Ben 63 yaşında emekli eşiyim. İzmir Karşıyaka'da oturmaktayım ve burada bulunan SSK Karşıyaka Dispanseri'nden faydalanmaktayım. Ancak son günlerde yaşadığım, beni fazlası ile üzen durumu size yazmak ve aciliyetle çare bulmanızı rica etmek zorunda kaldım. Öncelikle pek çok rahatsızlığım olması nedeniyle sağlığımın hiç de iyi olmadığını söylemek istiyorum. Rahatsızlıklarım: Raporlu bir kronik bronşit-astım hastasıyım. Yürümekte, hava almakta zorlanıyorum. Sürekli mide ve barsak sorunlarım nedeni ile tedavi görmekteyim. Yaşımın gereğinin çok üzerinde bir kemik erimesi hastasıyım. Yine tedavi görmekteyim. Yürümekte zorlanıyorum. Çok uzun yıllar psikiyatri tedavisi gören bir hastayım. (30 yaşından beri) özellikle bazı dönemlerde bu rahatsızlığım hat safhaya çıkmaktadır. Bir dakikada muayene Bütün bu rahatsızlıkları yaşarken hayatımın nasıl ıstırap çekerek geçtiğini lütfen düşünmenizi rica ediyorum. Bu düşünceniz ışığında aşağıdaki olayları benimle yaşamanızı rica ediyorum. İki ay kadar önce Dahiliye Servisi'nde bir uzman doktordan saat 14.00 için telefonla randevu aldım. İki saat bekledikten sonra randevuma saat 15:45'te girebildim. Zira saat 15:45'e kadar doktor hanım sürekli istirahat molası vererek hastaları muayene etti. Sonra mesai bitimi yaklaşınca birer dakikalık sürelerle hasta kabul etmeye başladı. Muayene diyemiyorum, çünkü neyin var deyip reçete yazıyor, cümlemizin bitmesini bile beklemiyordu. Midem diye başladığım cümlemi tamamladığımda reçetem elimde idi. İtiraz edip sorunumu anlatmaya devam etmek istedim, kötü bir dille kovalandım. Yollarda ölmek istemiyorum 6-17 Mayıs 2002 tarihleri arasında Tepecik SSK'da Fizik Tedavi bölümünde kemik erimesi için yatarken psikiyatri doktoruna çıktım. Ve doktor benim acilen psikiyatri tedavisine yeniden başlamam gerektiğini söyledi. Yine şikayetlerim çok artmıştı. Ancak hastalığım dolayısıyla bana uzak olan Tepecik SSK yerine Karşıyaka SSK'ya gittim burada ilaç yazmadılar. Sonuç olarak, ben bir emekli SSK hastası olarak yollarda mı ölmek zorundayım? Aciliyetle sorunuma (hatta tüm hastaların sorununa) çözüm bulmanızı insaniyet adına rica ediyorum. Son çaremiz sizlersiniz. Herkes görevini saygı ve insan sevgisi içinde yapmalıdır. Bu ilke doktor hanımlara bir kere daha hatırlatılmalıdır. Hastalara hizmet vermek üzere oradalar. SSK'yı beğenmiyorlarsa orada çalışmak zorunda değiller. > Münevver Koç - İzmir Lütfen birileri yardım etsin Bahçelievler'den Leyla rumuzuyla yazan bir okuyucumuz, kocasının bir süredir işsiz ve sinir hastası ve kendisinin de panik atak hastası olduğunu belirtiyor. Durumu çok iyi olan ailesinin, razı olmadıkları bir evlilik yaptığı için kendisini reddettiklerini ve problemleriyle yüzüstü bıraktıklarını belirten Leyla, hayırsever vatandaşlardan yardım bekliyor. Kaynakçılık yapan kocasına iş bulunması halinde durumlarının biraz da olsa düzelebileceğini söyleyen 34 yaşında ve bir kız annesi Leyla, sinir hastası kocasının kendisi ile sürekli kavga ettiğini anlatarak şöyle konuştu: "Evimin elektrikleri kesildi. Kocam iş bulmak için çaba göstermiyor. Çoğu kez ekmek alacak para bulamıyorum. Parasızlık yüzünden ilaçlarımı düzenli olarak kullanamıyorum. Kızımın da geleceğinden endişeliyim. Lütfen bana birileri yardım etsin." Kutu içecekleri açarken yıkayın Bir okuyucumuzdan gelen maili sizinle paylaşmak istiyorum. Okuyucumun eline geçen bir haberde İsviçre'de bir kadın, kutu içeceğini içtikten bir gün sonra hayatını kaybediyor. Otopsi sonucunda kadının Leptospiroz fulgurante'den öldüğü anlaşılıyor. Kutu kontrol edildiğinde ise üzerinde fare urini bulunduğu, yani leptospiras ile kirlendiği ortaya çıkmış. Fare urini kutuya bulaşmış ve kurumuş, bu da Leptosiproz'u ortaya çıkaran leptospiras içeriyor. Bu kutuların bazen farelerin yaşadığı sağlıksız depolarda muhafaza edildiği ve temizlenmeden pazara sürüldüğü belirtilen haberde kutular satın alındıktan sonra bulaşık deterjanı ile özenle temizlendikten sonra açılması gerektiği belirtiliyor. Kutu içeceklerin bolca tüketildiği şu yaz sıcaklarında lütfen bu uyarıları dikkate alın. İGDAŞ'a teşekkürler Adil Sokak sakinleri adına 6 Şubat 2002 tarihinde bu köşede "Sokağımıza doğalgaz ne zaman gelecek?" diye sormuştum. İGDAŞ Genel Müdürlüğü nezaketle cevap verdi. 15 Temmuz 2002'de Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Ali Müfit Gürtuna'nın da katılımıyla temel atıldı. Şu anda Bağcılar Demirkapı Mahallesi Adil Sokak'a ve komşu sokaklara doğalgaz boruları döşendi. Sayın ilgililere sokağımız sakinleri adına teşekkür ediyorum. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı "Ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz" atasözü mucibince ülkemizin ve milletimizin şu bunalımlı günlerinde süratli iş bitirmede örnek teşkil etmektedir. Sokak sakinleri olarak çeşitli kamu kurumlarıyla sorunlarımız vardır ve çözülememektedir. Milletin sesine kulak veren idarecilerin başaramayacağı işin olmadığını büyükşehir belediyesi ispatlamaktadır. Hükümet ve partizanca hareket eden siyasetçilerimiz partiler üstü bir çalışma sergileyen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı, yatırım rekorları kırarak İstanbul'un bir asır sonraki su problemini çözmeye çalışan İSKİ Genel Müdürlüğü'nü ve İGDAŞ Genel Müdürlüğü'nü örnek almalı. Dört kıtada adaletle hüküm süren ecdadımızın gücü bizim yapabileceklerimizin de teminatı olmalıdır. Ayrıca Türkiye Gazetesi'ni "Konuşan Türkiye" köşesinde milletimize dert ve sıkıntılarını dile getirme fırsatı tanıdığı ve halkın problemlerinin çözümünde yardımcı ve etkili olduğu için sokak sakinleri adına tebriklerimizi ve teşekkürlerimizi sunuyoruz. > Adil Sokak sakinleri adına Ahmed Arkun