Kültürüne, benliğine yabancılaşmış bir neslin taşkınlığı!

A -
A +

İnancımızda ve kültürümüzde ağaç dikmeye teşvik vardır. "Bir ağacın gölgesinden veya meyvesinden faydalanıldığı müddetçe, o ağacı dikene sevap yazılır" ilkesiyle hareket ederiz. Yollarda; buradan geçip gidenlere eziyet veren şeylerin kaldırılıp temizlenmesinin önemi ve sevabı hep anlatılır.

Ağaca elbette değer verilir ama yol genişletmesi gibi insanlara hizmet amacıyla, gerektiğinde ağaç sökülüp uygun yerlere dikilebilir.
İstanbul Belediyesi ve başka belediyelerimizin ağaçlandırma faaliyetlerinin ne denli büyük olduğu herkes tarafından biliniyor, devamlı yeni parklar, yeşil alanları yapılıyor.
Birkaç ağacı, parkı bahane ederek; bazı şehirlerimizde yapılan gösterilerle, gürültülerle, kırıp dökmelerle, yolların mezbelelik haline getirilmesiyle nice gönülleri kırdıklarını, halkımızı rahatsız edip,
huzurunu kaçırdıklarını hiç düşünmüyorlar mı?
Birçok evin penceresini açıp, teneke çalmalarına şahit oldum, gece yarılarına kadar uyuyamadım. İyi niyetle, bilmeden böyle kalabalığa katılmış vatandaşlarımızın; vurup-kırmaları, resmî-gayriresmî kurumların ve özel kişilerin malına-mülküne-canına vahşice saldırıldığını gördüğü an, böyle kalabalığa notunu verip terk eder. Bu yapılanların kültürümüze aykırı olduğunu teşhis eder ve sessizce onlardan ayrılır. Eğer benliğimizi kaybetmemişsek, eğer günahtan zerre kadar korkuyorsak, onların suç ortağı olamayız.
Öyle zannediyorum ki, bir asra yakın zamandır kültürümüzden, benliğimizden koparılmış bir nesil bu fitili ateşliyor. Birkaç ağacın sökülmesi değil, o entellerin sinir olduğu bazı değerlerimizin, sembollerimizin (cami gibi) Taksim'de yapılacak olması da o neslin fitilini ateşliyor, böyle çıldırtıyor...
Tedavi için teşhisimizi iyi koyalım; bütün zaferlerimizin temelindeki iman gücünün tazelenmesi için gayretler gösterelim. O zaman, ancak vahşi Batıya yakışan ve onların teşvikiyle olan bu vahşetlerden tiksinenler çoğalır, batının komplolarına uyanlar pek azınlıkta kalır, ülkemiz, tarihine yakışır şekilde huzur içinde yürür ve şahlanır.
Opr. Dr. Ethem İlhan Olgay


Çiftçiler arasındaki bu ayırım neden?
"18 Nisan 2013 tarih ve 28622 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6456 sayılı Kanunun 53. Maddesinde bahsedilen 'tarımsal amaçlı kooperatiflere veya bu kooperatiflerin ortaklarına' ifadesinde yer alan kurum ve kuruluşlara kurumumuz dahil değildir" ifadesini kullanan Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Müdür Yardımcısı Oktay Malyemez'in açıklamasıyla kafamız allak bullak oldu. Oysa biz çiftçiler, Tarım Kredi, Kredi Kooperatifi olarak bunu anlıyoruz.
Hükümetimiz, bir Tarım Kredi Kooperatifi'ne başka kanun, Doğudakine başka kanun mu çıkarıyor? Bunda ne hikmet var? Tarım Kredi Kooperatifi'nin bir yetkilisi olarak; Orman Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ile ilgili bir kanunla ilginizin olmadığını söylerseniz anlarız da, bu kooperatif ayırımı kafamızı karıştırdı.
Bizler bu kurumdan hayvan aldık, tanesi 8 bin 500 lira, yanında danası yok. Emek verdik, yaza çıkardık, samanı, yemi pahalı alıp verdik. Bu kanun küpe numarası çift olan hayvanlar için çıkmış da denebilirdi. Veya şu taraftaki kooperatifler faydalanır, diğerleri değil de denebilirdi. Bu çifte standardı bir türlü anlayamadık.
Böyle çifte standart olmaz, borçsa borç, kuraklıktan zarar görmek ise hepimiz gördük, bugün hayvan satan çiftçiler ise biz de satıyoruz. Yani hepimiz aynı sıkıntıyı yaşayan, hepimiz aynı mağduriyete uğramış, hepimiz aynı çiftçiyiz; bu ayırım niye?
Bütün çiftçileri bu kanun kapsamına alın ve bize bir nefes alma fırsatı verin?
Bizler geçen seneki kuraklıktan çok fena etkilendik ve borcumuzun yarısını bile ödeyecek güçte değiliz.
Aslında o şikâyet ve isteğimizi Tarım Bakanlığı'na yazmıştık, "kooperatifler arasında, çiftçiler arasında ayırımcılık yapmayın" demek istemiştik...
Akyakalı Çiftçiler-KARS

Lütfen Allah rızası için bunu önleyin!..
Diyanet İşleri Başkanlığı'na;
İki yıldır "Yaz Kur'an-ı Kerim Kursları"yla ilgili problemimiz var ve bir türlü çözemiyoruz. İki yıldır 2 kızımın ve bir oğlumun her yıl devam ettiği İzmir'in sahil beldesindeki Yaz Kur'an-ı Kerim Kursu binasının bir bölümünde de cami hocası erkek öğrencilere ders veriyor. Biz bundan çok rahatsız oluyoruz. Şöyle ki; iki sınıflı küçücük bir bina, küçücük koridor, bir sınıftaki öksürük diğer sınıftan duyuluyor neredeyse, koridorlarda erkek-kız seviyesiz şakalaşmalar. Orada bulunan kız tuvaleti, erkek öğrencilerin gözü önünde, kızların tuvaleti kullanmaları-ya da kullanamamaları vs. vs...
Erkek öğrencilerin yaz kursunu camide yapmasının daha doğru olacağını cami görevlisine söyledik, il ve ilçe müftülüğü yetkilileriyle görüştük ama maalesef 2 yıldır hiçbir mesafe alamadık. Cami kirlenirmiş! Çok komik bir gerekçe. Erkek öğrencilerin kursu da maalesef yine kurs binasında olacakmış. Artık cami hocasına soramıyorum bile. İki yıldır aynı cevapları almaktan bıktım.
TV'de reklamınızı gördüm ne güzel, erkekler camiye koşuyor hem de o manevi atmosferi kokluyor. Her nedense İzmir'de bunu sağlayamadık. Anlattıklarım benim ve kızlarım için büyük problem. Hatta oğlum için bile, yaz kursunda dinî-ahlaki bilgi alması beklenirken, oğlum diğer erkeklerin şahit olduğu kız-erkek maceralarını anlatıp duruyor. Lütfen bu işi düzeltin!..
Hayrünnisa-İZMİR


Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ 
İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.