"Fiili Hizmet Süresi"nde işverenlerin çaresizliği

A -
A +

SGK Genel Müdürlüğü'ne;

6385 sayılı Kanun'la, gazetecilere 1.10.2008-31.1.2013 dönemi ve bundan sonrası için yeniden fiili hizmet (itibari hizmet) süresinden yararlanma hakkı verilmiş oldu.
Ancak, uygulamada büyük sıkıntılar yaşanıyor. Yapılan düzenlemede, SGK personeline ağır bir yük getirildiği gibi, işverenler de zor durumda bırakıldı. Bu kadar işlemin geriye dönük, kısa bir süre içinde yapılması da ayrı bir sıkıntı. İşverenlerin, sarı basın kartı olan kişiler adına, 30.4.2013 tarihine kadar 32 belge türü ile ek prim belgesi vermesi çok zor . 
Geriye dönük, önce bütün aylar için iptal bildirge verilmesi, akabinde de 1.10.2008 ve 31.1.2013 dönemi için 01 ve 32 belge türleri için ayrı ayrı ek bildirge verilmesi, hatalı-yanlış bildirimlere sebep olur... 
Bu bilgiler zaten SGK'da var. SGK, ilgili kurumlarla, karşılıklı olarak bu işi daha rahat çözebilir. İşverenler neden zor durumda bırakılıyor?
Bu kolaylık değil, tamamen işi yokuşa sürmekle beraber zulüm oldu.
Ayrıca, basın çalışanının kullandığı izin günleri, neden fiili hizmet zammından düşülüyor? Mademki bir hak verildi, izinli veya izinsiz bütün süreler dikkate alınmalı, yani fiili hizmet sürelerinden sayılmalıdır. Bunları da ayırmak, hem işveren, hem de  SGK için apayrı bir yüktür. Nisan sonuna kadar bu bilgileri vermek mümkün görülmüyor, bu sebeple işverenleri, idari para cezaları ile karşı karşıya bırakmak çok yanlış.
Basın Kartı sahibi SGK'ya  müracaat ederse, SGK  kurumlar arasında iletişim kurarak, müracaat eden basın işçisini bu haktan yararlandırır, iş biter. Ayrıca, bu zor işi işverene yüklemeye ne gerek var? 
Lütfen bu işe çözüm bulun, süre daraldı. Bu işlemin nasıl yürüyeceğine, SGK memurları ve işverenler daha yeni yeni vâkıf oluyor, çünkü daha önce işverenler de yanlış bilgiler aldı.. 
Bu sürenin uzatılarak, daha olumlu bir düzenleme getirilmesi faydalı olacaktır.
İnsan Kaynakları Görevlileri

Çocukları camiden uzaklaştırmayalım!..

Diyanet İşleri Başkanlığı'na;
İzmir'de ikamet ediyorum. Her sene ailece gittiğimiz deniz kenarındaki yazlığımızda, hem dinlenir, hem okur, hem de oğlum Yaz Kur'an-ı Kerim Kursuna devam eder, akşamları oğlumla özellikle dini bilgi ve duygulara yönelik, uzunca sohbetlerimiz olur. 
Ancak geçen yaz, oğlumun her sene gittiği Yaz Kur'an-ı Kerim Kursu, caminin bitişiğindeki sınıfta yapılmaya başlandı. Oğlumun önceki  yıllardaki heyecanı kalmadı.. Hoca aynı hoca, sadece kurs ortamı farklı. Ama bu ortam farkı, kurstan alınacak faydayı çok aşağılara indirdi. İlçe Müftülüğü'nü ve İzmir İl Müftülüğü'nü aradım, onlara da durumu anlattım, ancak telefonda görüştüğüm görevliler konuyu çok önemsemediler. "Bazı ilçelerin bazı camilerinde bu tür odalarda kursun yapıldığı, bunda bir problem bulunmadığı, neresi uygun görülmüşse orada kursun yapılabileceği" gibilerden cevap verdiler. 
Önceki yıllarda kurs camide yapılırken, oğlum her gün caminin öğrendiği bir bölümünü benimle paylaşır, o bölümün fonksiyonu hakkında uzunca konuşurduk. Hatta bir keresinde sarık ve cübbe ile çekildiği resmi, "bana çok yakışmış, ben de imam olabilir miyim?" diye, evde  günlerce  konu olmuştu. Ayrıca, minberde, kürsü ve mihrapta çektirdiği  resimlerini de sosyal medyada paylaşmıştı. Cami çocuk için 8 aydır devam ettiği okul sınıfından farklı bir mekan idi. Bu da ayrı bir heyecan katıyordu.
Yaz Kur'an-ı Kerim Kursundan amacımız, çocuklarımıza hem dini bilgi, hem de dini duygu kazandırmaksa, inanın o mekanın farkı o kadar çok ki, bunu ben anlıyorum da Diyanet'in uzmanları nasıl anlayamıyor, merak ediyorum. 
Bu uygulama çocuklarımızı Camiden uzaklaştırmıyor mu?
Acaba İzmir'e has bir uygulamamı bu durum?
Bu yaz aynı hata yapılmaması dileğiyle.
Dr. Belgüzar Mutlu-İZMİR


Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin cevabı
15 Nisan 2013 Tarihli gazetemizin bu köşesinde, "İş kazası geçirdim, raporum verilmiyor" başlığı altında, Mehmet Sucuoğlu'nun şikayet mektubuna yer verilmişti.
Konuyla ilgili olarak, Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi yöneticisi Opr. Dr. Yaşar Doğan imzasıyla gelen açıklama şöyle:
"Muhammet Sucuoğlu, 09.01.2013 tarih ve 525 sayılı Vergi Dairesi Başkanlığı'nın yazısı ile, vergi indiriminden yararlanmak amacıyla, Sağlık Kurulu raporu almak üzere, 24.01.2013 tarihinde Hastanemiz Sağlık Kurulu'na başvurmuştur. İlgiliye, kas iskelet sistemi ile ilgili 'sağ ön kol ve sağ el dorsalinde yara sekeli, sağ el bilek fleksiyonunda orta derecede kısıtlılık mevcut' olduğunu belirten %23 oranında heyet raporu verilmiştir. Kişilerin özür oranı, Resmi Gazete'de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik gereğince, heyette görevli hekimler tarafından, özür durumuna göre belirlenmektedir.
Ayrıca Hastanemiz Sağlık Kurulu poliklinikleri ayrı bir binada olup, rapor için başvuran hastalar, poliklinik hastalarından ayrı olarak aynı gün içerisinde kendileri ile ilgili  branş polikliniklerinde  muayene oluyor, aynı gün içerisinde Sağlık raporları işlemleri  tamamlanıyor.
Kişi; şikayetinde iddia ettiğinin aksine, Sağlık kurulumuza 'Malulen emeklilik' için değil, yukarıda da açıkladığımız üzere, 'Vergi İndiriminde Yararlanmak' üzere sağlık raporu talebinde bulunmuştur."


Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ 
İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.