsiz bir seyir noktası. Hala ihtişamını koruyan surlara çıkıyor bir bütün olarak Giresun'u, denizle yeşilin kucaklaşmasını seyre dalıyoruz. Doğu Karadeniz'in insan yaşayabilen tek adası, Giresun Adası da kaleden çok güzel görünüyor. Giresunlular için çok iyi bir dinlenme yeri olan Kale'de Topal Osman Ağa'nın anıt mezarı, dinlenme yerleri, park ve bahçeler bulunmakta.
Şehirde gezmeye başlıyoruz, yormayan, rahat bir şehir. Karşımıza bir türbe çıkıyor, üzenirde "Seyyit Vakkas Hazretleri 1461 yazısı bulunmakta. Fatih Sultan Mehmet Han Hazretleri zamanında büyük hizmetleri olan ve bir çatışma esnasında şehit düşen Uç Beyi Seyyit Vakkas Hazretleri... Bu güzel şehrin de manevi sahibini bulmanın sevincini yaşıyorum... Şehrin bozulmamış, korunmaya alınmış semti, Zeytinlik Mahallesi; tarihi Giresun evlerinden oluşuyor, şehrin geçmişteki dokusunu oluşturuyor... Doğu kesiminde, tepe görülüyor; Gedikkaya. Mesire yeri olarak kullanılan önemli bir alan. Giresun'un güzellikleri karşısında ağzı açık kalmış dediler. Giresun gerçekten güzel..