İstanbul Ambarlı Liman Bölgesi'nde; HABAŞ A.Ş., aktif heyelanlı bir alanda, yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı LPG Depolama ve Dolum Tesisi inşa etmek istemektedir. O yörede yaşayanlar haklı olarak büyük tepki göstermektedirler. İstanbul Çevre Konseyi Genel Sekreteri Av. Tunay Gürsel'in ilgililere verdiği itiraz dilekçesinden alarak aşağıda belirttiğim bilgileri okuyunca dehşete düşmemek mümkün olmuyor. "Kanunlar, kurallar bu kadar ihlal edilir mi, insan hayatı bu kadar mı ucuz, bütün bunlar için ne bedeller alınıyor?" soruları ister istemez akla geliyor... Ambarlı limanında halen 10 kuruluş bulunmakta ve 2500 kişi çalışmaktadır. Yakın çevresindeki toplu konutlarda 40 bin kişi oturmakta olup, bu nüfusun yakın bir gelecekte 250 bin kişiye ulaşması beklenmektedir. Bu alan, stratejik özelliği olan özel sektör limanının alanı içinde olup; Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü'nün "heyelanlı bölge" olarak kabul ettiği ve 5 ayrı davanın devam ettiği bir yerdir. Habaş A.Ş tarafından alınacağı öne sürülen tedbirlerin de sonuç vermeyeceği, İTÜ, İstanbul Üniversitesi ve Kocaeli Üniversitesi uzmanlarınca resmi belgelerle ifade edilmektedir. Dünyada bir örneği yok Habaş A.Ş., heyelanlı bu parselde, dünyada bir örneği bulunmayan; yanıcı, parlayıcı, patlayıcı ve boğucu LPG depo ve dolum tesisi inşa faaliyetlerine, hukuk ve mevzuata aykırı olarak devam etmektedir. Halbuki, buradaki tehlikenin dehşet verici boyutta olması sebebiyle, hiçbir yetkili göz yummamalıydı. Nitekim İstanbul İl Çevre Müdürlüğü, 11.01. 2000 tarih ve 61 sayılı yazısı ile, hiçbir tesir altında kalmaksızın, ilgili firmanın bu tesis için yaptığı daha ilk müracaatı, ".... planlanan faaliyetin belirlenen alanda gerçekleşmesinin mer'i mevzuat açısından uygun olmadığına karar verilmiştir." diyerek reddetmiştir. Fakat, yer aynı yer, tesis aynı tesis, şartlar aynı şartlar, mer'i mevzuat aynı mer'i mevzuat ve Çevre İl Müdürlüğü aynı Çevre İl Müdürlüğü olmasına rağmen; birkaç ay geçtikten sonra, ne oldu veya ne değişti de bu sefer evvelki kararın aksıne "... mer'i mevzuat açısından Valiliğimizce uygun olduğuna karar verilmiştir." şeklinde, 22.11.2000 tarih ve 2679 sayılı yazıyı yazabilmiştir. Bunun sebepleri mutlaka açıklanmalıdır. Bütün kuruluşlar karşı Habaş A.Ş.'nin yapmak istediği tesis için aşağıda görüldüğü gibi ilgili resmi kuruluşlar hep olumsuz rapor vermişlerdir. a. Denizcilik Müsteşarlığı, İstanbul Bölge Müdürlüğü 28.12.1998 tarih ve 6481 sayılı yazısıyla açıkça olumsuz olan görüşünü gerekçeleriyle net bir şekilde ifade etmiştir. b. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü'nün 20.11.2000 tarih ve 16670 sayılı yazısında da olumsuz görüş bildirilmiştir. c. Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü Habaş'ın yerinin uygunsuz olduğu kararını 5 kez ard arda bildirmiştir. d. Devlet Su İşleri 14. Bölge Müdürlüğü'nün 08.12.2000 tarih ve 6128 sayılı yazısında, "LPG depolama tesislerinin deprem gibi doğal bir afet sonucu veya başka nedenlerle yanması veya patlaması, liman tesislerini ve civardaki yerleşim alanlarını tahrip ederek büyük zararlara sebep olur." denilmektedir. e. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, BOTAŞ Genel Müdürlüğü 14.12.2000 tarih ve 6128 sayılı raporunda olumsuz görüşünü çok açık, anlaşılır ve kesin bir ifadeyle şöyle belirtmektedir: "Habaş tarafından çok büyük kapasitede LPG tanklarının yer alacağı bir tesisin kurulması, geleceğe yönelik büyük bir tehlike hazırlayacaktır..." Bakanlığın sorumluluğu Bütün bunlara rağmen neler oldu da bu tesis bitirilme safhasına getirildi? Bunda Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın büyük sorumluluk payı vardır. Şöyle ki: Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü; 1) ÇED Yönetmeliğinin 6. Maddesi'nin "ÇED raporu hazırlanıp Çevre Bakanlığı'ndan faaliyet hakkındaki olumlu karar alınmadıkça, bu faaliyetler için hiçbir teşvik, onay, izin ve ruhsat verilemez" emredici hükmüne aykırı olarak, ÇED olumlu raporu olmadan planı onaylamıştır. 2) Kıyı Kanunu'nun 11. maddesinde bildirilen "..... Maliye Bakanlığı'ndan izin alınması zorunludur." amir hükmüne aykırı olarak, bu izin alınmadan planı onaylamıştır. 3) Maliye Bakanlığı, Milli Emlak Genel Müdürlüğü'nce, bu sahanın 3. kişilere, yani Habaş'a kiraya verilemeyeceği 5 ayrı yazı ile bildirilmesine rağmen, bunlar dikkate alınmayarak plan onaylanmıştır. Bunlar gibi daha burada sayamayacağım bir sürü usulsüz iş yukarıda adı belirtilen kurumca yapılmıştır... Bütün bunlara ilaveten, ruhsat veren Yakuplu Belediye Başkanlığı, verdiği ruhsatı, mevzuata aykırı olduğu için iptal etmiştir. Hatadan dönün! Bütün bu yazılanlar ve yer yokluğundan yazamadığım bir o kadar gerçek karşısında, hâlâ bu tesisi inşaya devam edenler, buna onay verenler bir daha düşünmeliler. Bölgeyi, hatta bütün İstanbul'u ateş topuna çevirme ihtimali olan bir bombanın sorumluluğu, hiçbir bedel için kabul edilemez. Bu, akla da mantığa da aykırıdır. Zaten İstanbullular bu tehlikenin çapını anladığı an, belki ilgililer yaşamak için başka ülkeler aramak zorunda kalacaktır. Buna, izin veren siyasiler ve bürokratlar dahildir. Birkaç kiremiti üst üste koyup 30 yıldır sığınan gariban vatandaşın karşısında aslan kesilip, bunu başına yıkan belediyeler, böyle bir kanunsuzluk, böyle bir tehlike karşısında neden susuyor? Gerçi seçim beyanatında yeşil alan yapacağına söz verdiği yeri bile TIR garajı yapan Yakuplu Belediye Başkanı'ndan başka birşey beklenmiyor, ama ya başkaları... Vergi tahsil kolaylığına bakın! Anapara, faiz toplamını 18 aya böldünüz. İster istemez kabul ettik. Şahıs yaparsa tefecilik, Maliye yaparsa normal... Kabul, kabul de, vatandaş 1, 2, 3. taksidi ödedi. Dördüncüde takıldı. Şimdi yapılan ise, başa dön, her şeyi sil... Mantık bunun neresinde? Tahsilat yapmak istiyorsan, ödenmeyen ayı arkaya atıp, tahsilata devam edeceksin. 18 ay sonunda toplayabildiğini toplayacaksın, toplayamadıklarının üstünde istediğin işlemi yürüteceksin. Bu söylediğim, vergi toplamaya niyetli olanlar için. Üzüm yemeye niyetin varsa, bağcıyı neden döversin ki... Yaptığınız hatadan dönün, benden hatırlatması... * Rıza Birik - BANDIRMA Telekom'dan açıklamalar * Özel Tarifeli Telefon Mesaj Servisleri, telefon kullanıcılarının bilgi, eğlence, abone yapma ve benzeri konularda firmalara tahsis edilen 0900'lü numaraları arayarak yararlandıkları bir hizmettir. Özel Tarifeli Telefon Mesaj Servislerini arayıp, aramamak tamamen abonenin tasarrufu altındadır. Bunun yanısıra telefonlarını 0900'lü aramalara kapattırmaları durumunda ise kendilerinden herhangi bir ücret de alınmamaktadır. Ayrıca, abonelerden bu numaraları aramadıklarına ilişkin şirketimize ulaşan her türlü şikayet titizlikle incelenerek sonuçlandırılmaktadır. * 1 Aralık 2000 tarihinde uygulamaya konulan Türk Telekom İnternet Tarifesi ile internet kullanım ücretleri; 1 aylığı 2.500.000, 3 aylığı 6.000.000, 6 aylığı 10.000.000, 1 yıllığı 15.000.000 TL'ye düşürülmüş ve 2001 yılında da bir değişiklik yapılmamıştır. Telefon üzerinden internete erişim ücretleri, yeni düzenlemeye rağmen (145, 822 ve 200'lü numaralardan) telefon görüşme ücretlerine nazaran %82 daha ucuzdur. Ayrıca Fransa'nın 1/10'u, Almanya'nın 1/5'i, İsviçre'nin 1/6'sı kadar olan internet erişim ücretiyle Türkiye, Avrupa'nın en ucuz ülkesidir. İnterneti teşvik adına Türk Telekom, internete erişim numaralarına yönelik aramaları maliyetinin çok altında sunmaktadır.