Vesayet anayasalarından çektiklerimiz yetmedi mi?

A -
A +

1960 darbe yıllarında lisede okuyordum. Merhum babam da Etibank Ergani Şark Kromları İşletmesi Müessesesi'nde çalışıyordu. Hatırlıyorum, Müessese Müdürü de jandarma astsubayının direktifleri doğrultusunda hareket eder, sözünden dışarı çıkmazdı. Yine o yıllarda Diyarbakır'a bağlı Ergani ilçesinin bir köyünde Kürt akrabalarımın ziyaretine gitmiştim. Köylüler, astsubay rütbeli karakol komutanının gölgesinden bile korkuyorlardı. Komutanın bir gün köylünün birini darp etmesini ve yüzünden kanlar akmasını görünce ürkmüştüm.

1960 darbesinden hemen sonra, Etibank Kromları Müessesesi'nde Demokrat Parti'ye yakın olarak bilinen ne kadar üst seviye yönetici varsa, apar topar hepsi tenzili rütbe ile sürgüne tabi tutuldu. Her kesimde askeriyenin ve sol kesimin borusu ötüyordu.
O yıllarda Elazığ Lisesi'nde okuyordum. 19 Mayıs gösterilerinde genç kızlarımızın kıyafetleri, etekleri mininin de ötesine mecbur edilmişti. Yine o yıllarda müstehcen dergi ve mecmualar furyası başlamıştı. Edep ve ahlak duyguları rafa kaldırılmış, ailelerin kimyası bozulmuştu.
1968 yıllarında, Fransa'dan ülkemize sıçrayan talebe hareketlerinde yaşananlar ise ayrı bir garabet timsali. Kamplaşmalar kesin çizgilerle ayrılmış, çeşitli gruplar, görüşler boy göstermeye başlamıştı. Tedrisat yerine, okullarda baskın ve öldürmelerle ilgili planlar yapılıyor, ertesi gün de uygulanarak, her gün ortalama 20 kişi katlediliyordu. Tertemiz gençlerin beyinleri zehirlenmiş, bütün düşmanlarımız bayram yapıyordu. Birçok arkadaşımız ya öldürüldü, ya okulu bıraktı, ya da ruh dengelerini kaybetti.
1980 darbesinden sonra militarist bir yapı, ülkenin bütün kurumlarına hakim olup, Anayasa ve bütün mevzuatı istedikleri biçimde şekillendirdi. Yasaklar, hapishanelerde yaşanan işkence ve ölümler, yaşı büyütülerek idam edilmeler... Güneydoğu'da yapılan zulüm ve mağduriyetlerle PKK'ya zemin hazırlandı.
1983 yıllarında da bankerlik sendromu başladı. Vatandaşa büyük ümitler vadedilerek, birikimler bazı art niyetlilerce toplandı. O zamanlar bankada çalışıyordum, her akşam bankaya çuvallar dolusu para gelirdi. Geri ödeme imkansızlaşıp, kriz tavan yapınca, yine garip-gureba mağdur oldu.

ZAMANI GELMEDİ Mİ?..
1990 yıllarında bazı illerde bu defa kadastro çalışmaları başladı. Vatandaşın tapulu, meyve ve sebze ürünü veren bağ ve bahçeleri orman hudutları içine alınarak, haksız bir uygulamaya gidildi. Burada bilirkişi ve yargı kurumları devletin yanında duruş sergileyip, mağdur olan vatandaş yok sayıldı. "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" prensibi önemsenmedi. Bugün, orman teşkilatına terk edilmiş araziler her geçen gün daha çok kurumaktadır.
1997 yılında post modern darbe ile o zamanki hükümet istifa ettirilmiştir. Milli irade ayaklar altına alınmıştır.
2001 krizi, bankaların içinin boşaltılmasıyla başlamıştır. Devalüasyon kararından önce, yüklü miktarda dolar satın alarak zengin edilenler olmuştur. Daha yazılıp çizilecek çok şey vardır...
Bir zamanlar bu sütundan, "bu uzlaşma komisyonu ile demokratik bir anayasanın yapılamayacağını" yazmıştım. İnşallah yanılırım.
Yukarıda yazdıklarım, vesayet anayasalarından çektiklerimizin kısa bir özeti; daha yetmedi mi? Bundan kurtulmanın zamanı gelmedi mi?
Necdet Akman

"Eşit işe eşit ücret" prensibi İnfaz Koruma Memurları için de uygulansın
Adalet Bakanlığı'na;
Biz, İnfaz Koruma Memurları olarak, çok zor şartlarda görev yapmaktayız. Polis ve asker gibi kolluk kuvvetiyiz, resmî üniformalıyız.
Polis ve asker, iyi maaş almanın yanında, zor görevlerinden dolayı yıpranma hakkına da sahipler. Hükümetimizin güzel icraatlarından biri de "eşit işe eşit ücret" politikasıdır. Maalesef İnfaz Koruma Memurları bu uygulamadan faydalanamadılar. Hâlâ 2 bin TL'nin altında maaş almaktayız. Oysa bu maaşı alan polis ve asker yok, üstelik onlara yıpranma da var, suçlularla 24 saat yan yana olan bizlere yok.
Eski İnfaz Koruma Memurları'nın çoğunun psikolojisi bozulmuş, söz ve hareketleri değişmiş durumda. Bizim mesleğimiz, diğer mesleklerden daha zor. Adalet Bakanlığı'nın ve diğer ilgililerin bu haksızlığı düzelteceğine inanıyoruz.
B.K. (İnfaz Koruma Memuru)


Bize acil bir çözüm bulun!..
Ulaştırma Bakanlığı'na;
Zamanında Bursa'nın Gemlik, Mudanya, Orhaneli gibi ilçe belediyeleri, büyük bedeller karşılığında, S plakalarını verdiler. Biz Orhaneli'den plaka aldık, zamanın parasıyla 30-40 milyar ödedik. Bu parayı ödemek için banka kredisi çektik.
O zamanlar Bursa Büyükşehir plaka vermiyordu. Şimdi ise bizim çalışmamıza izin verilmiyor, "bizden alsaydınız" deniyor. S Plakası olmadığı halde belediyeye belli bir bedel ödeyen ve fabrika üstüne yapanlar servise çıkıyor, bizim gibi S Plakası olanlar çıkamıyor. Oysa bazı belediyeler zamanında bizim ödediğimiz paralar sayesinde ihya olmuştu.
Şimdi bizim arabamız yakalandığında büyük bir ceza yazılıyor, servise çıkamıyoruz. Arabalarımız 1.5 seneden beri evin önünde. Banka kredimizi ödeyemiyoruz. Mademki bizim plakalar geçersiz, öyleyse ödediğimiz paralar iade edilsin.
Hepimiz çok mağdur durumdayız, lütfen bir çözüm bulun...
Bir grup vatandaş-BURSA


Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ 
İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.