Doktorları kaçırmakla ne yapılmak isteniyor?

A -
A +

Sayın İçişleri Bakanı, Sağlık Bakanı ve diğer Bakanlar; Hakkari'de görev yapmakta olan biz doktorlara ve sağlık personelinin maruz kaldığı maddi ve manevi yaptırımlar; ya görevden istifa etmemize, ya il dışına tayin talebinde bulunmamıza, ya da isteğimiz dışında il dışına tayin edilerek, Hakkari'ye hizmet vermekten alıkonulmamıza sebep olmaktadır. Bizlerle ilgili maddi ve manevi yaptırımlardan bazı örnekleri kısaca sunmaya çalışacağız: Sağlık Bakanlığı personeli olan ve ataması Sağlık Bakanlığı'nca yapılabilen biz doktorlar ve diğer sağlık personeli; hiçbir talebimiz ve gereği yok iken, İl Valiliği'nce il merkezinden ilçeye, ilçeden il merkezine Valilik onayı ile tayin edilmekteyiz. Hakkari'de yerleşik düzeni kurmak zaten zor iken, bizler bu yer değişiklikleri ile ailece perişan edilmekteyiz. Olay bir açıdan psikolojik işkenceye dönüşmekte, çalışma şevkimiz yerini ürkeklik ve endişeli bir bekleyişe terketmektedir. Bazı doktorlar ile ilgili muameleleri kısaca sıralamak istiyoruz: Bölgeden gitsinler diye mi bu eziyetler çektiriliyor? a) Necmettin Selçuk (Diş Tabibi): Uzun yıllardan beri Yüksekova Devlet Hastanesi'nde Diş Tabibi olarak çalışmış, memuriyet yaşantısını takdir edilecek şekilde geçirmiş bir arkadaşımızdır. 2000 yılı sonlarına doğru, sudan bahanelerle Hakkari Devlet Hastanesi'ne atandı, aradan birkaç ay geçtikten sonra tekrar eski yerine iade edildi. b) Uz. Dr. Burak Yılmazer (Aile Hekimi): Kendi talebi üzerine Sağlık Bakanlığı'nca Yüksekova Devlet Hastanesi'ne Aile Hekimi olarak atandı. Sonra basit gerekçelerle önce Hakkari Devlet Hastanesi'ne, bir süre sonra da Şemdinli Devlet Hastanesi'ne atandı. Buralara gönüllü olarak gelinceye kadar memuriyet sicilinde hiçbir leke bulunmayan bu arkadaşımız, bazı suiistimallere tahammül edemediğinden, çeşitli baskılarla sindirilmeye çalışıldı. Kitabına uydurulan lekelerle dosyası kısa sürede kabardı. c) Uz. Dr. M. Fatih Algür (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı): Daha önce uzun yıllar doktor ve Baştabib olarak Yüksekova'da başarılı görevlerde bulunan bu arkadaşımız, gönüllü olarak ikinci gelişinde ataması Sağlık Bakanlığı'nca Hakkari Devlet Hastanesi'ne yapıldı. Ama yine valilik tasarrufuyla, Sağlık Bakanlığı'nca uygun görülmemesine dağmen ve bu hastanede aynı branşta başka uzman doktor bulunmasına rağmen Yüksekova Devlet Hastanesi'ne tayin edildi. d) Uz. Dr. Vahit Ernas (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı): 2000 yılı ortalarında Hakkari Devlet Hastanesi'ne tayin edildi. Çalışmalarından halk oldukça memnun kalmış, ancak bazı yetkililerin teşvikiyle tartaklanır, Valilik de duyarsız kalınca bu arkadaşımız 15.11.200 tarihinde istifa etti. e) Uz. Dr. Şehmus Çelik (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı): Bu arkadaşımız da ihtisasını tamamladıktan sonra, gönüllü olarak 1998 yılı ortalarında Yüksekova Devlet Hastanesi'nde göreve başlıyor. Bu arkadaşımıza atılan iftiralar, çamurlar için bu sütunlar az gelir. Ama meraklı bir yetkili çıkıp da bu arkadaşımızın başına gelenleri araştırırsa, bu bölgede yapılan suiistimalleri de kolaylıkla anlar... Sonunda bu arkadaşımızı da, doktorsuzluktan çocuk ölümlerinde başı çeken Hakkari'nin hizmetinden almaya muvaffak oldular... Bütün bunlara seyirci mi kalacaksınız? Şimdi özellikle siz Sayın İçişleri Bakanı, Sağlık Bakanı ve bütün olarak Bakanlar Kurulu'na sormak istiyoruz; biraz önce örneklerini verdiğimiz bu olaylara, OHAL Yasası'nın yanlış ve fevri kullanımına, bazı yetersiz idarecilerin, zaten bu illerde zor temin edilen doktor ve sağlık personeline reva gördüğü bu uygulamalara ve psikolojik baskıya seyirci mi kalınacak? Son örneğinde verdiğimiz doktor gibi, 12 yılı aşkın bir süre, yurdun çeşitli yörelerinde çalıştıktan ve pırıl pırıl bir sicille Doğu vilayetlerine geldikten sonra; yeterince tecrübe sahibi olmayan idarecilerce hedef tahtasına oturtularak, 1-2 yıl içerisinde çeşitli disiplin cezalarına ve nihayet "OHAL Bölgesi'nde çalışması sakıncalı personel" konumuna getirilmesine vicdanen razı olacak mıyız? 12 yıl tertemiz hizmet veren bir kamu görevlisi, Doğu illerinde 1-2 yıl içerisinde bu kadar mı devlet düşmanı, bu kadar mı hain, bu kadar mı kural tanımaz hale geliyor? Hanginiz buna inanır ve hanginiz bu haksızlığa göz yumabilirsiniz? İlimiz Hakkari, bildiğiniz gibi çok hassas bir yöremizdir. Yeterince tecrübesi olmayan ve keyfi davranan idareciler bu hassasiyeti daha da arttırmaktadır. Devletin koyduğu kurallara en başta onlar riayet etmelidirler. Hakkari'de sağlık personeline ısrarla yapılanlar, sanki "o bölge halkına hizmet edilmesin, onlar hizmeti haketmiyor, ellerinde bulunanı da kaçıralım" mantığına hizmet eden bir kötü imajı çağrıştırıyor. Bu sonuçlara yetkililerin yolaçması, devlete olan güveni zedeliyor. Bütün bunlara milli birlik ve bütünlük anlayışı içerisinde seyirci kalınmamalıdır. ¥ Bir Grup Doktor - HAKKARİ Ek göstergedeki adaletsizlik giderilsin Sağlık Bakanlığı'nın dikkatine; 2001 yılı Temmuz ayından itibaren emekli olan banka, Telekom ve PTT çalışanlarına; emekli ikramiyelerinin %25-30 civarında zamlı ödeneceği söylenmektedir. Ben, Sağlık Bakanlığı'na bağlı kuruluşlarda 40 yıl çalıştım. İki yıllık yüksekokul mezunuyum. 1. derecenin 4. kademesinden, 280 milyon lira maaşla emekli oldum. Alınan ikramiye ile de, bir ev, bir araba almak şöyle dursun, bir evin kapı ve pencerelerine zor yeter. Bu adaletsizlik ek gösterge uygulamasından kaynaklanmaktadır. Sağlık hizmetlerinde çalışanlar dışındaki iki yıllık yüksekokul mezunlarının ek göstergesi 2200 ile 3000 arasında değişirken; 1 derecede olan bu durumdaki bir sağlık personeline uygulanan ek gösterge 1500 olmaktadır. Bu haksızlığa bir an önce son verilmesini ve haklarımızın verilmesini istiyoruz... ¥ Selahattin M. - SAMSUNEk göstergedeki adaletsizlik giderilsin Sağlık Bakanlığı'nın dikkatine; 2001 yılı Temmuz ayından itibaren emekli olan banka, Telekom ve PTT çalışanlarına; emekli ikramiyelerinin %25-30 civarında zamlı ödeneceği söylenmektedir. Ben, Sağlık Bakanlığı'na bağlı kuruluşlarda 40 yıl çalıştım. İki yıllık yüksekokul mezunuyum. 1. derecenin 4. kademesinden, 280 milyon lira maaşla emekli oldum. Alınan ikramiye ile de, bir ev, bir araba almak şöyle dursun, bir evin kapı ve pencerelerine zor yeter. Bu adaletsizlik ek gösterge uygulamasından kaynaklanmaktadır. Sağlık hizmetlerinde çalışanlar dışındaki iki yıllık yüksekokul mezunlarının ek göstergesi 2200 ile 3000 arasında değişirken; 1 derecede olan bu durumdaki bir sağlık personeline uygulanan ek gösterge 1500 olmaktadır. Bu haksızlığa bir an önce son verilmesini ve haklarımızın verilmesini istiyoruz... ¥ Selahattin M. - SAMSUN AÖF öğrencilerine haksızlık yapılıyor Binlerce insanın sırf askerlik meselesini erteletmek için öğrenimini sürdürdüğü AÖF'de aynı anda iş ve okul hayatını bir arada götürmek, çalıştığı yerlerde yükselmek, daha iyi bir hayat standardına sahip olmak için okuyan bizler, ne yazık ki mezun olmak için 1 soru yüzünden 1 sene beklemek durumundayız. Örgün eğitim gören onbinler, bizlerin aldığı notları alsalar, hocalarıyla görüşerek, yeni sınavlar sağlayarak, hoca takdirlerine sahip olarak mezun olurlar. Oysa ben ve benim durumumdaki yüzler, bir makina ile muhatap olduğumuzdan, sadece 1 soru daha az çözebildiğimiz için hayatımızın 1 senesini daha kaybetmekteyiz. Yüksek Lisans umutlarımız, çalışma hayatımızdaki hedeflerimiz 1 sene daha ertelenmekte. Bunca ekonomik sıkıntıya göğüs germeye çalışılan ülkemizde, insanları sırf harç parası alabilmek için mi mahkum ediyorlar, bir yil daha beklemeye? Aralık ve Mayıs aylarında LES sınavı yapılan ülkemizde, AÖF öğrencileri neden sadece Haziran ayında mezun olmak zorundalar? Bizlere tek dersten sınav hakkı verilmesinin önünde yasal engeller mi var? Not: 4 dersten bütünlemeye kalmıştım, 77-65-57-70 notları aldım. Tüm seneye ait ders kitabının sorulduğu sınavlardan aldım bu notları. 57 aldığım sınavdan 1 soru daha çözerek 60 almam lazımmış! Acaba bu ülkede örgün eğitim yapan hangi üniversitede benim notlarıma sahip olan bir öğrenci sınıfta bırakılır, veya mezun edilmez? ¥ M.Gürsoy (AÖF Öğrencisi) - İSTANBUL

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.