Polis intiharları neden fazla, hiç düşündünüz mü?

A -
A +

Poliste 12 saat mesai sıkıntısı var. Polis meydanlarda, karakollarda, soruşturmalarda hak ihlalleriyle suçlanıyor. Ama, aynı polislerin bir kısmı, olumsuz çalışma şartları sebebiyle intihar ediyor. Bunun kim farkında? 

Telsiz cızırtıları arasında bol bol tekrarlanan "doğrudur, merkez, intikal ettik" gibi ruhsuz kelimeler, eski araçlar, lacivert üniformalar... Saatler süren nöbetler, uykusuz bakışlar, yorgun zihinler ki; bunların hepsi de ayrı ayrı verimi düşürmekte.
2000 yılından bu yana 600'den fazla polis intihar etti. Bunun en az üçte biri kadar da intihar girişimi oldu. Her yıl ortalama 50 polis, beylik silahını şakağına dayıyor ve tetiği çekiyor...
Aldığımız maaş, çalışma saatlerimize bakınca gerçekten de çok az. Ayda 160 saat de, 320 saat de çalışsan aynı maaşı alıyorsun... Fazla mesai yok, yorgunluk diz boyu... Derdini anlatacağın kimse de yok... Her gün itiş, kakış, dövüş, ölenler, kalanlar... Önce 'bütün kötülükler beni mi buluyor' diyorsun. Sonra alışıyorsun ama işte bu alışmayla birlikte de başka biri oluyorsun, sanki sinirlerini alıyorlar. Ama hep de içine atıyorsun işte...
Mesaiye başlayan 250 bin polisin ortak derdi nedir derseniz, "çalışma şartları" deriz. Bir kısmı büro görevinde, saat 9 ile 6 arası memur mesaisi yapıyorlar.
Daha çok operasyonel görevlerde yer alan polisler ise; olağanüstü durumlarda12/12, diğer zamanlarda 12/24 ya da 12/36 sistemiyle çalışıyorlar. Yani 12 saat çalışıp, 12 ila 36 saat arasında dinleniyorlar. Ve hepsi de aynı işi yapmasalar da aynı maaşı alıyorlar...
12/12 çalışan bir polis, ayda 320 saat mesai yapıyor. Daha kötüsü ise; gece, gündüz tamamen birbirine karışıyor. Aileleriyle, arkadaşlarıyla, sosyal çevreleriyle ilişkileri zayıflıyor ve hatta bütün bütün kopuyor. Bir gündüz, bir gece çalışma insan metabolizmasını da çok kötü etkiliyor. Psikolojik tahribatlara da yol açıyor.
Bursa'da yapılan bir pilot uygulamada, polislerin mesaisi "ergonomik vardiya" adı altında, 8 saat mesai, 24 saatlik istirahat biçiminde düzenlendi ve polislerin verimi de çok ciddi ölçüde arttı.
Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personelinin Çalışma Saatlerine İlişkin Esaslar başlığı altında yapılan düzenleme, olağanüstü durumlar ve hizmetin gerekleri dışında, mesai saatleri içinde çalışılabileceğini öngörüyor. Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 61. maddesi komiser ve polislere, haftada 24 saat izin verileceğini öngörüyor. Şu anki hüküm bu olmasına rağmen, bu durum pratikte hiç uygulanmıyor.
1975 tarihli Fazla Çalışmanın Uygulama Esaslarını Gösterir Yönetmeliği de pek dikkate alınmıyor. Meslek kültürü, "fazla mesai için para ödenmesini" tuhaf buluyor... 
Bu olumsuzluklardan doğan "iş stresi" hem polisi, hem de polisten "hizmet alan" kamuyu etkiliyor. Polisler, giderek bunalıma sürüklenirken, bu, göstericilere ya da vatandaşlara da maalesef ki "şiddet" olarak yansıyor.
1996-2005 yılları arasındaki 289 polis intiharının incelendiği araştırmada, 'polislerin, mesleklerinin getirdiği stresle baş edemedikleri, katı hiyerarşi altında doğrudan halkla yüz yüze gelerek, karşılaştıkları problemleri çözmekte zorlandıkları ve kendilerini toplumdan ve çevreden soyutlamayı tercih ettikleri' belirtiliyor.
İstanbul polisinde, Türkiye'deki intihar oranlarının yaklaşık sekiz katı daha fazla intihara rastlanması, intiharların kişisel meselelerden çok, 'doğrudan polislik mesleğiyle, ve mesleğin şartlarıyla' ilintisini ortaya koyuyor. 
Kısacası biz polisler, bitmeyen mesailerden ve istihbarati sorumluluklardan bıktık ve usandık. Bu nedenle de biz, kısacası insanca çalışmak istiyoruz.
              Bir grup polis memuru


Tıbbi Sekreterlere daha çok kadro verilsin
Sağlık Bakanlığı'na; 
Liseyi 2004'te, Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik önlisansını 2007'de, Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümünü de 2010'da bitirdim. En son mezun olunan okulun diploması kullanıldığı için, Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Önlisans diplomamı kullanamıyorum. Defalarca KPSS'ye (Kamu Personeli Seçme Sınavı) girmeme ve kayda değer puanlar almama rağmen, yerleştirmem yapılamamıştır. 
Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği'nde; "İdari İşlerde Çalışanların Görev ve Yetkileri" bölümünde yer alan, "Tıbbi Hizmetlerde Çalışanların Görev ve Yetkileri", 160. maddesinin muhtevasının gözden geçirilmesi ve "bu alanda öğrenim gören, lise ve yüksek öğrenim yapan eğitimli tıbbi sekreterlerin çalışabileceği" ibaresinin eklenmesi gerekmektedir. 
Biz eğitimli Tıbbi Sekreterler olarak, KPSS atamalarında bizlere daha fazla kadro verilmesini istiyoruz. Buna ek olarak, devlet hastanelerinde hizmet veren temizlik firmaları ve benzeri taşeron firmaların sözleşme ile istihdam ettiği "Tıbbi Sekreterler" statüsündeki personel sebebiyle, hastaneler Tıbbi Sekreter talebinde bulunmamakta ve bu da alımları azaltmaktadır. Buna bir çözüm bulunmasını istiyoruz. 
Madem Tıbbi Sekreterlik görevini, lise mezunu tıbbi terminoloji ve yazışma tekniklerini bilmeyen kişilerle taşeron firmalar yapacaktı; neden devlet ve Sağlık Bakanlığı Tıbbi Sekreterlik Bölümü'nün açılmasına izin vererek, 4 yılımızı Sağlık Meslek Lisesinde, 2 yılımızı da önlisansta okuyup, bir çok arkadaşım gibi 6 yılımızı kaybetmemize sebep oldu. 
Sayın Sağlık Bakanım, madem ihtiyaç yoktu, madem atamayacaktınız, madem birkaç aylık halk eğitim belgelerini alanları biraz daha ucuza yerimize alacaktınız, Tıbbi Sekreterlik Bölümü'nü neden açtınız? 
İnşallah memuriyete giriş yaşını aşmadan, verdiğiniz hakkı kullanmamız için önümüzü açarsınız. Kamu hastanelerinde hiçbir sağlık personeli taşeron firmasına bağlı çalışmamaktayken, Tıbbi Sekreterler taşeron firmasından çalıştırılmaktadır. Bu yanlıştan bir an önce dönülmesi ve hakkımızın verilmesini istiyoruz... 
          Recep Çevik


Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ 
İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.