Her Müslümana vacip ya da sünnet olan kurban ibadeti, son yıllarda giderek üzerinde spekülasyonlar yapılan bir ibadet şekline bürünmektedir. Bir Müslüman'ın kurban kesmede dikkat etmesi gereken fiziki bilgilerin ve kurban kesme şartlarının dışında, "Kurbanın kurban olması", kurban kesmenin fazileti ve dini önemi insanlar arasında fazla önemsenmeyince, hassas gönüllerin bu konudaki çabaları da boşa gitmeye başlıyor. "Kurban kesilmiş olsun da nasıl olursa olsun, bu emr-i ilahiyi bir şekilde atlatalım da kurtulalım" havası çoğu kişide hakim oluyor. Ne yazık ki çok acı olan bu hal ve hareketler, kulun kurban kesme sonunda ermesi gereken faziletlerin de kaybolmasına sebep olmaktadır. İlmi kitaplarda kurbanın kelime anlamı olarak "yakınlaşma"dan söz edilir. Allah'a yakınlaşma gayesiyle, O'nun verdiği mallardan, kurban edilmesi mümkün olan emredilen özelliklere sahip bir hayvanı, emredilen, şekilde ve yine Allahü teâlânın rızası için boğazlamak demektir. Kurbanı keserken halis bir niyetin olmaması durumunda kabul edilmeyeceği bildiriliyor. Halis niyet, canı gönülden, nefis ve şeytanın vesveselerine kapılmadan Allahın verdiği malı yine Allahü teâlânın rızası için hibe etmek, harcamaktır. Kurbanı halis şekilde kesen, biricik evladı İsmail aleyhisselamı dahi gözünü kırpmadan feda etmeye kalkan, Rabbimizin hediyesi 'Koç'u bir ibadet örneği yapan İbrahim aleyhisselam olmuştur. "İbrahim Milleti"ndeniz diyorsak, o "Halil" olan büyük peygambere benzemek için elimizden geleni yapmamızla mükellef olmalıyız. Sünneti seniyyelerine sıkı sıkıya bağlı olmamız gereken, şefaatine ihtiyacımız bulunan Resulullah aleyhisselamın, "kurban kes" emri geldikten sonra, her yıl kestiği kurbanlar bir yana, yaptığı hac ibadeti sırasında 63 kurbanı kesmesindeki inceliğe de dikkat etmez miyiz? "Âlemlerin uğruna yaratıldığı" gönüller sultanı Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed aleyhisselamı da mı örnek almayız? Kurban kesmemek için bahane ararken "kurban kes" ilahi emrini ya da Resullulah aleyhisselamın mealen "Kim imkân bulur da kurban kesmezse bizim namazgâhımıza yaklaşmasın" buyruğundan da mı korkmayız? Gelenek, görenek doğrultusunda, falanca kesti ben de keseyim, konu komşuya ayıp olmasın, kurban kesmemiş demesinler endişesi ile ya da çocuklar et görsün bahanesiyle kurban kesmeye kalkıyorsak, niyetimizi düzeltelim... Bizler ne yapıyoruz, kurban kesmemek ya da kurban kesmekten kaçınmak, bahaneler aramak ya da ucuzundan olsun, fazla etli olsun diyerek nefsimizin kurbanı olduğumuzu anlayamadan kurban günlerini geçiştirmeye çalışıyoruz. Kurban keserken Allahü teâlânın huzurunda İbrahim aleyhisselam gibi, İsmail aleyhisselam gibi tam bir teslimiyet içerisinde bulunmamız gerekir. Durum böyleyken, "bana düşer mi, kurban benim için vacip mi, kaç kilo çıkar, kurban pahalı idi ucuzundan aldım, çok pahalı bu yıl kesmeyeceğim" demelerin arkasına sığınmayalım... Kurbanı ihlâs, samimiyet ve sorumluluk bilinci olan takva ile kesmemiz gerekir. Allahü tealanın emrini, kayıtsız şartsız, düşünmeden, nefse yenik düşmeden, ne olacak, ne olacağım, ne gerek var demeden memnuniyet içerisinde, gönül huzuru içinde ve kesin bir imanla kurbanlarımızı kesmemiz gerekecektir. En güzeli şüphesiz Allahü teâlânın rızasını kazanmak niyetiyle onu bizzat kendinizin kesmesi, ya da kesildiğine şahit olunması, kanını görmenizdir. Güvendiğiniz bir yardım kurumuna verecek olursanız, vekalet işini ciddiye alıp almadıklarını takip edin... Allahü teâlâ kurbanını kurban gibi kesenlerden eylesin, bayramınız mübarek olsun, kurbanınız kurban olsun. Erol Kara Bir şehit kardeşi olarak teşekkür ediyorum Türkiye Gazetesi'ndeki 26.10./31.10.2011 tarihli Serbest Kürsü'de şehit babasının mektubu ve ilgili bakanın buna cevap teşkil eden açıklaması dolayısıyla çok teşekkür ederiz. Devlet büyüklerimiz; şehidimiz evli ise çocuklarını, bekâr ise kardeşlerini kapsayacak şekilde en az 2 aile ferdine kamuda iş imkânı vereceklerini, şehit ailelerinin sosyal haklarının iyileştirileceğini ve şehit ailelerine TOKİ'den ev verileceğini söylemişlerdi. Sonra bir süre suskun kalındı. Sayın Bakanımız Fatma Şahin yüreğimize su serpti. İnşallah dağ fare doğurmaz; şehit kardeşlerinin tamamı ya da en az ikisi işe alınır, anne ve babasına 200'er TL olarak ödenen şehitlik maaşı, şehit ailesinin itibarına yakışır seviyelere çıkarılır, şehit ailelerine TOKİ'den ev verilir... Şehit ailelerine devletimizin sahip çıkmasını bekliyoruz. Bizler başka kapıya gidemeyiz. Gerçekten şehit ailelerinin maddi ve manevi desteğe ve sahiplenmeye çok ihtiyaçları var. Şehit aileleri şehidinin acısı ve üzüntüsünün yanında, ekonomik yokluklarla da mücadele etmeye çalışıyor. Verilen sözler, bir an önce devlet büyüklerimiz tarafından gerçekleştirilsin... Cengiz Dağ (Şehit Kardeşi) TEBRİK: Bayramınız mübarek olsun... Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00