Teknoloji, hastayı "arızalanmış bir robot" olarak görmemize yol açmamalı

A -
A +

60-65 yıl evvel Ankara Tıp Fakültesi'nde okurken, hocalarımızın bizleri en güzel, en idealist şekilde yetiştirebilmek için didinmelerini asla unutamam. Onları her an hatırlar, rahmetle yâd ederim.

"Hastalık yok, hasta var" derlerdi. Aynı hastalık değişik kişilerde farklı seyirler gösterebileceği gibi, aynı hastalık için ilaç yazarken, kişilerin ayrıca tansiyonu, mide-bağırsak-pişik durumları vesair hususları soruşturup, o kişiye uygun ilaçlar yazılmalı. Aynı zamanda aç karnına mı, tok mu kullanacağı, kaç adet kullanacağı reçetede belirtilmeli. Bizler bunları okunaklı şekilde, özenle reçetemizde belirttiğimiz halde, hastalarımıza izahatta bulunurken, bir gönül birlikteliği doğurarak, onlara güven ve huzur vermeye çalışırdık.
Son zamanlarda reçetede 3x1 veya 1x1 gibi, sadece günlük ilaç miktarının gösterildiğini gördükçe, çok üzülüyordum. Hele kodamanlar bunların nasıl ve ne zaman kullanılacağını bildirmek zahmetine katlanmazlardı, zira onların zamanı çok kıymetli idi. "Halbuki kıymetli olan insandır, insanın sağlığıdır" zihniyetinden kopukluk mu başlıyordu?
"HASTALIK YOK, HASTA VAR!"
Şimdi bir de "e-reçete" çıktı. Elbette 60-65 yıl evveline göre teknolojide muazzam ilerlemeler, yenilikler sağlandı. Ama dilerim bu yenilikler; asla insanı tamir edilecek bir makine, arızalanmış bir robot gibi görmesin. Onların derdine çare bulurken, hocalarımızın dediği gibi; "hastalık yok, hasta var" temel anlayışıyla, her insanın ayrı bir âlem olduğu, "robot olmadığı" heyecanı ile hizmet verelim. E-reçete, tedaviyi robotlaştırmıyorsa hürmet ederim. İlgililerin de bu değişikliklerin hastaya daha üstün hizmet sağlayacağı hususunda halkı aydınlatması gerekir.
4-5 ay evvel sağlık ocağımızda kendim için grip aşısı yazdırmıştım. Eczacı benden ilaç bedelini istediğinde, belli yaş üzerinde olanlardan grip aşısı için para almamaları gerektiğini söyledim. Eczacı, ama reçetede yaşınız ve Vaxi-grip yazılmadığından para istiyoruz dedi. Sağlık ocağımıza gidip durumu söylediğimde, bilgisayara bakıp, reçetenin usulüne uygun olduğunu izah ettiler. Tekrar eczaneye gittiğimde bana hak verdiler. Vatandaş "e-reçete"den bir şey anlamadığı için benim bu anlattığım gibi fazlaca yanlışlıklar olmuyor mu?
Opr. Dr. Ethem İlhan Olgay

"Sağlıklı Gıda" için, Gıda Mühendisleri'ne iş verilmeli
6 Mayıs Pazartesi  günü Serbest Kürsü'de, "Gıda Terörü İçin Üretici Teklifi" başlıklı yazınızı okudum. Bu yazıda Gıda Mühendislerine haksızlık yapıldığını düşünüyorum.
Ben bir Gıda Mühendisiyim, işletmesindeki olumsuzluklara dayanamayıp, istifa eden bir Gıda Mühendisi!..
Mezun olduktan sonra, yasal olarak belirtilen ücretimizin yarısından bile az bir miktara, sırf teorik bilgilerimi pratikte geliştirebilmek için, bir işe başladım. İş yerinde Gıda Mühendisliği yapabileceğim noktalar, işletme müdürüm için çok gereksiz ve masraflı bulunup, sözlerime önem verilmedi. Bu konuda bir katkı, yaptırım yapamazken, sırf "sen boşsun, biraz muhasebecimize yardım et, telefonlara arada bakarsan, bayan olarak müşteri daha olumlu karşılar" gibi; önce rica minnetlerle, sonra "o senin görevin oldu artık"larla, üzerime çeşitli işler yıkıldı.
Kanunen, "Gıda Mühendisine görevi dışında hiçbir iş yaptırılamaz" şartlarına rağmen, vaktim yettiğince, iyi niyetle verilen işleri kabul ettim. Ama karşılığında aynı iyi niyetleri, kendi görevimi yapma konusunda bir anlayışı göremedim maalesef.
Et gibi riskli bir gıda kolunda çalışırken, yapılan olumsuzlukları, mesleğime, kendime yakıştıramadım ve bunun bir parçası olmamak için istifa ettim.
Biliyorum, benim gibi birçok meslektaşım var. Yazıda belirtilen kişi, belki kurallara uyan bilinçli bir üreticidir. Ama emin olun, maddi çıkar, işletmeciler için daha önemlidir.
Bakanlık, yeni yasayla, 30 beygir gücü altındaki küçük işletmelerde Gıda Mühendisi çalıştırma mecburiyetini kaldırdı ve gıda işletmelerinin % 80'ini oluşturan küçük işletmeler, tamamen işletmecinin insafına bırakıldı. Bakanlığımızın denetimleri ise ortada; denetlenemeyen onca üretim noktaları varken, bunu yapmak insan sağlığıyla oynamaktır.
HAVUZ OLUŞTURULSUN!
Gıda Danışmanlığı gibi bir proje ile, işletmelerin kapasitelerine göre yatıracağı ücretlerle oluşturulan bir havuzdan Gıda Mühendislerinin maaşlarının kamu eliyle ödenmesi sağlanmalı. Gıda Mühendisi, bu şekilde maddi olarak kamuya bağlı, işletmeciye karşı yaptırım gücü yüksek bir statüde çalışabilecek. Bu sayede, gündemden düşmeyen taklit-tağşiş gıda olaylarında azalmalar olacak, halka güvenli gıda sunulabilecektir. Böylelikle hem denetim devlet güvencesinde daha etkin olacak, hem de şikayette bulunan işletmecinin şikayet ettiği konuda problemler ortadan kalkacaktır.
Ülkemizde 25 bin civarında mezun, yetişmiş yetkin Gıda Mühendisi varken, 3-5 istisna için, bir meslek grubu karalanıp, kişilerin hakkına girilmez.
Ülkemizde Gıda Mühendisleri KPSS'den yüksek puanlar (85) alır, ama Bakanlığa Gıda Denetmenliği için atanamaz. Yerine, başka meslek grupları, düşük puanlarla atanır (55-60), Gıda Mühendisi de 4001'den düz memurluğa yerleşir. Özel sektörde hem maddi hem manevi olarak problemler yaşar gider. Bankacılık sınavlarına girip, bankacı olur da bir kendi görevi olan Gıda Mühendisliğini yapamaz..
E. Tanrıverdi


Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ 
İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.